Aracımızın kuytu ve karanlık bir alanda durmasından dolayı Enver’in aşağı inip su getirmesi hepimiz için bulunmaz bir fırsattı. Yol aldığımız sırada, susuz kaldığından ötürü, itirazlarımıza rağmen kasanın tavan bölümünü kesen garip adlı yol arkadaşın kesik yırtığını biraz daha genişleterek Enver’i oradan çıkarmayı sağladık. Enver’in araçtan aşağıya inmesinin ardından Nevzat: “Bende aşağı iniyorum” diyerek kasadan çıkmayı ısrar etti. Biz Nevzat’a aşağı inmemesi yönünde ikaz etmemize rağmen, bu itirazımıza aldırmayan Nevzat kesik olan kasa brandasından çıkarak aşağı inmeyi başardı. Bu badirelerin akabinde heyecanımız zirve yapmıştı. Aşağı inen iki arkadaşın birilerince görülme ihtimali, bizleri tedirgin ediyordu. Kim bilir bunlar aşağı inerlerken birileri tarafından fark edilebilir diye telaş içindeydik. Dışarıda yaşanması muhtemel olumsuzluklara odaklanmıştık. Ayrıca, Enver ile nevzat‘ın getirecekleri suyu dört gözle sabırsızlıkla bekliyorduk. Enver’in şoför mahaline yaklaşarak şoförü uykudan uyandırdığını duyduğumuz seslerden anladık. O esnada, Enver şoföre alçak sesle boş bir bidon istediğini arkadaşların susuzluktan bitkin oldukları yönünde şoförü ikna etmeye çalıştı. Şoför afallamıştı. Enver ile Nevzat’ın nasıl aşağı indiklerini bunu nasıl bir cesaretle yapabildiklerini sorup Kızgınlığını dile getirdi. Şoförün o, ana kadar brandanın kesilmesinden haberi yoktu. Brandanın kesildiğinden son derece tedirgin olan şoför yanında bulundurduğu boş bir bidonu Enver’e vererek hadi çabuk olun suyunuzu alıp hemen yerinize geçin diyerek hiddetlendi. Enver ile Nevzat suyun aktığı kanala doğru vararak doya doya su içtikten sonra doldurdukları su bidonuyla içinde bulunduğumuz kapalı kasaya geri geldiler. Enver ile nevzat‘ın bizlere ulaştırdıkları su yaklaşık 20 litre kadar vardı. Her birimiz sıra ile bidonu su içebilecek şekilde tutarak o anlık su ihtiyacını gidermeye çalıştık. İçtiğimiz suyla hayat buluyor, susuzluktan bitkin düştüğümüz o sıkıntılı ortamdan bir nebze uzaklaşıyorduk. İçtiğim suda bulduğum hayat şevkini ve o anki yaşam sevincini ömrüm boyunca unutacağımı sanmıyorum. Su bidonu elden ele dolaşınca içindeki su tükenmişti artık. Tüm yolcular içtikleri suyla yeniden canlanmış gibi, koyu bir muhabbetin içine girmişlerdi. (Devam edecek)