Göç 71
- Oluşturulma Tarihi : 23.10.2025 08:50
- Güncelleme Tarihi : 23.10.2025 08:50
BATIDA HAYAT
Almanya’nın Nordrhein Westfalen eyaletine bağlı Bochum kentine yerleştim. Bu eyalet Almanya’nın kuzeyinde yer alıp, yaklaşık 20 milyon nüfusa sahip. Aynı zamanda Almanya’nın en kalabalık nüfusunu bünyesinde bu eyalet barındırmakta. Bu eyaletin maden işletmeciliği geçmişte çok yoğun olmasına rağmen, şu anda birçok maden tesisleri atıl durumda. Ancak sanayi tesisleri bu eyalette işler vaziyette olup, faaliyetini sürdürerek, halen yaygın bir konumda. Sanayi Tesisleri’nde ciddi bir istihdam olanağına sahip olması nedeniyle zengin bir eyalet statüsüne sahip.
Almanya 1960’lı yıllarda yurt dışından toplu işçi alımına başladı. Başlangıçta geçici bir iş gücü göçü gibi görünen bu olay, giderek kalıcı bir hale gelmiş ve 1960 yılından bugüne değin birkaç nesil yabancı işçi için yeni bir yurt haline gelmiş. 1980’den başlayıp günümüze kadar süren mülteci akını ise bu iş gücü göçüne yoğun bir siyasi mülteci göçü kitlesi katmıştır.
1980 askeri cuntasından sonraki kitlesel göç daha çok siyasi nedenlerle iltica talebinde bulunanları kapsamaktaydı. Burada işçi veya siyasi mülteci genellikle benzer özellik arz ederek, aynı zamanda entegrasyon (uyum) sorunları yaşamıştır. Yukarıda Batı Almanya diye söz ettiğim ülke ile Almanya’nın doğu bölgeleri arasındaki gelişmişlik farkı, Türkiye’nin batı ile doğusu arasındaki çarpık sistemle benzer farklılıklar barındırmakta.
Türkiye’deki vatandaşlarımız Almanya’da yaşamlarını sürdürmekte olan biz göçmenlere Almancı veya gurbetçi diye hitap ettikleri Avrupalıların ise (Ausländer) yabancı olarak söz ettikleri bilinmektedir. Anlaşıldığı kadarı ile biz göçmenlerin bir yere ait olduğumuzu reva görmeyen vahim bir önyargı ile karşı karşıyayız.
İşçi ve siyasi mülteci olarak Türkiye’den gelen 5 milyona yakın insan Avrupa’da yaşamlarını sürdürmektedir. Bu 5 milyon Türk ve Türkiye kökenli işçi ve siyasi göçmen ailesinin yaklaşık 3 milyonu Almanya’da yaşam sürmekte. Verilere dayanarak belirttiğim bu rakamın 4 milyona yakını Türk işçi ailesi, diğer bir milyonu ise Türkiye kökenli Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ile Êzidilerden oluşmaktadır.
Avrupa’da yaşamakta olan bu insan topluluklarının yaşam biçimleri farklı da olsa genelde benzer özelliklere sahiptir. Avrupa’ya ileri bir yaştan sonra gelen herhangi bir yabancının Avrupa’daki yaşama entegre olması oldukça zor bir süreç gerektiren bir mesele. Almanya Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden almış olduğu iş gücü göçü temelinde büyük ölçüde vasıfsız işçilerden ibaretti. Kalifiye nitelikteki işçilerin sayıları, vasıfsız işçilere oranla bu sayının çok altında kaldı. (devam edecek)