Sayfa Yükleniyor...
Kozağaç Ortaokulu Müdürü Ümit İlkay Özcan okulların kapısının velilere sürekli açık olduğunu belirterek, sadece çocukları ile ilgili değil kendileri ile ilgili sorunları için de öğretmenlere başvurabileceklerini söyledi
NİLGÜN TAZE
850 öğrenciye 40 öğretmenin eğitim verdiği Kozağaç Ortaokulunda 3 rehber öğretmen kadrosu olmasına rağmen rehber öğretmen bulunmuyor. Kozmopolitik bir yapıya sahip olan ve veli portföyünü göç alan ailelerin oluşturduğu okul, zaman zaman bazı handikaplar yaşarken düzenledikleri veli seminerleri ile ailelerin eğitilmesine yoğunlaşıyor.
Düzenlenen veli toplantılarına katılımın yok denecek kadar az olduğunu, 30 kişilik sınıftan 5 öğrenci velisinin toplantılara katıldığını belirten Özcan, ilk hedeflerinin velilerin okuldaki etkinliklere katılmasını sağlamak olduğunu söyledi. Özcan, Velilerimiz bize gelmediklerinde biz onlara gidiyoruz. Öğrenci, veli, okul üçlemesi bizim için çok önemli. Bu ayaklardan bir tanesi eksik olduğunda çocukların gelişiminde de bir şeyler tam olarak yerine oturmuyor. Bizim en önemli ayak veli çünkü çocuğu 7 yaşına kadar aile biçimlendiriyor. Bizler 7 yaş sonrasında bir şeyler eklemeye çalışıyoruz. Eğer ailede istenilen eğitim verilmedi ise çocukları değiştirmekte çok zor oluyor. Seminerlerimize çocukları ile yakından ilgilenmeyi öğrenmiş aileler katılımda bulunuyor ve bu kitlenin sayısı da yok denecek kadar az. 10 gündür okulda görevliyim ve planım gelecek yıl daha çok veliye ulaşmak dedi.
ATLETİZMDE BAŞARILIYIZ
Akademik anlamda olmasa da sosyal ve sportif aktivitelerde oldukça başarılı olduklarını açıklayan Özcan atletizm takımlarının Türkiye finallerine kaldığını ifade ederek, 3-4 Haziranda yarışmalara katılacağız. Sportif alandaki başarılarımızı artırmak için elimizden geleni yapıyoruz. İhtiyaçlarımızın karşılanması için Buca Belediyesinden de destek alıyoruz. Okullarda Başarıyı Artırma Programı kapsamında her aya belirlediğimiz sevgi, saygı, hoşgörü gibi değerlerimizin geri dönüşleri oldukça olumlu. Sınıf öğretmenlerimiz ise boşanmış yada aile içinde huzursuzluk yaşayan çocuklarımızla yakından ilgileniyorlar. Maalesef çocuklarımız her zaman olumlu profilleri örnek almıyorlar. Burada ailenin çocuklarını ne kadar sahiplendikleri önemli. Boşanmış ailelerde annenin yanında kalan çocuklar babanın verebileceği otoriteyi tam olarak alamıyorlar ve bu da bir başıbozukluğa yol açıyor. Rehberlik servisimiz bulunmuş olsa idi bu tür konuları aşmamız daha kolay olabilirdi ifadelerini kullandı.
BİR İNSAN KAZANMAK
Sürekli yalan söyleyerek, agresif davranışlar sergileyen bir öğrencisini nasıl kazandığını anlatan Özcan deneyimini şöyle paylaştı: Öğrencimiz çok haylaz olmasına rağmen çok akıllıydı. Büyük insanların bile kısacık bir zaman diliminde düşünemeyeceği akla uygun yalanları ayaküstü herkesin inanabileceği bir şekilde yazar ve insanları rahtlıkla etkilerdi. Zaman zaman çok çatışmamıza rağmen ısrarla kabullenici davranışlar sergiledik bu çocuğumuza. Şu an askerde olan bu çocuğumuz eğitimine devam etmedi ancak kendisine ve çevresine zarar veren bir insan da olmadı. Şuan kendi halinde hayata tutunmaya devam ediyor. Eğer bu çocuğumuzu dışlamış olsaydık hırsız yada çok daha farklı kötü yollarda olabilirdi. Biz eğitimcilerin asıl görevlerinin çemberin içinde değil de dışında kalanları kazanmak olduğuna inanıyorum.
