Çocuk velisinin aynasıdır

29 Ekim Ortaokulu Müdürü Özlem Gaya okullarının sığınak başta olmak üzere birçok özelliği bulunan büyük bir yatırım olduğunu söyleyerek, velilerin çocuklarına bakarak kendilerinin nasıl bir insan olduklarını görebileceklerini belirtti


  • Oluşturulma Tarihi : 04.03.2016 08:12
  • Güncelleme Tarihi : 04.03.2016 08:12
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çocuk velisinin aynasıdır

NİLGÜN TAZE

Okullarda Başarıyı Artırma (OBAP) kapsamında öğretilmeye başlanan ‘Değerler’ eğitimi sonuçlarını olumlu yönde vermeye başladı.

Öğrencilerin yanı sıra öğretmen ve velilere de unutulmaya yüz tutmuş evrensel ilkelerin hatırlatılmasının savaşların çıkma nedeni olan hoşgörüsüzlüğe de çare olacağı beklenirken, 29 Ekim Ortaokulu Müdürü Özlem Gaya, çocukların ilk olarak davranışsal bilgileri ailelerinden aldıklarını ve çocuklarının hareketlerine bakarak onları nasıl yetiştirdikleri konusunda fikir sahibi olabileceğini söyledi.

Öğretmenlerin izlettiği videolar ve resimli eğitimlerin çocuklarda ayın konusu olan arkadaşlığı ilerlettiğini ve bu eğitimlerin sevgi saygıyı beraberinde getirdiğini ifade eden 29 Ekim Ortaokulu Müdürü Özlem Gaya, okullarında bulunan rehberlik servisinin çok iyi çalıştığını söyledi.

Gaya, “Boşanan aile çocukları yada huzursuz aile ortamında yetişmek zorunda kalan çocuklarımızla rehber öğretmenimiz Yavuz Uzun Bey çalışıyor. Kendisini özverili çalışmalarından dolayı kutluyorum. Bölgemiz göç alan bir bölge. Sosyal Yardımlaşma Kurumundan gelen çocuklarımızın da bulunması nedeniyle kaynaştırma eğitimi yapıyoruz. Ben bu tür çocuklarımız üzerinde titizlikle duruyorum çünkü küçücük bir problemleri dahi olduğunda çocukların yüzünde bunu anlayabiliyorum. Parçalanmış aile çocuklarımız fazla ve velilerimiz bu konuda bilinçli değil. Maalesef aile içinde bugüne kadar hep çocuk suçlu ilan edilmiş. Halbuki eğitim ailede başlar okulda devam eder” dedi.

NE EKERSEN ONU BİÇERSİN

Bilinçsiz ailelerde farkındalık yaratmak amacıyla veli seminerleri düzenleyeceklerini ve bu seminerlere süreklilik kazandıracaklarını ifade eden Gaya, çocukların evden mutlu çıktıkları zaman okulda da mutlu bir ruh hali sergilediklerini belirterek şöyle konuştu: “Çocuklarımız eğer evlerinde olumsuz davranışlara maruz kalmışlarsa bu sabah okula geldiklerinde hemen belli oluyor. Bir çocuğu öpe koklaya okula gönderdiğinizde sevildiğini hisseden çocuk okulunda da mutlu ve başarılı oluyor. Ancak bunun tam tersini yaşamak zorunda kalan çocuklarımız kendilerini istenmeyen ve dışlanmış olarak kabul ediyorlar. İçlerinde oluşturulan bu değersizlik duygusu ise ailelerinden sevgiyi öğrenemedikleri için onlarında etraflarına aynı şekilde davranmalarını sağlıyor. Kısacası aslında anne babalar ne erklerse onu biçiyorlar. Çağırdığım bir veli, ‘25 TL’sine kömürlük temizleyip geldim bu yüzden çocuğumla ilgilenemedim’ dedi. Telefonu çaldığında ise kullandığı telefonun son model akıllı telefonlardan olduğunu fark ettim. Aslında var ancak bunu önceliklerini sağlıklı belirleyemediklerinden velilerimiz çocuklarına iletemiyorlar. Bir ekmek bir peynir bir çay bile hem çocuklar hem yetişkinler için yeterlidir. Önemli olanın var olanın sevgiyle paylaşılması olduğuna inanıyorum. Çocuklar gerçekte bizim en güzel aynalarımız.”

