Şampiyonlar Ligi’ndeki temsilcimiz Beşiktaş ne yazık ki hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor.
32 takımlı organizasyonda henüz puanla tanışamayan iki takımdan biri olan siyah beyazlıların bu durumda olmasının en önemli nedenine değinmek istiyorum.
Sporting maçının ardından basın toplantısında takımını değerlendiren genç teknik adam, “Şampiyonlar Ligi bize ağır geldi” diyerek başarısızlığın en büyük nedenini söyledi bence.
Evet gerçekten Şampiyonlar Ligi Beşiktaş’a ağır geldi. Fakat işin garip tarafı, kadro olarak ağır gelmedi, oyun olarak ağır geldi.
Yani Sergen Hoca fark etmeden kendini eleştirdi.
Çünkü Batshuayi, Pijanic, Teixeira, Ghezzal, Larin, Vida gibi tecrübeli oyuncuların yer aldığı bir kadronun Şampiyonlar Ligi’nde 4 maçta sıfır çekip, 12 gol yiyip 2 gol atabilmesi hocaya yazar!
Şampiyonlar Ligi gibi organizasyonlarda oyun olarak, seviye olarak iyi bir durumda olmanız gerekiyor.
Fakat kendi basit liginde bile elindeki mükemmel kadroya rağmen kırılgan bir oyun sergileyen Beşiktaş, seviyesini hiç yükseltemedi!
Oyun olarak iç saha maçları ile dış saha maçları arasında dağlar kadar fark var ligde.
Sergen Hoca’nın sakatların da etkisiyle takımının seviyesini yükseltememesi de bu başarısızlığı beraberinde getirdi.
Sergen Hoca’ya getireceğim bir başka eleştiri ise; kendisi kabul etmiyor etmeyecek de ama geçen sene ki şevki yok.
Futbolculuk kariyerinde çabuk doyan ve tatmin olan bir karakteri vardı Sergen Hoca’nın. Fakat ne yazık ki Hocalık dönemine de sirayet ediyor galiba bu huyu.
Bunu nerden çıkardığımı soracak olursanız;
Geçen sene kulübede yer alan Sergen Hoca ile bu sene ki Sergen Hoca arasında çok bariz bir fark var.
Geçen sene her şeye itiraz eden Sergen Hoca’nın bu sene elini bağlayıp sadece maça bakması, ara ara itiraz etmesidir beni bu düşüncelere iten.
Sonuç olarak bu tür faktörler hem Beşiktaş’a hem de Sergen Hoca’ya zarar veriyor.
Ve çözüm sadece Hoca’da.
Bekleyip göreceğiz…