Göç 73
- Oluşturulma Tarihi : 25.10.2025 10:02
- Güncelleme Tarihi : 25.10.2025 10:02
AİLEM GELİYOR
İşe başladığım tarihten bir ay 18 günün ardından eşimle çocuklar vizelerini almışlardı. Buna müteakip, Almanya’ya gelme hazırlıkları içindeydiler. Prosedüre önem veren Alman görevlileri işini düzgün yapanlara kolaylıklar sağlamakta ve işlemleri aksatmadan çözmekteydi. Bu çabaların karşılığını işimi düzgün yapmamdan dolayı ödüllendirilmiş gibi hissediyordum kendimi. Eşimle çocukları Almanya’ya getirmeye uğraştığım sıralar, kendileri de büyük bir gayretle hayata tutunmaya çalışıyorlardı. Kendilerinden ayrı kaldığım süre diliminde, gerek içine itildiğimiz yalnızlık, gerekse ekonomik sıkıntılar özellikle eşimi bir hayli yıpratmıştı.
Kendisi ve dört çocuğumuzla birlikte beş kişilik ailenin yükünü omuzlarına almış, kendi geçimlerini sağlamak zorunda kalmıştı. Zira bu koşullarda bütün yük eşimin omuzlarında kalakalmıştı. Kendilerinden ayrı yaşamaya mecbur kaldığım süre içinde tek başıma yaşamaktan kaynaklanan sorunlarımı zor bela çözebiliyorken, eşim hem geçim sıkıntısı çekiyor aynı zamanda çocukların sorunları ile ilgilenmek zorunda kalıyordu. Gizli yaşamak zorunda kaldığım yıllar, haberleşme ve iletişim ağı şimdiki gibi yaygın değildi. Kablolu telefonlardan dahi yeterince yararlanamıyorduk. Sabit bir yerde ikamet edemediğimizden dolayı haberleşme olanaklarından yoksun kalıyorduk. Bırakın telefonlaşmayı mektuplaşma dahi mümkün olmuyordu çoğu zaman. Aramızdaki irtibat ve iletişimi başkalarının aracılığı ile gerçekleştiriyorduk. Ne var ki hasret ve özlem dolu beklenti içinde bulunduğumuz ruh haliyle, kendi kendimizi avutuyorduk. Nasıl olsa bir araya geldiğimiz 'an' geçmişte yaşadığımız acıların birer anı olarak kalacağını düşünerek teselli bulmaya çalışıyorduk. Aynı zamanda bir an evvel bir araya gelmenin sabırsızlığını çekiyorduk.
'Sabır acı bir bitkidir, meyvesi tatlı olur' özdeğimi bizim içinde bulunduğumuz durumu çok güzel ifade ediyordu. Antalya’dan havalanıp Düsseldorf’a inecek olan uçağı karşılamaya kız kardeşim hediye ve kızı Hazar Sibel ile bir de kendime yakın bulduğum hemşehrim Cemil Demirtaş’la birlikte gittik. Heyecanım doruktaydı.
1987’den beri ailemle doğru dürüst bir arada huzurlu ve sakin biçimde yaşama imkanı bulamamıştım. İşte ben de bundan dolayı ailemle birlikte huzurlu bir yaşam geçireceğimizi umduğum için gayet sevinçliydim. 4 saat süren yolculuğun ardından, ailemi taşıyan uçağın içinde bulundukları hava aracı, Düsseldorf Havaalanı'na iniş yapmıştı. Düsseldorf Havaalanı Peronu'nda bir araya geldiğimiz an çocuklarıma olan hasretimin ne büyük olduğunu bir kez daha anladım. Bir daha onlardan böyle uzun süre ayrılmayı asla istemiyordum. (Devam edecek)
 
                                     
        