VELİYİ KAZANMAK ÇOCUĞU KAZANMAKTIR

Problemlerin temelden çözülebilmesi için kaynağına inilmesi gerektiğini söyleyen Gaya, öğretmenlerinin velileri eğitme amaçlı çalıştıkları için kendini şanslı hissettiğini ifade ederek, “Çocuğumuzda bir memnuniyetsizlik sezdiğimizde ilk işimiz veliyi çağırmak oluyor. Rehber öğretmenimle birlikte bende o çocuğumuzla görüşüyorum. Çünkü biz veliyi kazandığımız zaman otomatikman öğrencimizi de kazanıyoruz. Burası göç alan bir bölge ve maddi olanakları yetersiz. Ancak bizler yeni kaynaklar keşfederek bu kaynakları yaratabiliriz. Karabağlar Kaymakamı Mehmet Sadık Tunç beyin yürüttüğü çok güzel bir ‘Deniz Yıldızı’ projemiz var ve ben de bu projenin oluşum ekibinde yer alıyorum. Risk altında bulunan ve sürekli devamsızlık yapan öğrencilerin okula kazandırılması için uğraşıyoruz. Deniz yıldızı hikayesinde olduğu gibi o bir taneleri artırmak bizim için kar olacak ve bizler bir çocuk kurtarmanın koca bir hayatı kurtarmak anlamına geldiğinin farkındayız. Biz bu projenin kısa bir sürede ses getireceğine inanıyorum” açıklamasını yaptı.

EN TEMEL İHTİYAÇ SEVGİDİR

Anne babasının ilgisizliği nedeniyle sağlıklı gelişimini sürdüremeyen çocuklara karşı çok hassas olduğunu söyleyen Gaya, “Boşanmış veliler çocuklara nasıl davranmaları gerektiği konusunda her bilgiye başvurmalılar. Bu sorumluluk velilere ait. Çocukların gözleri, hayatları pırıl pırıl. Onlar sağlıksız koşullarda dünyaya gelmeyi istemedi. Velilerde  yanlış bilgiler edinmeyi ve davranmayı istemedi bu nedenle insanın kendisine ve çevresine mutluluk ve sağlık veren davranışları öğrenme ve hayatına uygulama sorumluluğu var.  Tek öğrenme yolumuz var o da yaşamak. Bir velimizin kömürlük temizleyerek para kazanması mazeret değildir. Çalışarak kendi ayaklarının üzerinde durmak kadar güzel bir şey yoktur. Yoktan var etmek daha da güzeldir. Ancak tüm bunları yaparken sabah uyandığımızda çocuklarımıza sıcacık bir günaydın deyip saçlarını okşamakta zor değildir. Çocuklarımızın tek ihtiyacı olan şey sevgidir” ifadelerini kullandı.

ÇOCUK SORUMLULUK DEMEKTİR

Çocuklara hayatın gerçeklerini olduğu gibi açıklamanın çocuk gelişiminde önemli bir rol oynadığını ve dürüst yaklaşımın çocukları doğru bir dengeye oturttuğunu söyleyen Gaya, bireylerin hatalarını fark ettiklerinde özür dileyebilmelerinin büyük bir erdem olduğunu belirtti. Gaya, “Bende bir anneyim ve aynı zamanda da bir veli. Eve gittiğimde bazen çok yorgun olduğum için çocuğumun sorduğu sorulara cevap veremiyorum. Psikolojide önemli bir yerin olan ‘Ben Dili’ni kullanarak halimi tüm gerçekliği ile olduğu gibi anlattığımda oğlumun da benimle empati kurabildiğini görebiliyorum.  Veliler benim için çok önemli ve onları her zaman yanımda görmek istiyorum. Düşen bir çocuğumuzun yarası derin olduğu için ambulans çağırarak annesini aradım ve çocuğunun yanında olması gerektiğini söyledim. Veli bana bebeği olduğunu ve gelemeyeceğini söyledi. İnsanlar olarak taşıyabileceğimiz kadar sorumluluk almayı öğrenmek zorundayız çünkü başka bir bebeğin olması diğer ihtiyacı olan çocuğun sorumluluklarını ortadan kaldırmıyor. Tüm bunların çocukları dünyaya getirmeden önce düşünülmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

