İklim değişikliği zeytinin  haritasını yeniden çiziyor

Zeytinciliğin geleceğinin artık sadece kıyı kuşağıyla sınırlı olmadığını vurgulayan Prof.Dr. Soykan, iklimde yaşanan değişimlerin üreticilere yeni seçenekler sunduğunu belirterek, Türkiye’nin zeytin varlığını artırmak için daha yüksek rakımlarda sistematik denemeler yapılması gerektiğini söyledi

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İklim değişikliği zeytinin  haritasını yeniden çiziyor haberinin görseli

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER / Türkiye zeytin sektöründe 211 milyon ağaçlık kapasitesiyle küresel pazarda önemli bir paya sahip. Ancak, dünyayı etkileyen iklim değişikliği, zeytincilikte köklü bir değişimi de beraberinde getirdi. Geleneksel olarak kıyılarda yetişen zeytin ağaçları, aşırı sıcaklar ve azalan yağışlar nedeniyle artık zorunlu olarak yüksek kesimlere doğru ilerliyor. Bu durum, sadece tarım haritasını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda üreticilerin su ve verim konularında yeni çözümler bulmasını da şart koşuyor. Zeytin ağaçlarının iklim krizine karşı daha dayanıklı olabilmesi için yüksek rakımlara taşınarak denemeler yapılması gerektiğini belirten Balıkesir Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Abdullah Soykan, “Bilimsel çalışmalar planlı şekilde yürütülürse, mikroklima alanlarını ve iklim değişikliğinin getirdiği yeni koşulları doğru okuyarak 211 milyona ulaşan zeytin ağacı sayısını rahatlıkla 300 milyona çıkarabiliriz. Bunun için yüksek irtifalarda deneme istasyonları kurulmalı; bin, bin 200 hatta bin 500 metrede verim alınıp alınamadığını test etmeliyiz” dedi.

SICAKLIK ARTIŞI ZEYTİNİ ETKİLİYOR

Geçmişte zeytin ağaçlarının çıktığı belli yükseklikler olduğunu hatırlatan Soykan, “Türkiye’de dört büyük iklim kuşağı vardır: Karadeniz, Akdeniz, İç Anadolu (karasal iklim) ve Marmara geçiş iklimi. Ancak Türkiye’de 233 tane mikroklima alanımız var. Mikroklima alanı demek, mevcut çevresel iklim koşullarından ayrı; yani daha yüksek veya daha düşük sıcaklıkların yaşanabildiği, çok daha dar bir alandır. Zaten geçmişte Anadolu’ya baktığımız zaman; hem Osmanlı’da, hem Bizans’ta, hem Roma’da hem de daha eski dönemlerde insanlar bu mikroklima alanlarını kullanmışlar. Örneğin, Burdur’da Sagalassos kentinin yakınında, bin 500 metrede zeytin yetiştirmişler. Küresel iklim değişikliği ile beraber, eskiden zeytinin çıktığı belli yükseltiler vardı. O yükseltilerin dışına çıktığımızda, zeytin ağacımız erken ve geç donlardan etkileniyordu. Şimdi ise küresel iklim kriziyle beraber sıcaklıklar artıyor ve yağış azalıyor. Bu durum, zeytin ağacını daha yüksek irtifalara, daha yüksek kademelere çıkarabilmemize olanak tanıyor” dedi.

YÜKSEK İRTİFALARDA DENEMELİYİZ

Zeytinciliğin daha yüksek irtifalara taşınması konusunda denemelerin yapılması gerektiğini belirten Soykan, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda 20 milyon zeytin ağacından bugün 211 milyon zeytin ağacına ulaştıysak, bu başarı hem mikroklima alanlarının kullanılması hem de küresel iklim değişikliği ile beraber daha yüksek kademelerde zeytinliklerin oluşturulması sayesinde gerçekleşmiştir. Ben şuna inanıyorum: Türkiye’de bilimsel çalışma yapılırsa; küresel iklim değişikliğini, küresel iklim krizini ve mikroklima alanlarını dikkate alarak bu 211 milyon zeytin ağacını rahatlıkla 300 milyona kadar çıkarabiliriz. Bu denemeleri yapmak lazım. Bunu kim yapacak? Devletimiz; Bornova Zeytincilik Enstitüsü ve Edremit’teki Zeytincilik Enstitüsü yapacak. Buralarda deneme istasyonları kurarak, örneğin bin, bin 200 veya bin 500 metrede yetişip yetişmediğini, verim alınıp alınmadığını test etmeliyiz. Devlet eliyle planlı ve programlı bir şekilde bunu yaparsak, bugünkünden çok daha yüksek irtifalarda zeytincilik faaliyetlerine devam edebiliriz diye düşünüyorum” diye konuştu.

