Avrupa’da Galatasaray

Yıllardır hücum futbolu anlayışı ile kendi oyun sistemini oluşturan Fatih Terim, şimdilerde bambaşka şeyler deniyor. Ben bu anlayışa kontrollü oyun anlayışı adını veriyorum.

Terim belli ki yıllardır Avrupa kuplarında yenilen basit gollerin üzerine bu sene fazlaca kafa yordu.

Çünkü Türk takımları için Avrupa her zaman çok başka bir arena oluyor.

Kendi yerel ligimizdeki dinamiklerin hiçbirisi geçerli değil, Türk olmayan bir takımı yenme arzusu, tecrübe eksikliği, duyguların mantıktan ağır basması, futbol seviyemizin gerilerde kalması, ağır ve tecrübeli oyunculara güvenilmesi…

Bunun gibi birçok neden sayabiliriz Avrupa’da neden başarılı olamadığımızı gösteren.

Ama bu sefer Terim ve kurmayları çok farklı bakıyor olaya.

Genç, dinamik ve yetenekli oyunculardan kurulan Galatasaray, öncelikle yememeyi ve kontrolü elinde tutmayı amaçlıyor.

Kendi yarı alanında fazla adamla bulunması da rakibin pek fazla fırsat bulmasına engel oluyor.

Savunmada birbirine kimyası en çok tutan Marcao ve Nelson ise takım savunmasının üzerine dökülmüş kremalı şanti misali.

Orta sahada Berkan’ın dinamizmi, Taylan’ın her ne kadar formsuz olsa da oyunu yönlendirmesi bir anda takımı çok başka seviyeye çıkarabiliyor.

Hücum oyuncuları Mustafa, Diagne, Kerem, Halil, Morutan ise iş bitiricilikleri ve başarıya olan açlıkları zaten Galatasaray adına en büyük avantaj oluyor.

Belli ki dış saha maçlarında sarı kırmızılar bu anlayış ile yola devam edecek Avrupa’da. İç saha maçlarında ise topu ayağında tutan, rakibi boğan ve kontrolü elinden bırakmayan bir takıma dönüşecekler.

Fakat en büyük handikap bütün maçların senaryosu Lokomotif Moskova maçı gibi olmayacaktır.

Bu güzel oyun anlayışına bir B planı daha eklemek gerekir.

Muhtemelen Fatih Hoca ve kurmayları da bunu düşünmüştür. Bekleyip göreceğiz…

Avrupa’da Galatasaray