ENGELLİ ÇOCUKLAR
Engelli çocukları da en az problemli çocuklar kadar çok önemsediğini vurgulayan Özcan öğretmenler olarak amaçlarının engelli çocukları hayatın içine katmak olduğunu belirtti. Özcan, normal bir insana göre çok basit olan ayakkabı bağlamanın engelli bir çocuk ve ailesi için çok önemli olduğunu ifade ederek, Engelli çocuklarımızın hayatlarını kolaylaştıracak bir şeyler öğrendiklerini gördükçe çok mutlu oluyorum. Okulumuzda henüz özel eğitim sınıfı yok ancak önümüzdeki dönem yer sıkıntımızı çözebilirsek açmayı planlıyoruz. Bu bölüm Buca için büyük bir ihtiyaç çünkü birçok engelli vatandaşımız hayatın içinde olmak yerine evlerinde hapis hayatı geçiriyorlar. Her zaman aileler çocuklarının yanında olamazlar. Engelli bir çocuğumuzun ailesini kaybettiği ne zaman ne olacağını yetkililer olarak düşünmek zorundayız açıklamasını yaptı.
KİTAP KUMBARASI
Kitap okuma saatlerinin yapılmasına rağmen çok verimli olmadığını açıklayan Özcan kitap sayısı yetersiz olduğu için teknoloji-tasarım öğretmeninin bir kitap kumbarası hazırladığını açıklayarak şöyle dedi: Öğretmenimizin hazırladığı bu kitap kumbarasına çocuklarımız evlerinde okudukları fazla kitapları atarak eksik kitap ihtiyacımızı tamamlamış olacağız. Böylelikle tüm sınıflarımıza kitaplar dağılmış olacak. Burada öncelik kitap değil. Daha önce Gediz mahallesinde çalıştım ve çocuklar bırakın kitap okumayı çadırlarda yaşıyor ve karınlarını zor doyuruyorlardı. Semtimizde durum bu kadar değil ama önceliği kitap olmayan bir sürü aile var. Bizim bu projedeki hedefimiz hiç kitap alamayacak çocuklarımıza kitap ulaştırabilmek.
VELİLERE MESAJ
Çocuklarına sahip çıkmalarının velilere verebileceği öncelikli mesaj olduğunu belirten Özcan, Velilerimiz okullarına sahip çıktıkları zaman çocuklarına da sahip çıkmış olurlar. Sürekli öğretmenlerimizle işbirliği içinde hareket ederlerse eğitimin saç ayaklarından biri olan ebeveyn ilgisini yerine getirmiş olurlar. Okullar diğer devlet daireleri gibi sadece imza atmak için gelinen kurumlar değillerdir. Velilerimiz sadece çocukları ile ilgili değil kendileri ile ilgili problemlerle ilgili de öğretmenlerimize danışabilirler. Okullar hayat olsun projesinin amacı da zaten eğitimin tüm paydaşlara açılmasıydı. Velilerimiz kendilerini okula çağırdığımızda para isteyeceğimiz yada çocukları ile ilgili şikayete bulunacağımız kanısına kapılmasınlar. Kapılarımız velilerimize sonuna kadar açık dedi.
TARİHÇE
Okulumuz İzmir ili Buca İlçesi Kozağaç Mahallesi 276 Sk. No:25 adresinde bulunmaktadır. Adını bulunduğu mahalleden almıştır. 1989 yılında 9 derslikli ilkokul olarak eğitim-öğretime açılmış, 1997-1998 yılında ilköğretime dönüşmüştür. 2005-2006 yılında derslikli ek binası hizmete girmiştir. Bünyesinde 14 derslik, 1 çok amaçlı salon, 1 işlik, 1 fen laboratuarı, 1 fen laboratuarı, 1 bilgisayar laboratuarı ve 1 ana sınıfı bulunmaktadır. Kurucu Müdürü Ali Çetindir. Okulumuzun bulunduğu çevrede ekonomik ve sosyal yetersizlikleri olan, yurdumuzun çeşitli yerlerinden göç eden vatandaşlarımız yaşamaktadır. Okulumuzun kadrosu okulumuzun başarısını artırmak için büyük bir gayretle çalışmaktadır. Okul yönetimi, yüksek özverili öğretmen kadromuz ve bizleri destekleyen velilerimizle birlikte, büyük işler başaracağımıza olan inancımız tamdır.
