Akademi, sanat ve spor üçlemesi

NİLGÜN TAZE

Yüzme, okçuluk, güreş gibi sportif alanlarda il birincilikleri bulunan Saadet Emir Ortaokulu, her yıl düzenlenen basket, voleybol turnuvalarına katılarak bu alanlarda da kendini ispatlamaya çalışıyor. Kazanılan sportif kupaların çok fazla olduğu okulda aynı zamanda sanatsal etkinliklere önem verilerek çocukların her yönden gelişmesi sağlanıyor.

Çocuk gelişiminde sadece akademik başarının yeterli olmadığını dile getiren Saadet Emir Ortaokulu Müdürü Yusuf Hüyük, sportif ve sanatsal etkinliklere de yer vererek bütünsel bir eğitim vermeye çalıştıklarını söyledi.

Hüyük, “Okulumuzu aynı zamanda temiz tuttuğumuz için ‘Beyaz Bayrak’ kapsamında yer alıyoruz. Beslenme Dostu belgesine sahip olduğumuz gibi enerji alanında da aldığımız ödüller var. Anasınıfımız 6 şubeden oluşuyor ve 140 öğrenciye sahip. Üç rehber öğretmenimize sınıflar eşit şekilde dağıtıldığı için öğretmenlerimiz her çocuğumuzla tek tek ilgilenme şansı bulabiliyor. Okulumuzda yüzde 20 civarında boşanmış aile çocuğu mevcut. Sadece boşanmış aile çocukları ile değil problemi olan her çocuğa yakın ilgi gösteriliyor. Randevu dahi alınmadan anlık olarak dahi çocuklarımız öğretmenleri ile görüşme şansı bulabiliyorlar” dedi.

SÖZEL, FİZİKSEL, DAVRANIŞSAL ŞİDDET

Bulunduğu ortama uyum sağlamakta zorlanan çocuklar hakkında ilk etapta olumsuz bir düşünce geliştiğini ancak gerçeğin bu şekilde olmadığını ifade eden Hüyük, “Çocuklarımız ailelerden nasıl hareketler görürlerse onları sergiliyorlar çünkü her insan gibi görerek öğreniyorlar. Aile ortamı sağlıklı olmayan çocuklarımız öğrendikleri hareketleri okulda da uyguladıklarında ilk etapta ‘bu çocuktan adam olmaz’ gibi bir izlenim çıkabiliyor. Ancak gerçek bu değil. Öğretmenlerimiz bu çocuklarımıza evlerinde göremedikleri ilgi ve sevgiyi verdiklerinde onlarda sevmenin, saymanın ve çevre ile ilgili bir şeyler yapabilmenin mutluluğunu yaşarak aynı şekilde davranmaya başlıyorlar. Bu çocukları kazanımdır. Tek eksik değer vermektir bunun yolu da sevgiyi bilmekten geçer. Sözel, fiziksel, davranışsal olarak tüm eğitim kadromuzla birlikte her türlü şiddetin karşındayız” açıklamasını yaptı.

DEĞER VERMENİN YOLU SEVGİDEN GEÇER

Çocukların kazanılmasının yolunun değer vermekten geçtiğini söyleyen Hüyük, düzenlenen veli toplantılarına velilerin katılım oranının yüzde 80 olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Öğretmenlerimiz kendilerini bekleyen birçok iş olmasına rağmen çocuklarımız söz konusu olduğunda büyük bir özveri sergiliyorlar. Birinci önceliğimiz her zaman çocuklarımız. Velilerimiz ile ilişkilerimizi sıcak tuttuğumuz sürece bizimle birlikte hareket ediyorlar. Tüm okullarımızda verilmeye başlanan ‘Değerler’ eğitimi kaybolmaya yüz tutmuş sevgi, hoşgörü, saygı gibi tüm değerlerimize yeniden hayat vermeyi amaçlıyor. Geçmişin geleceğin aynası olduğunun kavranması çok önemli. Her şeyin başı sevgidir ve sağlıklı ve mutlu bir yaşamın temelini oluşturur.

