İstihdam sorununa mezuniyet maskesi

GÜLPERİ TİBİN/ ÖZEL HABER - Hükümetin eğitime ilişkin çalışmaları devam ediyor. Bu kapsamda son olarak Yüksek Öğretim Kurulu’ndan (YÖK) üniversite eğitim süresiyle ilgili bir düzenleme yapıldı. YÖK’ün yaptığı açıklamaya göre, üstün başarı gösteren öğrenciler lisans programlarını normal süresi olan 4 yıl yerine 3 yılda tamamlayabilecek. YÖK’ün, akademik eğitim sistemini küresel standartlara uygun, esnek ve yüksek verimli hale getirmek amacıyla gerçekleştirildiğini belirttiği düzenlemeye ilişkin YÖK Başkanı Erol Özvar da yazılı bir açıklamada bulundu. Türkiye’deki öğrencilerin birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi lisans eğitimlerini 3 senede tamamlama olanağına erişeceğini ifade eden Özvar, “Artık salt teorik bilgiye bağımlı bir sistemden uzaklaşıyor; öğrencilerimizi mesleki tecrübeyle erkenden tanıştıran, onları hem bilimsel çalışmalara hem de iş dünyasının dinamiklerine güçlü bir şekilde hazırlayan yeni bir yaklaşımı esas alıyoruz” dedi. Eğitim – Sen İzmir Üniversiteler Şubesi Başkanı Lülüfer Körükmez, söz konusu düzenlemeye ilişkin açıklamalarda bulundu. Üniversite eğitiminin yalnızca derslerin verilmesi ve sınavdan geçmek olmadığını ifade eden Körükmez, böyle bir uygulamaya geçilmemesi gerektiğini vurguladı. Körükmez, “Bu olası, yapılabilir bir şey değil, daha doğrusu yapılmaması gerekir. Üniversite eğitimi sadece derslerin sınıfla gerçekleştirilmesi ve sınavdan geçmeyle ilgili değil” diye konuştu. 

BARINMA SORUNU DA GÖZARDI EDİLEMEZ

Üniversitelerde verilen derslerin üzerine tartışma yürütülebilecek zamana da ihtiyaç olduğunu belirten Körükmez, uygulamanın pedagojik olarak da uygun olmadığını ifade etti. Eğitim süresinin sınav haftaları da dahil olmak üzere 16 hafta olduğunu da kaydeden Körükmez, şöyle konuştu: “Bu derslerin üzerine tartışma yürütülebilecek zamana ihtiyaç var. Öbür türlü anlatım ve sınav ve derslerin kapatılması anlamına gelir ki bu istediğimiz bir durum da değil pedagojik olarak uygun da değil. Ayrıca, zaten sınavlarla birlikte 16 hafta olan akademik yılın yaz aylarına sığdırılması demek hızlı, koşturarak sıkıştırılmış bir ders yapmayı gerektirir ki bu uygun değil. Öbür yandan İzmir gibi illerde yaz aylarında hava koşullarından ötürü ders yapmak çok mümkün değil, hava çok sıcak. Sıcaklığın 50 derecelere çıktığı yerlerde, sınıf koşullarının uygun olmadığı zamanlarda bu büyük bir sıkıtı ne yazık ki. Öbür yandan umuyoruz ki böyle bir şey planlanıyorsa öğrencilerin barınma sorunu da göz ardı edilmez.”

BİR İSTİHDAM PLANI YAPILIYOR MU?

Körükmez ayrıca, hükümetin uzun yıllardır eğitimdeki öğrenci sayısını artırmaya çalıştığı ve işsiz sayısını azaltmaya çalıştığı yorumunda bulundu. Hükümetin söz konusu tavrının işsizliği geciktirme politikası olduğunu ifade eden Körükmez, mezuniyet durumunun hızlandırılıyor olmasının yeni soruları da doğurduğuna işaret etti. Körükmez, açıklamasının devamında şunları kaydetti: “Tabii burada bir başka soru da var aklımızda olan ama cevabını bilmediğimiz. Hükümet uzun yıllardır eğitimdeki öğrenci sayını artırmaya çalışıyor yani ne kadar öğrenci eğitimdeyse o kadar az işsiz var aslında. Bir yandan da işsizliği geciktirme politikasıydı. Bunun hızlandırılıyor olması bu bakımdan da bir soru işareti getiriyor. Acaba bu kadar hızlı mezun ettikleri öğrencilere gelecekleri için bir istihdam planı yapılıyor mu? İş yaratılacak mı? Dolayısıyla bizim aklımızdaki sorular bunlar. Kağıt üzerinde mezun etmek kolay ama nitelikli bir eğitim zaman ve emek gerektirir. Mezun olduktan sonra da sadece mezun olmuş olmak değil ama niteliklerine, aldıkları eğitime uygun istihdam yaratılacak mı?” 

ARAŞTIRMA FAALİYETLERİ SEKTEYE UĞRAYACAK

YÖK tarafından duyurulan düzenlemenin eğitim kalitesinde de bir etkisi olmayacağını ifade eden Körükmez, öğrenmenin olması gerekenden hızlı olmasının istenen bir sonuç olmadığını belirtti. Ayrıca düzenleme sebebiyle akademisyenlerin yayın ve araştırma faaliyetlerinin de sekteye uğrayacağını söyledi. Körükmez, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Eğitim kalitesinde de olumlu bir etkisi olmaz çünkü daha sıkışık ve yoğun bir program yapmak gerekir. Öğrencilerin bunlar üzerine düşünme okuma vakti olmayacaktır. Öğrenmenin olması gerekenden hızlı olması istenen bir sonuç değildir. Öbür yandan akademisyenler için de bir problem. Öğrenci ve ders sayısı çok fazla. Biliyoruz ki sırf İzmir’de bile boş kadrolar var ama yeni atamalar yapılmıyor. Dolayısıyla bölümlerde öğretim üyesi sayıları azalıyor. Bu yük karşısında araştırma ve yayın faaliyetlerini yaz aylarına bırakmış durumda. Biz hepimiz yaz aylarında, yıl içinde yapamadığımız işleri yürütmeye çalışıyoruz. Yaz aylarına da ders taşındığında araştırma ve yayın faaliyetlerimiz de ciddi sekteye uğrayacaktır.”