Korkuya değil sevgiye dayalı eğitim

Tuğsavul İlkokulu Müdürü Adnan Yeşil okullarının ismini General Muzaffer Tuğsavul’dan aldığını ve 930 öğrenciye eğitim verdiklerini belirterek amaçlarının korkuya değil sevgiye dayalı bir eğitim vermek olduğunu söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 14.03.2016 08:34
  • Güncelleme Tarihi : 14.03.2016 08:34
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Korkuya değil sevgiye dayalı eğitim

Tuğsavul İlkokulu Müdürü Adnan Yeşil okullarının ismini General Muzaffer Tuğsavul’dan aldığını ve 930 öğrenciye eğitim verdiklerini belirterek amaçlarının korkuya değil sevgiye dayalı bir eğitim vermek olduğunu söyledi

NİLGÜN TAZE

Sabahçı ve öğlenci olmak üzere iki bölüm halinde eğitim verilenTuğsavul İlkokulu’nda en fazla 35 kişilik sınıflarda eğitim veriliyor. Öğretmen kadrosu 20 olan okulun Okul Aile Birliği ise yeni yeni kendini toplamaya başlamış durumda.

Okullar Hayat Olsun Projesi kapsamında jimnastik, basketbol, halk oyunları, satranç çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Tuğsavul İlkokulu Müdürü Adnan Yeşil, ailelere çocuklarına nasıl davranmaları gerektiği ile ilgili seminerler verdiklerini belirtti. Yeşil, “TÜBİTAK çalışmalarımızın yanı sıra daha ektin nasıl öğrenilebileceği ile ilgili çalışmalarımız var. Eğitim dalında iki üniversite bitirdim ve şuan da medya ve iletişim bölümünde okuyorum. Velilerimizle seviyeli bir ilişki yürütmek bizim için çok önemli. Ötekileştirmeden, sevgi ve saygı çerçevesinde eğitim çalışmalarının yürümesi gerektiğine inanıyorum” dedi.

KENDİNİ İYİ İFADE ETMEK

Veli portföylerinin alt, orta, üst gelirli ailelerden oluştuğunu ve karma bir yapıya sahip olduklarını belirten Yeşil şöyle konuştu: “Çocukları ile çok yakından ilgilenen ailelerin yanı sıra yeteri kadar ilgilenmeyen ailelerde var. Ata erkil ve birlikte yaşanan zamanlarda bir hata yapıldığında anne babanın gözünden kaçsa bile yanlışlar komşularda dahil olmak üzere diğer büyükler tarafından düzeltilebiliyordu.  İzmir’in çocuk suçlarında ve boşanmada ilk sıralarda yer aldığını düşünürsek ortada değerlerin unutulmasından kaynaklı çok ciddi bir sıkıntı olduğu görülür.  Boşanmış ailelerle birebir konuşarak onlara çocuklarına nasıl davranmaları gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Anne babası ayrılmış ilkokula yeni başlayan bir kız çocuğumuz yanıma gelerek ‘Müdür amca annemle babamı birbirine yapıştırır mısın?’ sorusunu yöneltmişti. Bu boşanmaların çocuklarımızın psikolojisini ne kadar olumsuz yönde etkilediğin bir örneğidir.”

GÜN YÜZÜNE ÇIKAN DEĞERLER

Unutulmaya yüz tutan ‘Değerler’ eğitiminin çocuklara kendini doğru ifade etme yeteneğini kazandıracağını söyleyen Yeşil, “2012 yılında değerler eğitimi ile ilgili seminerler vermiştim. Çocuklarımızı akademik olarak iyi yetiştiriyoruz ancak bir ekmek almak için bakkala gönderemiyoruz ya da kendilerini iyi ifade etmeyi beceremiyorlar. Bizler küçükken hayata dair sorumluluklarımızı yerine getirerek,  komşu ve ailelerimizle yakın ilişkiler geliştirebiliyorduk. Toplumsal olaylara ve çevrelerine karşı yeni nesilin duyarlılığının azalmaya başladığını görüyoruz. Değerler eğitimini ön plana almak bu yüzden çok önemli. Anket çalışmalarımızda değerlerimizi belirleyerek sıraya koyduk” açıklamasını yaptı.