KURAKLIĞA TOLERANSLI TÜRLER 

İklim değişikliğinden dolayı zeytinde verimin düştüğünü, bu duruma çözüm olarak ise yeni türlerin de denenmesi gerektiğini savunan Soykan, “Geçen yıl her ne kadar ülkemizde ‘var yılı’ olup 475 bin ton zeytinyağı elde etmiş olsak da eğer yağış şartları iyi olsaydı, eminim bu rakam çok daha yükseğe çıkabilirdi. Üreticimiz bundan ciddi anlamda kâr elde edebilirdi. Ancak ne Ağustos’ta ne de Eylül’de yağmur yağdı. Bu da ağacın meyvesini besleyememesine neden oldu. Bu durumlarda ağaç, ‘Önce can, sonra canan’ der. Önce kendini düşünür, meyveyi düşünmez. Eğer yağışlar gelirse veya sulama olursa, meyveye verir. O nedenle de kuraklıktan Türkiye’de çok ciddi anlamda meyve ve ürün kaybı, dolayısıyla zeytinyağı kaybı ve zeytinyağı kalitesinin kaybı olduğunu düşünenlerdenim. Kuraklık arttıkça, buna toleransı olan türler var. Özellikle yeni türlerde. Bugün Kuzey Afrika’ya gittiğiniz zaman, Tunus’ta, Fas’ta 300-400 milimetre yağışta zeytin veren türler var. Bizim o kuraklığa toleransı olan türleri getirip deneme bahçeleri oluşturmamız lazım. Bu deneme bahçelerinde başarılı olursak, kuraklığın arttığı ve hissedildiği yerlerde mevcut zeytin ağaçlarını bunlarla değiştirebiliriz. Zeytin ağacı biliyorsunuz, yabani zeytin (delice) aşısıyla yeni türlere hemen adapte edilebilir” ifadelerini kullandı.

REKOLTE DÜŞÜŞÜNDEKİ MAKAS AÇILIYOR 

Zeytinde hem iklim değişikliği hem de yetersiz sulama nedeniyle her geçen yıl bir önceki yıla göre rekolte kaybındaki farkın arttığına da dikkat çeken Soykan, “Zeytin ağacının var yılı-yok yılı döngüsünde eğer biz sulamalı ve entansif tarım yapabilsek, yani zamanında ilaçlamamızı ve gübrelememizi yapabilsek, bu makas daralır. Ama Türkiye subtropikal kuşakta yer aldığı için malum, su yok. Sahil bölgelerimizdeki zeytinliklerin en büyük dezavantajı, sahil evleri, ikinci konutlar ve yazlıklarla aynı alanda bulunuyor olmasıdır. O nedenle hem tatil için gelenler su istiyor, hem zeytin bitkisi su istiyor. Her geçen yılda yazlıkçılar daha fazla su kullandığı için, bu kıyılardaki zeytin ağaçlarının alabildiği su miktarı azalıyor. Eskiden çok rahat bir şekilde kuyularımızdan zeytin ağaçlarımızı temmuz, ağustosta sulayabiliyorduk. Bunu büyüklerimiz traktörle veya hayvan gücüyle yapıyordu. Ama şu anda maalesef o suyu bulamıyoruz. Suyu bulamadığımız için de zeytin ağacı susuzluktan strese giriyor, meyve verimini azaltıyor. O da makasın açılmasına sebep oluyor” dedi.

Kaynak : HABER MERKEZİ

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.

İlginizi Çekebilir...

Dolar rekor seviyeyi gördü!
  • Ekonomi
  • 18.11.2025 10:56
Dolar rekor seviyeyi gördü!
Ekim'de mandalinada rekor
  • Ekonomi
  • 18.11.2025 09:27
Ekim'de mandalinada rekor