OKULLAR ARASI REKABET

Dünyada hızla değişen ekonomik şartlar ve giderek artan rekabetin artık okullar arasında da yaşandığını dile getiren Hüyük, “Okullar insanların yeteneklerini ve yaratıcı yönlerini ortaya çıkarabilmek, öğrencilere olumlu katkı sağlayabilmek ve çalışma ortamını iyileştirmek için kıyasıya bir çaba içindeler. Okullar arasında süregelen bu rekabette geri kalmamak için öncelikle stratejik düşünmek ve davranmak, tüm karar süreçlerinde stratejik yönetimi geliştirmek için yeni fikirler ve değişik bakış açıları oluşturmak zorundayız. Bu gereksinime yanıt vermek üzere hazırlanan Saadet Emir Ortaokulu Stratejik Planı eğitimdeki muhtemel gelişmeler karşısında okulumuzun güçlü ve zayıf yönlerinin tespiti ve sahip olduğu fırsatlar karşı karşıya olduğu risklerin belirlenmesine yönelik bir çalışmadır. Okulumuz misyon, vizyon ve stratejik planını ilk olarak 2003 yılında belirlemiştir” şeklinde konuştu.

KALİTE KÜLTÜRÜ

Okullarının daha iyi bir eğitim seviyesine ulaşmak düşüncesiyle sürekli yenilenerek kalite kültürünü kendisine ilke edindiğine değine Hüyük, Atatürk’ü örnek aldıklarını belirterek şöyle dedi: “Kendine güvenen, hayata hazır olan ve toplumla bütünleşmiş bireyler yetiştirmek için varız ve bütün okul ailesinin kendini mutlu ve güvende hissettiği bir kurum olmak istiyoruz.  Ortaokulunun stratejik planlama çalışmasına önce durum tespiti, yani okulun SWOT analizi yapılarak başlanmıştır. SWOT analizi tüm idari personelin ve öğretmenlerin katılımıyla uzun süren bir çalışma sonucu ilk şeklini almış, varılan genel sonuçların sadeleştirilmesi ise okul yönetimi ile öğretmenlerden oluşan beş kişilik bir kurul tarafından yapılmıştır. Daha sonra SWOT sonuçlarına göre stratejik planlama aşamasına geçilmiştir.”

STRATEJİK PLAN

Okulun amaçları, hedefleri ve hedeflere ulaşmak için gerekli stratejilerin sürekli olarak geliştirilmeye çalışıldığının altını çizen Hüyük, “Eylem planı ve sonuçta başarı veya başarısızlığın göstergeleri ortaya konulmuştur. Denilebilir ki SWOT analizi bir kilometre taşıdır, okulumuzun bugünkü resmidir ve stratejik planlama ise bugünden yarına nasıl hazırlanmamız gerektiğine dair kalıcı bir belgedir. Stratejik Plan' da belirlenen hedeflerimizi ne ölçüde gerçekleştirdiğimiz, plan dönemi içindeki her yılsonunda gözden geçirilerek ve gereken düzenlemeler yapılmaktır. Saadet Emir Ortaokulu Stratejik Planı (2015–2019)’da belirtilen amaç ve hedeflere ulaşmamızın, okulumuzun gelişme ve kurumsallaşma süreçlerine önemli katkılar sağlayacağına inanmaktayız. Planın hazırlanmasında emeği geçen Strateji Yönetim Ekibi’ne, tüm kurum ve kuruluşlara, öğretmen, öğrenci ve velilerimize teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

YUSUF HÜYÜK KİMDİR?

1968 Sivas İli Kangal İlçesi doğumlu olup ilk orta ve lise öğrenimini Kangal İlçesi’nde tamamladı. Üniversite öğrenimini, 1989-1993 yılları arasında Pamukkale Üniversitesi Denizli Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nde tamamladı. 1994 yılında Sinop’un Durağan İlçesi’nde öğretmenlik görevine başladı. 16 yıl boyunca öğretmenlik, müdür yardımcılığı ve müdürlük görevi yaptıktan sonra İzmir´e 2009 yılında tayin oldu. 2005 yılında uzman öğretmen olan okul müdürümüz 04.02.2010 yılında okulumuza müdür olarak atandı. Evli ve 2 çocuk babasıdır. Çok sayıda hizmet içi kurslarına seminerlere katılmış olup katılmaya devam etmektedir. Başarıları; takdir, teşekkür ve aylıkla ödüllendirme.

OKUL TARİHÇESİ

Okulumuz Buca Merkez İlköğretim ismi adı altında 1992 – 1993 öğretim yılında eğitim öğretime açılmıştır. Daha sonra İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yazısı ile Buca İlköğretim olarak eğitim öğretimini sürdürmekte iken hayırsever vatandaş Saadet Emir hanımefendinin katkıları ile okulumuza 18 derslikli  (1-Labaratuar, 2- Anasınıfı, 1- Konferans salonu) ek binanın yaptırılması sebebiyle İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 23.09.1997 gün ve 60422 sayılı yazısı ile okulumuzun adı, “Saadet Emir İlköğretim Okulu” olarak değiştirilip eğitim öğretimini bu isim altında sürdürmektedir. Okulumuz 2012 haziran ayında itibaren “Saadet Emir Ortaokulu” olarak değiştirildi.

