Sayfa Yükleniyor...
Atalarımın binlerce yıldır yaşamakta olduğu topraklardan kopmayı bir türlü içime sindiremiyordum. Ekmeği ve suyu ile büyüdüğüm topraklardan, ayrılmam hiçte öyle kolay olmayacaktı. Sevdalı olduğum bu diyarlardan vefa borcumu ödemeden ayrılmam çok ağırıma gidiyordu. Oysa ben insan olabilme edasıyla, sadece elimdeki kalemle, haklıyı, haksıza karşı savunmuştum. Bunu bana reva görmeyen rejim; bu 32 yıldır ata yadigarı diyarlardan uzaklarda yaşamaya mahkum etti. Bunları ülkemden binlerce kilometre uzakta yazarken, amacım; aynı zamanda biz bir gurup umut yolcusunun serüvenini sizlere anlatmaktı. Buna ilişkin bir yandan da bu tür yolculuğa çıkması muhtemel insanlara bunun ne denli zor bir yolculuk olduğunu aktarmaktı. Avrupa’ya varmak umuduyla kendimizi branda kaplı bir TIR’ın kasasına gönüllü bir biçimde kapatıp, yine gönüllü’ bir tutsaklığa mahkum ederek yola koyulmuştuk. İşte bu yolculukla ilgili anılarımı kaleme almış olduğum bu öykünün adını “Göç ve Tutsak Yolculuk “ kavramları ile ifade edebildim. Daha önce ifade ettiğim gibi, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin çıkmazları, bunun ertesinde devlet ile PKK arasında yaşanan çatışmalar sonrası bölgeyi ateş çemberine çevirdi. Boşaltılan binlerce köy, ağırlaşan ekonomik şartlar, yaşanan sosyal çalkantılar, bunun ötesinde bozulan sosyal hayat insanları kuşaklar boyu yaşadıkları topraklardan göçe zorlamıştır. Ülkemizde başta Kürt insanı olmak üzere, öte yandan dünyada değişik toplumların bu dramı; dünya kamuoyunun gözleri önünde cereyan etmektedir. Ancak farklı sebepler ve çıkarlar yüzünden bu drama seyirci kalmaya devam etmekte ve daha uzun süre de seyirci kalmaya devam edeceklerdir. Bazıları Avrupa’ya yerleştikten sonra sorunların buralarda hallolacağı düşüncesine kapılabilirler. Keza; dünyanın değişik yerlerinden gelip, belli alışkanlıkları olan insanların farklı kültürlere sahip bu ülkelerde yaşamalarının sanıldığı kadar kolay olmadığı bilincine varmaları gerekir. Zira buralarda daha meşakkatli bir hayatın içine girecekleri, ve entegrasyon (uyum) sorunuyla karşılaşacaklarını bilmeleri lazım. Ancak farklılıklarımızla birlikte yaşamayı öğrendiğimizde, birlikte bir yaşamın güzelliğini fark edebileceğiz. ( Devam edecek )