BAŞARIDAN BAŞARIYA

Okuldaki tüm yetim çocukların listesini tuttuklarını ve kendilerine özel zaman ayırdıklarını belirten Yeşil, sosyal etkinliklerde de oldukça başarılı olduklarını belirterek şöyle dedi: “Satrançta bu sene iddialıyız ve ödül bekliyoruz, atletizm ve artistik jimnastikte bölge finalini kazanarak Türkiye 6.’sı olduk. Mart ayında Konya’da yapılacak Türkiye şampiyonasına katılacağız ve muhtemelen ödülümüzü alacağız. 3. Sınıflarımızda halk oyunlarını başlattık. İstiyoruz ki çocuklarımız bir düğüne gittiklerin de ‘oynamayı bilmiyorum’ demek yerine en az bir oyun zorlanmadan oynayabilsinler. Bu halay, zeybek ya da herhangi bir yöresel oyun olabilir. Türkiye’de iyi bir genç nüfusa sahip olmamıza rağmen dünya olimpiyatlarında istediğimiz düzeyde olmadığımızı görüyoruz. Özellikle çocuklarımızla diyalog noktasında çocuklarımıza okulun korkunç bir yer olmadığını, sevebileceklerini hissettirmeye çalışıyoruz. Müdür çağırıyor denilince korkudan dudaklarını ısıran çocuklar yerine saygı ve sevgi duyarak müdürlerinin yanına gitmelerini sağlayacak bir eğitim verebilmek en büyük amacımız.”

OKUL TARİHÇESİ

Tarihi Gelişim Okul 1946-1947 yılında Kızılçullu Köy Enstitüsü sahası içinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın köyler için yaptırdığı komple okul tipindeki plana göre tek öğretmenli, köy okuluna örnek olmak üzere uygulama okulu olarak yapılmıştır. 1947-1948 ders yılında Köy Enstitüsüne bağlı olarak faaliyete geçmiş bulunan uygulama okulu o zaman kırk mevcutlu ve dört sınıflı olup, üç öğretmenle işe başlamıştır. 1948-1949 yılında okulun mevcudu 48’e çıkmış ve enstitü kadrosundan Başöğretmen ilavesi ile idare edilmeye devam edilmiştir. Kızılçullu Semti’nin süratle gelişmesi hane adedinin 750’ye nüfusunun 3000’e yaklaştığı 1949-1950 ders yılı başında yapılan okul çağındaki çocukların sayısının 200’e yaklaşması üzerine enstitüye bağlı uygulama okulu ihtiyaca cevap veremez hale gelince Milli Eğitim Müdürlüğüne devredilmiştir. 25 Ekim 1949 tarihinde Semt Okulu olarak eğitim ve öğretime başlatılmıştır. Okulun ilk müdürü Asım Masumi BAYKAL, ilk öğretmeni Salih İLTİN’dir. Binanın birinci kat inşaatı 1952-1953 yılında ikinci kat inşaatı 1961-1962 yılında tamamlanarak okul iki katlı büyük bir eğitim yuvası olarak çalışmaya başlamıştır. Okulumuz, arsasını ve ödeneğini sağlanmasından dolayı İzmir İl Meclisi’nin 02-12- 1953 tarih ve 2049 sayılı kararıyla “Tuğsavul İlkokulu” olarak adlandırılmıştır. 18 Ağustos 1997 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 4306 sayılı kanunla zorunlu eğitim 8 yıl olmuştur. 1997-1998 öğretim yılından itibaren “Tuğsavul İlköğretim Okulu” adını almıştır. Eski binanın yetersizliğinden dolayı 1999 yılında 18 derslikli ek bina yapılmıştır. 30/03/2012 tarih ve 6287 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında okulumuzun kademeli olarak ilkokula dönüştürülmesi kararlaştırılmıştır. 15 Haziran 2012 tarihinde “Tuğsavul İlkokulu” olmuştur. Okulumuzun, 1949 yılında eğitim öğretime açılan eski binası 13/02/2013 tarih ve 49 sayılı İl Özel İdaresi Encümen Kararı ile ekonomik ömrünü tamamladığından dolayı yıkılmıştır. Yerine yeni bina yapılmamış, bahçe olarak bırakılmıştır. 2013-2014 Eğitim-Öğretim yılı sonunda dönüşüm tamamlanmıştır.

