İzmir’in kent kimliği ve sürdürülebilir kalkınma yolu

İzmir’in kent kimliği, sürdürülebilirlik ve iş dünyasıyla entegrasyonu, EGİAD ve İzmir Vakfı iş birliğiyle düzenlenen “İzmir Kent Kimliği” etkinliğinde ele alındı. Katılımcılar, İzmir’in marka şehir olma yolunda atılması gereken adımları ve şehrin sunduğu fırsatları tartıştı


  • Oluşturulma Tarihi : 10.03.2025 19:39
  • Güncelleme Tarihi : 10.03.2025 19:39
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’in kent kimliği ve sürdürülebilir kalkınma yolu

KEMAL ÖZKURT  / İzmir’in kent kimliği, iş dünyasıyla bütünleşen yapısı ve sürdürülebilir kalkınma fırsatları, Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) ve İzmir Vakfı iş birliğiyle düzenlenen “İzmir Kent Kimliği” etkinliğinde masaya yatırıldı. EGİAD Dernek Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikte, İzmir Vakfı (İzmir Turizm ve Tanıtma Vakfı) Genel Müdürü Deniz Karaca konuşmacı olarak yer aldı. İzmir’in kültürel kimliği, gastronomisi, sosyal yaşamı ve iş dünyasıyla kurduğu organik bağın ele alındığı etkinlik, EGİAD Toplum, Sanat ve Spor Komisyonu tarafından organize edildi. Genç iş insanlarının İzmir’i bir yaşam alanı olarak daha iyi deneyimleyebilmeleri için fikir alışverişinde bulunma imkânı bulduğu etkinlik, kentin kimliğine dair yeni bakış açıları kazandırdı. 

İZMİR İŞ DÜNYASINA İLHAM VERİYOR 

EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı, etkinliği düzenleme amacını, genç iş insanlarının sürdürülebilir ve anlamlı bir yaşam tarzı benimsemeleri ve toplum için yaratacakları faydayı artırabilmelerini sağlamak olarak açıkladı. Lüks ve gösterişe dayalı tüketim alışkanlıklarının yerini, daha bilinçli ve sürdürülebilir bir yaşam biçiminin almaya başladığını belirten Özhelvacı, "Artık pahalı ürünler yerine, kaliteli, doğayla uyumlu ve yerel değerlere saygılı ürünler tercih ediliyor. İzmir'in sunduğu yaşam tarzı, sürdürülebilirlik trendleriyle örtüşüyor. İzmir, üretimi destekleyen gastronomisi, doğayla uyumlu şehir yaşamı ve çevreci iş modelleriyle geleceğin sürdürülebilir şehirleri arasında öne çıkabilir. Bunu, İzmir’liler olarak hep birlikte başarabiliriz. Yeşil enerjiden döngüsel ekonomiye, doğayla iç içe sosyal alanlardan bilinçli tüketim alışkanlıklarına kadar pek çok alanda İzmir, iş dünyasına ve bireylere ilham veriyor. İzmir’de iş yapmak, doğaya ve topluma duyarlı bir yaşam biçimi benimsemek demek. İzmir, sürdürülebilir yaşama geçişin merkezinde yer alıyor. Şehrimizin organik pazarları, yerel üreticilere verilen destek, butik otelleri ve zanaatkarların el emeğiyle ürettiği ürünler, gösterişten uzak ama dolu dolu bir yaşamın mümkün olduğunu gösteriyor. Bu yaklaşım iş dünyasında da kendini gösteriyor. Şirketler, daha etik, çevreci ve toplumsal faydayı gözeten stratejiler geliştirerek sürdürülebilir başarıya ulaşmayı hedefliyor. Bugün sizleri İzmir'in sunduğu bu ayrıcalıkları keşfetmeye ve şehrin temposunu, insanını, iş dünyasını daha yakından tanımaya davet ediyoruz. Bu seminer, iş dünyasında başarılı olmanın sadece rakamlarla değil, aynı zamanda şehri anlamakla da mümkün olduğunu gösteriyor. İzmir'i gerçekten anlamak, yaşamın tadına varmak ve iş dünyasında sürdürülebilir başarı sağlamak için şehrin ruhunu hissetmek gerekiyor. Bu etkinlik, İzmir’in sunduğu fırsatları daha yakından tanımanızı sağlayacaktır" dedi.

İZMİR NASIL MARKA ŞEHİR OLUR?