OKULDA BAŞARI
Eğer çocuğunuza bir miras bırakacaksanız bu onun kendisini keşfetmesine olanak tanımanız ve yetenekleri konusunda onu desteklemeniz olacaktır. Kendisiyle ilgili farkındalık yolculuğuna bir defa başlamış bir çocukta bu bir alışkanlık olacak ve yaşamı boyunca uyanıklık hali devam edecektir. Bazen ebeveynler kendisinde olmayan ama çocuğunda olmasını istediği yetenekler konusunda çocuğuna yönlendirme yaparak çocuğunun bu alanda kendini geliştirmesini isterler. Hatta bu istek ve hayallerini bir proje konusu gibi ele alıp plan program yapıp çocuğu da bu programa uymak durumunda bırakanlar vardır. Oysa çocuk mevcut doğal yeteneklerini istekleri doğrultusunda keyifle kullanabildiği zaman geliştirir ve o alanda başarılı olur. Doğal olarak ve severek yaptığı bir işin sonucunda elde ettiği başarı onu en çok mutlu edecek şeydir. 0-6 yaş; okul faktörünün olamayışı nedeniyle çocukların yeteneklerini en az yönlendirme ve kayıpla sergiledikleri dönemdir. Fakat bu çağda yetenekler çoğunlukla henüz net bir hobiye dönüşmediğinden ipuçlarını yakalamak gerekir.
BAŞARILI ÇALIŞMA TEKNİKLERİ
İlkokul çağı itibariyle çocuğun güçlü olduğu yönler belirginleşmeye başlar, kişilik temel taşları oturur ve ilgileri öne çıkar. Fakat bu dönemde de en büyük tehdit okullardaki sistemin çocukların yeteneklerini daha standart hale getiren sadece ders çalışmaya ve sınavlara hazırlanmaya odaklı olmasıdır. Açıkçası bu dönemde ailelerde, öğretmelerde ve toplumdaki başarı algısı sınavlardan alınan notlar üzerine yoğunlaşmıştır. Çocuğun her derste iyi olması beklenir. Kısacası, yeteneklerin tam ortaya çıkacakken veya keşfedilecekken budanmaya başladığı bir dönemdir. Bazı çocukların yetenekleri hem çok baskın hem de çok somuttur. Ayrıca kişilik yapısı olarak da tutkulu bir çocuksa bu yetenekleri çok büyük bir engel olmadığı sürece bastırmak pek mümkün olmaz. Fakat bu tür çocuklar aşırı uçlardaki çocuklardır. Toplumda bu tür baskın yeteneklerin tutkuyla birleşmiş halini görmek mümkündür ancak nadirdir.
HER ÇOCUĞA ÖZEL BECERİ VE YETENEKLER
Aileler çocuklara dar bir bakış açısıyla baktıklarında yetenekleri ve becerilerini fark edemezler. İlk olarak onu izleyin. Anne ve babalar çocuklarını objektif değerlendirmeden ziyade kendi değer yargıları ve düşüncelerine göre izlerler. Bu nedenle önce çocuğunuzu izleyin. Çocuğunuzun zihninizde fotoğrafını çekin. Daha sonra bu fotoğrafı zihninizden silin. Bu sefer tamamen objektif olarak oyun oynarken, yemek yerken, günlük hayatında rutin şekilde izleyin. Neleri nasıl yapıyor? Nasıl davranıyor? Nelere ilgi duyuyor? Bunlara göre tekrar çocuğunuzun zihninizde fotoğrafını tekrar çekin. Arada çok büyük fark olduğunu göreceksiniz. Deneyin Yetenek ve becerilerini açık ve önyargısız izleyin. İkinci olarak dikkatinizi çocuğunuzun güçlü olduğu yönlere verin. Anne ve babalar genelde çocuklarının yapabildiklerinden çok yapamadıklarına odaklanırlar.Yapamadıklarını eleştirerek daha iyi yapmalarını sağlayacaklarını düşünürler. Oysa çocuğunuzun başarılı olduğu becerilerine yoğunlaşırsanız gerçekten çocuğunuzu daha farklı bir gözle görmeye başlayacaksınızdır. Çocuğunuzun olumlu özelliklerini izlerken bu işten ne kadar keyif alırsanız ve gözlem radarlarınızı açarsanız tam bir yetenek avcısına dönebilirsiniz.
Haber Merkezi