- Ekonomi
- 12.11.2025 09:51
Borç sarmalı derinleşiyor: Milyonlarca kişi yasal takipte, banka riskleri tarihi zirvede
Yüksek enflasyon ve faiz kıskacında kalan vatandaşın borç yükü alarm veriyor. 4 milyondan fazla kişi yasal takibe düşerken, bankalarda batık kredi hacmi rekor kırdı.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
Türkiye ekonomisindeki çetin rüzgarlar, hanehalkının finansal tablosunda derin yaralar açmaya devam ediyor. Yüksek enflasyonun alım gücünü erittiği ve faiz oranlarının tırmandığı bu zorlu dönemde, vatandaşın bankacılık sistemine olan borç yükü alarm verici boyutlara ulaştı. Eylül sonu itibarıyla açıklanan çarpıcı veriler, kredi kartı ve bireysel kredilerdeki yasal takip sayısının, son bir yılda neredeyse yüzde 20'lik (yüzde 19) şaşırtıcı bir artış kaydettiğini gözler önüne seriyor. Bu yükseliş, milyonlarca vatandaşın artık borcunu çevirmekte ne denli zorlandığının en somut kanıtı olarak kayıtlara geçti.
EKONOMİK SIKIŞMA YASAL TAKİP SAYISINI ZİRVEYE TAŞIDI
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi'nin 2025 yılının ilk dokuz aylık dönemine ilişkin paylaştığı veriler, ekonomik sıkışmanın boyutunu gözler önüne seriyor. Yüksek enflasyon sarmalı ve sıkı para politikalarının getirdiği yüksek kredi faizleri, yurttaşın kredi kartına ve ihtiyaç kredilerine olan bağımlılığını bir kriz noktasına taşıdı.

Verilere göre, 2025 yılının ilk dokuz ayında, kredi veya kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe düşen tekil kişi sayısı geçen yıla göre yüzde 19'luk devasa bir artış gösterdi. Bu keskin artış, borçlarını ödemekte güçlük çekenlerin bankalarla karşı karşıya geldiği acı tabloyu netleştiriyor.
MİLYONLARCA VATANDAŞ BANKALARIN KISKACINDA
Risk Merkezi'nin yayınladığı detaylı istatistikler, durumun vahametini daha da artırıyor:
Bireysel Kredi Borcu nedeniyle yasal takibe alınan kişi sayısı 1 milyon 9 bine yükseldi.
Kredi Kartı Borcu yüzünden yasal takip sürecine girenlerin sayısı ise 1 milyon 262 bini buldu.
Sadece Eylül ayında borcunu ödeyemediği için takibe düşenlerin sayısı 247 bini aşarak aylık bazda dahi rekor kırıldığını gösteriyor.
Bu rakamlar, Türkiye'de toplamda 4 milyon 164 bini aşkın kişinin borç ödeme takviminin aksadığına işaret ediyor.

BATIK KREDİ HACMİ TEHLİKELİ SINIRDA: 541 MİLYAR TL
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri ise bankacılık sektörünün üzerinde biriken risk bulutunu gözler önüne serdi.
6 Kasım itibarıyla bankaların takipteki kredi hacmi, 541,9 milyar TL’ye ulaşarak tarihi bir seviyeye çıktı. Bu hacim, bankacılık sektörünün toplam kredi büyüklüğünün yüzde 2,5'ine karşılık geliyor.
Takipteki alacakların sektörlere göre dağılımı, krizin ağırlığını bireysel borçlarda yoğunlaştığını gösteriyor:
| Kredi Türü | Takip Oranı | Açıklama |
| İhtiyaç Kredileri | yüzde 5,25 | En yüksek takip oranına sahip alan, hanehalkı üzerindeki baskıyı ortaya koyuyor. |
| Kredi Kartları | yüzde 4,37 | Zorlu koşullarda nakit ihtiyacının ilk adresi olan kartlarda ödeme güçlüğü ciddi boyutlarda. |
| KOBİ Kredileri | yüzde 3,1 | Küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansal dayanıklılığının da zayıfladığı görülüyor. |
| Ticari Krediler | yüzde 1,93 | Genel ticari faaliyetlerdeki riskin, bireysel borçlara göre görece daha düşük seyrettiği gözlemleniyor. |
Bu veriler, özellikle hanehalkının acil nakit ihtiyacını karşıladığı ihtiyaç kredilerinde ve günlük harcamaların ana kaynağı olan kredi kartlarında ödeme disiplininin kaybolma noktasına geldiğini gösteriyor.

KEMER SIKMA DÖNEMİNİN AĞIR FATURASI
Uzmanlar, yasal takipteki bu keskin artışın, Türkiye’nin yüksek enflasyonla mücadele politikalarının bir yansıması olduğunu belirtiyor. Yüksek faizler, bir yandan enflasyonu dizginleme amacı taşırken, diğer yandan vatandaşın borçlanma maliyetini astronomik seviyelere çıkarıyor.
Ekonomistler, borcunu ödemekte zorlanan milyonlarca vatandaş için yeni yapılandırma ve kolaylaştırma adımlarının atılmasının zorunlu hale geldiğini vurguluyor. Aksi takdirde, önümüzdeki dönemde bu "kırmızı alarm" tablosunun daha da derinleşmesi ve borçlu sayısının katlanarak artması kaçınılmaz görünüyor. Bankaların risk yönetimi stratejilerini yeniden gözden geçirmesi ve hanehalkının alım gücünü destekleyecek makro ekonomik önlemlerin hızla devreye alınması, bu finansal darboğazdan çıkışın anahtarları olarak öne çıkıyor.
Kaynak : HABER MERKEZİ