Sayfa Yükleniyor...
Son birkaç haftadır spordaki gelişmeleri takip etmek bana inanın zor geliyor.
Bunun birçok nedeni var açıkçası fakat en büyük nedeni sistemlerden çok kişilerin kendini çok fazla ön plana atması, sistemlerden çok kişileri tartışıyor olmamız, bir yerde baş olma mücadelesinin sadece siyasette değil sporda da kendini çokça göstermesi.
Sıkıldım yani.
Şimdi gelelim bu hafta anlatmak istediklerime, istemeye istemeye…
Galatasaray’da seçim heyecanı var biliyorsunuz. Türkiye’nin en büyük camialarından bir tanesinde yaşanacak seçimlerde kulübün menfaati değil de kişilerin tartışmalarını izliyoruz.
İdari yönden ibra edilmemiş başkan seçime gideceğim diyor, yönetim kurulundan bir aday çıkıp bu kararı hiçe sayıp konuyu mahkemeye taşıyor.
Seçim mesaisi uzuyor. Konuyu mahkemeye taşıyan şahıs aday oluyor, ibra edilmemiş başkanın da sürekli seçime tekrar aday olarak gireceği iddia ediliyor.
Seçim kararının ardından başkanlık seçimi için hazırlanan en ciddi adaylardan bir tanesi, kendi listesinde yer alan bir yönetici adayı ile kavga gürültü içinde.
Yani bir sivil toplum kuruluşunu yönetmek isteyen adaylar olabilir ama neden bu iktidar mücadelesi bu kadar çocukça yürütülüyor.
Aslında az çok tahmin edebiliyoruz nedenleri…
Fakat bu değerler kulüp sevgisinden daha mı değerli?
Bana göre değil elbet ama diğerlerine göre öyle olabilir.
Velhasıl, efendiler aslolan tuttuğunuz, gönül verdiğiniz takımın başarılı olması olmalıdır.
Lütfen kendisiniz ön plana çıkarmaya çalışmayı bırakın da işinize bakın.
Futbolseverleri sıktınız iyice…