- Ekonomi
- 26.04.2025 16:54
Zam furyasıyla bir yıl geride kalırken vatandaşlar yeni zamlara karşı şimdiden endişelenmeye başlarken Tüketiciyi Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Kurtuluş Binici, tüketicilerin haklarını öğrenmeleri ve sivil denetim konusunda hem yerel yönetimlere hem de Ticaret Bakanlığı’na çağrıda bulundu
2023 yılı zam furyası ve art arda gelen zamlar nedeniyle fahiş fiyatlarla mücadeleyle geçerken krizin yükü yine asgari ücretli ve dar gelirlinin omzuna yüklendi.
Yıl içerisinde alım gücü yüzde 50’den daha fazla azalan vatandaşlar ‘fiyat algısının yok olmasından’ şikayet ederken serbest piyasada fiyat denetiminin yapılmamasına da tepki gösterdi.
Fahiş fiyatlar, zamlı fiyatlar ve türecilerin hakları nelerdir konusunda açıklamalarda bulunan Tüketiciyi Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Kurtuluş Binici, enflasyon dizginlenmesinin şart olduğunun altını çizdi.
Binici ayrıca tüketicilerin haklarını öğrenmeleri ve sivil denetim konusunda hem yerel yönetimlere hem de Ticaret Bakanlığı’na çağrıda bulundu.
ETİKETLERDE ALIŞ VE SATIŞ FİYATI YAZSIN
Fahiş fiyatlara karşı tek çözümün enflasyon istikrarı olduğunun altını çizen Binici, Ticaret Bakanlığı’na bir öneride bulunarak “Serbest piyasa düzeninde üretici, ürettiği mala bir fiyat belirliyor ve onu da piyasaya sürüyor. Enflasyonun çok yüksek olduğu dönemde fiyat istikrarı ortadan kalıyor. Bizim uzun süredir Ticaret Bakanlığı’na bir önerimiz oluyor. O da Avrupa’da olduğu gibi alış fiyatı ve satış fiyatının satış etiketinde yazılması gerektiği. Yani hem markete giriş fiyatı hem de satış fiyatı olacak. Biz o iki fiyatı da aynı etikette görmek istiyoruz. Bu sayede giriş fiyatı ve satış fiyatları arasındaki farkı görmüş oluruz. Bu da vatandaşın denetimini sağlar ki bu çok önemlidir. Yani sorumlu market mi, değil mi? Markete gelen fiyatla tüketiciye sunulan fiyat arasında fahiş bir fiyat varsa ceza kesiliyor. Bir süpermarket stokçuluk yaparak para kazanamaz. Kazandığı zaman bu haksız kazanç oluyor. Ticaret Bakanlığı da bunu denetliyor. Enflasyonun olduğu yerde fiyat istikrarı sağlayamazsınız. Polisiye tedbirlerle sonuç almanız çok zor. Bir firmayı, iki firmayı cezalandırın. Ama yüzlercesi var. Yani buradaki tek çözüm enflasyonun dizginlenmesi” dedi.
BU ENFLASYONU DİZGİNLEMEK ÇOK ZOR
Enflasyon rakamlarının düşük gösterilmesinin de yaşanan krizde ve kontrolsüz fiyatlarda etkisi olduğunu altını çizen Binici, “Ocak ayında tüm yılın enflasyon oranı yüzde 65 oranında ilan edilecek gibi görünüyor. Bizim yıl içinde yaşadığımız artışları karşılıyor mu? ENAG’ın yüzde 129, İTO’nun yüzde 80 civarında enflasyon öngörüsü var. Biz hangi veriye inanacağız? Yaşadığımız önemli sorunlardan biri de kurumlara ilişkin güven problemimiz. TÜİK güvenilirliğini ve saygınlığını kaybetti. Asgari ücretin şu anda mevcut enflasyon oranının çok altında kalmasının en önemli nedenlerinden biri TÜİK’in geçmişte açıkladığı hiç de gerçek olmayan enflasyon oranlarıydı. Ne yazık ki TÜİK’in verileri dikkate alınarak asgari ücret belirleniyor. Enflasyon bu noktaya geldiğinde… Öncesi önemliydi. Şimdi hükümet açısından da iş çok zor. Bu enflasyonu dizginlemek çok zor” ifadelerini kullandı.
-MIŞ İGİB BİR ÜRÜN GÖRÜTÜP…
Yaşanan kontrolsüz fahiş fiyat artışlarının tağşiş ürün sonucuna da dikkat çeken Binici, “Ayrıca tağşiş edilmiş ürünlere yönelme eğilimi var tüketicinin. Yüksek enflasyonun olduğu dönemde peynir 150 lira olamaz diyorsunuz. Ama insanların çocuğuna peynir yedirmesi lazım. –mış gibi bir ürün götürüp onun kurallara uygun bir peynir olmadığını bile bile alıyor o ürünü” diye konuştu.
YEREL YÖNETİMLERE ‘ESHOT’ ÇAĞRISI
Binici, tüketicilerin haklarını bilmediklerinin de altını çizerek yerel yöneticilere seslenerek şunları söyledi; “Seçimler var ve birçok isim belediye başkanlıklarına aday oldular. Seçime kadar olan 3 ayda tüketiciler için ne yapacaklarını söylemelerini ve taahhütte bulunmalarını istiyorum. Hiç unutmayalım ki 85 milyonluk nüfus 85 milyon tüketici demektir. Bu ülkede cumhurbaşkanı da bakanlar da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da belediye başkanları da meclis üyeleri de tüketici. Karar vericilerin tüketici olduklarını unutmadan tüketicilere yönelik politikalar belirlemeleri gerektiğini düşünüyorum. Tüketiciyi korumak üzerine bizim hakları üzerine spor yayınlarımız var. Bu yayınların belediye otobüslerinde reklam alanı olarak kullanılan dış yüzeyde bilgi amaçlı basılabilir. En azından birkaç otobüs bu hakların topluma yansıtılması için tahsis edilebilir. Yılın tamamında bizimle koordine edilmiş şekilde ‘haklarımız nelerdir?’ diye bilgilendirme yapabiliriz. Sadece otobüsler değil metro ve tramvaylar da olabilir. Biz bu bilgilendirmeleri hazırlayıp verebiliriz. Bu şekilde haklar nelerdir, başvurulacak yerler nelerdir vatandaşlar da öğrenebilir.”