ÇOCUK VE SEVGİ
Çocuk eğitiminde en önemli koşul sevgidir. Her zaman her koşulda sevildiğini bilen çocuğun duygusal gelişimi dengeli olur. Çocuğun dünyaya gelmesinden başlayarak anneden gördüğü sevgi ve şefkat onun daha sonraki yıllarda başkalarını sevme ve kendini sevdirme yeteneğini geliştirir. Sevilen çocuk güven duygusu içinde çevre ile uyum sağlayarak kolaylıkla sosyalleşir. İlk yıllarda gereksinmesi olan sevgiyi bulamayan çocuk güvensiz ve uyumsuz bir çocuk olur. Ayrıca çocukların sevgisiz ve ilgisiz büyümeleri, onların çevrelerine karşı da kaba, saldırgan ve şefkatsiz davranmalarına neden olabilir.  Sevgi alanı da vereni de besleyen sihirli bir güçtür. Bir kişi susadığı zaman, ona sunulan su değerlidir. Çocuk için de O istediği zaman verdiğiniz sevgi daha değerlidir. Zamanınız ne kadar az, işiniz ne derece önemli ve yoğun olursa olsun, çocuk sevgi istediğinde ona yaklaşılmalı ve sevgi gösterilmelidir. Çocuk anne ve babasından yeterli ilgi ve sevgi göremezse, onların ilgisini çekmek için kimi yan yollar arar. Örneğin yemek yemez, ev halkı da yemek yemesi için çocuğun üzerine düşer. Çocuk sevgi ve ilgi gereksinimini bu yoldan gidermeye çalışır. Hatta çocuk öğretmen ve aileden yeterince sevgi göremezse onların isteği olan öğrenmeye karşı durur.

SEVGİYE DAİR BİR HİKAYE

Sevginin çocuğumuza yansıtılmasının önemini anlatan harika bir hikaye ise şöyle;
Küçük bir kız bir gün annesiyle birlikte yürürken birden durdu. Yağmur damlalarıyla ıslanan gözlüğünü çıkartarak baktığı şey, babasıyla birlikte bisikletle giden bir başka kız çocuğu idi. Bisikletin arka tarafındaki minderin üzerinde oturan kız düşmemek için babasına sıkı sıkı sarılmış ve soğuktan pembeleşen yanaklarını onun sırtına dayamıştı. Adamın ara sıra yana dönerek söylediği sözler küçük kızı kıkır kıkır güldürüyordu. Kaldırımdaki kız bisikletin ardından bakarken annesi durumu fark etti:
- “Evdekiler yetmiyormuş gibi gözün hala bisikletlerde” diye çıkıştı.
- “Ama eğer beğendiysen baban onu da aldırır. 
Küçük kız yumuşak bir sesle:
- “Bisiklete değil kıza bakmıştım, dedi. Babası o vaziyette bile kendisiyle sohbet ediyor da…”
Annesi küçük kızı hiç duymamış gibiydi. Onun kürklerle çevrili şapkasını düzeltirken:
- “Arkadaşların bu havada bile okula yürüyerek geliyor. Halbuki baban işe giderken de olsa birkaç dakikasını ayırıp seni mersedesiyle getirip götürüyor.” 
Kızın gözü yine bisikletteydi. 
Kadın alaycı bir ifadeyle : 
- “İstersen baban da seni bisikletle getirsin. Ne de güzel yakışır değil mi?” dedi.
Küçük kız inci taneleri gibi süzülen gözyaşlarını annesinden saklamaya çalışırken:
- “Çok isterdim” diye konuştu. “Belki de böylelikle babama sarılır ve onunla sıcak bir sohbet şansı bulurdum.” 

Çocukta görülen başarısızlık çoğu kez sevgi azlığından doğmaktadır. Okullarımızdaki uyumsuz çocukların sevgiye muhtaç olduğunu görürüz. Aynı zamanda sevgiden yoksun çocukların büyümesi, yürümesi, konuşması gecikir. Zeka düzeyinde gerileme olur.

Haber Merkezi