DERS NASIL ÇALIŞILIR?

Sevgili öğrenciler başarılı olmak istiyorsanız öncelikle kendinize bir program yapın. Programınızda ön hazırlığa ayıracağınız zaman, okulda geçireceğiniz saatler, okul ders tekrarlarınızı ne zaman yapacağınızı, sinema, spor ve kitap okuma faaliyetlerine ayıracağınız zamanı, uyku, yemek, araştırma, televizyon, bilgisayar, telefon, müzik, sevdiklerinizle sohbet ve gezme gibi faaliyetlerinize ayıracağınız zamanı gösterin. Sonra odanızı düzenleyin. Çalışmanızı engelleyen, dikkatinizi dağıtan posterler, telefon, televizyon ve bilgisayar gibi tüm uyaranları kaldırın. Posterler göz önündeyken dikkatiniz çabuk dağılır, başınızı kaldırdığınız anda gözünüze takılır ve hayallere dalabilirsiniz. En azından görüş alanınızdan uzaklaştırın.

VERİMLİ ÇALIŞMA KURALLARI

1. Çalışma ortamı çok sıcak ya da soğuk olmasın.

2. Çalışma ortamı yeterince aydınlık olsun, ışık gözlerinizi yormasın, yukardan gelen ışık gözlerinizi yorar ve gölge oluşturur.

3. Çalışma masanızı düzenleyin. Çalışacağınız dersle ilgili tüm araçlarınız masanızda ya da elinizin altında bulunsun.

4. Odanız yoksa evin bir odasını, çalışmanıza uygun hale getirebilirsiniz veya evin bir köşesini çalışmanız için düzenleyebilirsiniz.

5. Masanız yoksa var olan masayı belirli saatlerde işgal edebilirsiniz.

6. Çalışmaya başlamadan önce dinlenmiş olmalısınız.

7. Yemekten hemen sonra çalışmaya başlamayın. Çünkü beyindeki kan oranı azalır ve öğrenme zorlaşır.

8. Aç karnına ders çalışmayın. Dikkatiniz açlığınıza yoğunlaşır.

9. Oturuşunuz dik olsun, yayılarak çalışmayın. Yatarak çalışmayın.

10. Oturduğunuz sandalye fazla yumuşak, ya da sizi rahatsız edecek kadar sert olmasın.

11. Ayrıca gerginken çalışmayın. Çünkü beyindeki zihinsel faaliyetleri düzenleyen madde Serotoin azalır. Gevşek iken uykunun gelmesine yol açar ve dikkat dağılır,

TEKNİKLER

Müzikle ders çalışmayın çünkü müzik odaklanmamızı engeller. Dikkatimizin dağılmasına, hayal kurmamıza yol açar. Biliyoruz müzik dinlemek bir alışkanlık ve bunu değiştirmek istemiyoruz. Müziğin sizi rahatlattığını düşünüyorsunuz, doğru rahatlatır. Hayal kurmanızı sağlayacak kadar. Müzik dinlerken dersi anlamaz, ders çalışırken müziği duyamayız. Ama müzik uyarıcı olarak beyne gelir ve dikkatimizi dağıtır. Özellikle kavrama ve yoğunlaşma gerektiren derslerde müzik; dikkat dağıtıcı ve engelleyicidir. Televizyon ise açıkken ders çalışmayınız.  Belirli saatlerde belirli programlar izleyin. Televizyonun olmadığı bir odada çalışmaya gayret gösterin. Telefon;  tam derse başladınız… Yoğunlaştınız… Zıırr... Arkadaşınız… Biraz sonra bir daha… Arkadaşlarınıza sistemli çalıştığınızı belirli zamanların dışında sizi aramamalarını söyleyin yani hayır demeyi öğrenin. Biliyoruz onları kırmak istemiyorsunuz. Eğer durumunuzu onlara anlatırsanız anlayacaklardır. Onlardan destek isteyin ya da çalıştığınız saatlerde telefonun fişini çekin. Çalışırken yemek yemeyin, atıştırmayın mümkünse kahve ve çay içmeyin. Çünkü bunlarda dikkat dağıtıcıdır. Beyin aynı anda, iki zihinsel faaliyeti yapamaz.

 

Haber Merkezi