2

Kar hasreti


  • Oluşturulma Tarihi : 23.01.2022 10:38
  • Güncelleme Tarihi :

Soğuk hava etkisinin tüm yurtta fazlaca hissedildiği bir günden merhaba diyerek başlayayım sözlerime.

Son bir haftadır malum kar en büyük gündem maddelerimizden bir tanesi haline geldi. Gaziantep’te 54 yıl sonra kar kalınlığının yaklaşık 1 metreye vardığını işittik.

Hava tahmin raporları Kütahya’dan Erzurum’a, Zonguldak’tan Hatay’a hemen hemen her ilde karlı havanın etkili olduğunu paylaşıyor. Ve tabi İstanbul…

İzmir’i ise her zaman ki gibi saymıyorum tabi. Yazıyı hazırlama sebebim de buradan ileri geliyor.

Size İzmirli bir çocuğun ya da içinde hala bir yerlerde çocukluğunu yitirmeyen bir İzmirlinin kar hasretini anlatmak istedim. Belki anılarımda sizlerde kendinizden bir nokta bulabilirsiniz.

Çocukken, en sevdiğimiz aktivitelerden bir tanesi televizyon seyretmekti sanırım. İnternet biraz zaman geçtikten sonra girdi hayatımıza. Girdiğinde de hemen ulaşamadık zaten.

Her kış mevsiminde soba eşliğinde tek bir odada bütün aile eşliğinde yemek yiyip, ana haberden hemen sonra yayınlanan hava durumu raporlarını ve haliyle kar yağışı olup olmayacağını denetlediğimiz günleri hatırlıyorum da ne kadar masumane beklentilerimiz varmış hayattan.

Bazen anne ve babamdan “Dışarıda kar soğuğu var” lafını işittim mi beklentim iyiden iyiye artardı bu kez kesin yağacak diye.

Çoğu kez de boşuna beklerdim. Yağmazdı.

Hafta sonları film izleme keyfi bir başkaydı. Televizyonda genelde yılbaşına yakın yayınlanan “Evde Tek Başına” , “Babam Söz Verdi” vb. filmlerde kar figürü o kadar güzel bir şekilde gösteriliyordu ki, hayran hayran bakakalıyordum doğrusu, kar hasretim daha derinleşiyordu.

Neden buraya yağmıyor hayıflanışları, “Allahım ne olur buraya da yağsın” duaları da beraberinde geliyordu.

Bazen hava durumu bültenleri İzmir’de kar yağışı beklendiğini bildiriyordu. Muazzam bir mutluluk ve gergin bekleyişler başlıyordu.

Sokak ışıkları ise kar bekleme itemimizdi hakikaten. Evden bazen gizlice çıkardık ve o soğukta turuncu ışıklı sokak lambasının minik, cılız kar tanelerinin düştüğünü göstermesi, beklemelere değerdi.

Oysa ne vardı ki karda. Güzel ama soğuk, hayatı olumsuz etkileyen bir şeydi en nihayetinde.

Haber bültenlerinde aşırı kar yağışı nedeniyle ertelenen okullar, çocukların dışarda kar topu oynaması ya da kardan adam yapması. Bunlar bizim de hakkımız olmalıydı.

Hiç mi çocukluğunda yağmadı bu şehre kar diye soracak olursanız, 2000’li yılların başında bir kez çok fazla yağdığını hatırlıyorum. Fakat ne yazık ki bu sefer de annem üşütüp hasta olmayalım diye salmamıştı dışarıya. Kardeşimle camdan dışarda kar topu oynayan, oradan oraya koşturan çocukları izlediğim günü asla unutmam.

Ertesi gün anca çıkabilmiştim annemin izniyle, o da çok soğuktu. Fazla duramamış hemen eve dönmüştüm.

O kısa sürede ancak bir tane kardan adam yapabilmiştik bahçeye. Adını Ozan koymuştuk. Niçin o ismi koyduğumuzu hatırlamıyorum.

Şimdilerde kar yağışı ile ilgili sosyal medya paylaşımlarını görünce çocukluğum geldi aklıma ve sizlerle kar hasretimi paylaşmak istedim.

Halen İzmir’de kar yağacağını gösteren bir haber gördüğümde suratımda istemsiz bir gülümseme oluşur ve hasretle beklerim yağmasını ama dışarıda yaşayan binlerce insanın da varlığını düşününce bu düşüncemin şımarıkça olduğunu düşünmeden de edemem.

Belki de artık aldığım yaşın da getirdiği olgunluktan…

Kar hasreti
Yusuf Çağırtekin
Yazarımız Kim ?

Yusuf Çağırtekin