İzmir'in marka şehir olabilmesi için yapılması gerekenleri anlatan Karaca, "İzmir'e nitelikli iş gücü çekilmesi gerekiyor. Yeterli teşvikleri oluşturmamız. stratejik konumunun değerlendirilmesi lazım. Şu anda önümüzdeki liman çok büyük olasılıkla, önümüzdeki 10 yılda artık gemiler de giremeyecek hale gelecek. Navigasyon gittikçe zorlaşıyor, limanımız sıkışıyor. Yaşanabilirlik, uygun maliyetle konut imkanlarının sağlanması gerekiyor. Erişilebilir sağlık ve eğitim olanaklarının olması gerekiyor. Bir de dijital göçebeleri de şehre çekebilmek için, dijital altyapının gelişmiş olması gerekiyor. Kültürel zenginliklerin biraz tanıtımı yapılması lazım. Etkinlik ve festival sayımız yeterli değil. Gastronomi konusunda iyi gidiyoruz, özellikle Urla bu konuda başı çekiyor. Ama Urla’nın dışına çıkamıyoruz. İzmir’i tanıtan en büyük unsurlardan biri de, spor kulüpleri. Belki de İzmir’i anlatmak için spor kulüplerinin çok iyi kullanılması lazım. Yeşil şehir vizyonunu İzmir benimsedi, İzmir Ekonomik Kalkınma Kurulu, 2030 yılında nötr karbon vizyonunu benimsedi ve bu konuda hareket edeceğine önümüzdeki toplantıda beyan edecek. Bu doğru bir yolculuk. Hep beraber çıkacağız. Toplu taşıma ve ulaşım altyapısı İzmir’de hâlâ gelişiyor. Bu konuda belediye çalışmalarını yürütüyor ama trafik sorununun çözülmesi gereken bir unsur. Çevre duyarlılığı, yine gündemimizde olan bir konu. Bürokrasinin azaltılması, katılımcı demokrasi olması gereken bir şey. Üniversiteler üzerinden araştırma-geliştirmelerin artması gerekiyor. Uluslararası eğitim olanakları yeterince gelişiyor. 9 tane üniversitemiz var ve İzmir, bir öğrenci şehri olma yolunda ilerliyor. Bu da iyiye giden bir şey. Bunları yapabilirsek, belki bu marka şehri dönüştürebiliriz. Ama bunlar çok teknik konular; birilerinin oturup tek tek bunlarla uğraşıp plan yapması gerekiyor" diye konuştu. 

İZMIR’IN HİKAYEYE İHTİYACI VAR 

İzmir’i tanıtabilmek için bir hikayeye ihtiyaç olduğunu söyleyen Karaca, “Mesela Paris dediğinizde hepimiz aşkın, romantizmin şehri ibaresini de mi kafamızda canlanıyor? Ya da mesela Rio de Janeiro dediğimde festivaller, karnavalı var, işte Barcelona sanatın, dini, mimarinin başkenti, ya Dubai bile bunu sağladı, haline getirdi, hepsi hikaye anlattı esasında. Bizim de İzmir’e ait böyle bir hikaye bulmaya ihtiyacımız vardı. Şimdi o zaman döndük baktık, İzmir’de ne var diye. Şimdi İzmir’deki sahip olunan en güzel değerlerden bir tanesi, "yaşam ortak kültürü." Biz bunu İzmir’de çok güzel başardık. Yıllarca hep beraber olmayı, birbirimize saygı duymayı çok iyi başarmışız ve bu hâlâ özlemle anılan bir konu. Ve bunu da tekrar hayatımızda olsun istiyoruz ve bu kültüre sahibiz” dedi. 

DEVAMLILIĞA ÖNEM VERMELİYİZ 

İzmir’in üstünde durması gereken konuların başında yaratıcı endüstriler geldiğini ifade eden Karaca, “Bu şehir öyle ya da böyle bir yaratıcı endüstri şehri olması gerekiyor. Girişimcilik, İnovasyon ve gastoronomi gibi alanlara  yapılacak yatırımlara, biz İzmir’i dönüştürebiliriz. Peki, neye ihtiyacımız var? Devamlılığa. Sadece İzmir için değil, bu esasen tüm Türkiye için geçerli bir şey. Yani gelen bir sonraki dönemin yaptıklarını, sanki yokmuş gibi "hadi falan" şeklinde devam ediyoruz. Bizim kurumlarımızın genel bir alışkanlığı haline gelmiş bu ama yapılması gereken şey esasen üstüne koya koya gidiyor olmamız gerekiyor. İkincisi, gün aşırı bir çalıştay, bir toplantıya katılıyoruz. Ama bizim daha fazla İzmir’de esasında eyleme biraz odaklanmamız gerekiyor. üçüncüsü kurumsallaşma. Kurumsallaşma, sadece kurumların kurumsallaşması değil. İzmir’deki şirketlerin de kurumsallaşması gerekiyor. Ve en önemli şeylerden bir tanesi markalaşma. İzmir’de gerçekten İzmir’i ileriye taşıyabilecek, bir markalaşma, ne yazık ki istediğimiz oranda sağlayamadık. Umarım yakın zamanda yeni markalar vesaireler yaratmak için elimizden geleni yapabiliriz” diye belirtti.

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