SORUMLULUK BİLİNCİ HAYAT DEĞİŞTİRİR

Ebeveynlerin çocuklarına karşı ilgisinin son derece önemli olduğunu, küçük yaşlarda verilen sorumluluk bilincinin çocuğun tüm hayatını olumlu yönde geliştireceğini ifade eden Gaya, “Öğretmenlik yaptığım yıllarda bir öğrencimiz SBS sınavında ilçe birincisi olmuştu. Annenin okuma yazması olmadığını bilmiyordum ve çocuğumuz da dershane gibi herhangi bir yerden ekstra ders almamıştı. Bir gün bu başarının sırrını öğrenmek amacıyla anneyi yanıma çağırdım. Anne o gün okulda neler yaptıkları ile ilgili çocuğuna sürekli sorular sorduğunu ve işledikleri dersleri kendisine anlatmasını istediğini söyledi. Anne kitaplara bakıyor ve eğer bir karalama görememişse ‘Bak bugün sen ödevlerini yapmamışsın’ diyerek çocuğunu ders çalışmaya teşvik ediyormuş.  İşin ilginç tarafı ise çocuğumuzun bu uzun süreç zarfında annesinin okuma yazma bilmediğini anlamamasıydı. Bu deneyimimden ebeveynler okuma yazma bilinmese dahi çocuklarına karşı sorumlu davranıyorlarsa çocuk başarıyı elde edebiliyor” dedi.

ORTAOKULDA REHBERLİK ÇALIŞMALARI

Öğrencilerin yaşlarına göre gelişimsel özellikleri ve ihtiyaçları da farklı olacağı için her öğrenciye aynı rehberlik yöntem ve teknikleri uygulanamaz. İlköğretim, 1. ve 2. kademe olarak ikiye ayrılmış olan rehberlik çalışmalarımızı öğrencilerin bulundukları sınıflarına göre düzenlemekteyiz. Öğrencilere, okulu ve yakın çevreyi tanıtmak gerekir. Okulu ve yakın çevreyi tanıma ve çevreden yararlanma yollarını bilme öğrencilerin başarısını geniş ölçüde etkilemekte ve artırmaktadır. Bu amaçla bütün öğrencilerin; Okulu, okul personelini, eğitim programının özelliklerini, okuldaki imkânları ve bunlarda yararlanma yollarını, öğrencilerle ilgili okul kurallarını ve yönetmelik hükümlerini, verimli çalışma yollarını, eğitsel kolları, çevredeki kuruluşları ve yararlanma yollarını, yerleşme alanlarını vb. konuları açıklamak gerekir. Bu çalışma birinci sınıftan itibaren ve okula yeni gelen tüm öğrencilere yapılmaktadır.

ÖĞRENCİYİ TANIMA ÇALIŞMALARI

Öğrencileri iyice tanımadan onlara etkili bir rehberlik yapmak mümkün değildir. Buna göre objektif ve güvenilir tanıma teknikleri ve tanıma yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Öğrencilerin çeşitli yönlerin tanınması ve onların temel gereksinimlerinin ortaya çıkarılması gerekir. Öğrencilerin tanınmasında; Öğrencinin kimliği, ailesi, sağlık ve bedensel gelişimi, okul başarısı, ilgi ve yetenekleri, geleceğe ait planları vb. ayrı ayrı tanıma konusu olarak ele alınmaktadır. Rehberliğin amaçlarında saptanan davranış değişikliklerinin gerçekleşmesi için rehberlikte danışma çalışmalarına yer ayrılmaktadır. Danışma; Öğrenci ya da öğrencilerle Danışman´ın yüz yüze gelerek çeşitli problemlere çözüm yolu aramak üzere kurdukları psikolojik bir etkileşim sürecidir. Öğrencilerin kendi kişiliklerini anlamaları ve kabul etmeleri, kendi problemlerine çözüm yolu bulabilmeleri, problemlerini çözmede kendi kendilerine yeter duruma gelebilmeleri, çeşitli seçeneklerden uygun birini seçerek karar verebilmeleri vb. daha çok danışma sürecinden beklenen gelişmelerdir.

Haber Merkezi