Türkiye’nin utanç tablosu: Askıda ekmek, askıda pide, askıda fatura, askıda…

Askıda ekmek sırasında uzun, belirsiz ve acı bir kuyruk… Kimi emekli ‘utandığını’ ifade edip sırtını dönerken, kimi de elindeki poşetini gösterip, “Emekliyi kuru ekmeğe muhtaç ettiler” diyor


  • Oluşturulma Tarihi : 17.03.2025 08:56
  • Güncelleme Tarihi : 17.03.2025 08:56
  • Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Türkiye’nin utanç tablosu: Askıda ekmek, askıda pide, askıda fatura, askıda…

Yaklaşık 16 milyon emekli, 2025 yılı Ramazan Bayramı öncesinde 4 bin TL’lik bayram ikramiyesini alacak. Bu artışın, bayram öncesinde emeklilerin ekonomik durumlarını bir nebze olsun rahatlatması amaçlanırken, sokakta manzara bambaşka! Buca Şirinyer’de uzun yıllardır askıda ekmek hizmeti sunan Velioğlu Ekmek Fırını, Ramazan ayında ise askıda pide vermeye başladı. Alım gücünün azalmasıyla vatandaşlar, yaklaşık 6-7 senedir yapılan bu çalışma ile ücretsiz ekmek alırken, özellikle emeklilerin oluşturduğu kuyruklar caddeye taşıyor! Görüş almak istediğimiz kimi emekli ‘utandığını’ ifade edip sırtını dönerken, kimi de elindeki poşetini gösterip, “Emekliyi kuru ekmeğe muhtaç ettiler” diyor.

GELECEKTEN ENDİŞELİYİM

Askıda ekmek kuyruğunda bekleyen bir emekli, şu sözlere yer verdi: “Türkiye’de son yıllarda acı bir tablo var. Pastanın dilimleri adil bir şekilde paylaşılmıyor. İşçi sınıfı ve emekliler eziliyor. Ülkemiz hak etmediği bir yerde. Alman, İtalyan emeklisi tatil yapabiliyorsa, bizim de aynı haklara sahip olmamız gerekiyor. 20 yıldır tatil yapamıyoruz, bırakın tatili geçinemiyoruz. Alman emeklisi nerede tatil yapsam diye düşünüyor, Türk emeklisi ay sonunu nasıl getireceğim diye… Emekli olmama rağmen 1980’den bu yana çalışıyorum ve gelecekten endişeliyim. Bu emekli maaşlarıyla yaşamını idame ettirebilmek mümkün değil.” 

KURU EKMEĞE MUHTAÇ ETTİLER

Emekli olmasına rağmen inşaat işçiliği yapan bir vatandaş da “İnşaatta 10 gün çalışıyoruz, 1 ay çalışmıyoruz. Maaşım kiraya yetmiyor, ekmeğe yetmiyor. Emekliyi kuru ekmeğe muhtaç ettiler. Milletin hali ortada. Her gün burada böyle uzun kuyruklar var… Emekliye verilen ikramiye fitre deseniz değil, sadaka deseniz değil, ikramiye deseniz hiç değil. 4 bin lirayı çocuğuna veremezken, emekliye ikramiye olarak veriliyor. Emekliyi öyle bir açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkum ettiler ki kuyruktan kuyruğa koşuyoruz. İçinde bulunduğumuz durum çok çok vahim” sözlerine yer verdi.

KUYRUĞA GİRMEYE UTANIYORUM

“Çocuklarımızdan, torunlarımızdan, ev sahiplerimizden kaçar olduk” diyen bir başka emekli ise “Büyük bir ızdırap. Bizi yokluğa mahkum ettiler. Gün gelecek mezar alacak paramız dahi olmayacak. Ve bir tek emekliler değil, gençler de aç… Devlet emeklileri resmen yaşamdan, güzel olan her şeyden izole etmeye çalışıyor. ‘Gidin evinizde ölümü bekleyin’ diyorlar. Bir simit, bir çay hesabı yaparak insanlar geçinemezler. Ben evime et alamıyorsam, ben soframa peynir, zeytin koyamıyorsam ölüme terk edilmişim demek ki. 14 bin TL alan bir emekli, 15-20 bin TL’lik kira ücretleri veriyor. Bu nasıl vicdan, nasıl bir adalet? Şu kuyruğa girmeye utanıyorum. Bu hale getirenlere yazıklar olsun” isyanında bulundu.

ÇOĞU YÜZÜNÜ SAKLIYOR!

Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz Disk Emekli Sen Karabağlar Şube Başkanı Şengül Yanar, şu sözlere dikkat çekti: “Askıda ekmek ya da pide kuyrukları Türkiye’nin utanç tablosu! Emekliler bunu hak etmiyor. Emekliler yıllarca bu Türkiye’ye, bu devlete hizmet etmiş insanlar. Etiyle, kemiğiyle mücadele etmiş insanlar. Verilen ikramiyeler ise birilerinin hayır ücreti değil, bizim alnımızın teridir. Ancak çıkarılan 5510 Sayılı Yasa ile bunu yok ettiler. Milli gelirden alacağımız payları kestiler. Emekliyi her şeyiyle yontup bugüne getirdiler. Sonuç olarak da emeklileri askıda ekmeğe, askıda faturaya, askıda suya muhtaç ettiler. Bir tek bu da değil, emekliler çöpün başına asılan ekmekleri topluyorlar. Pazara geç saatte gidiyorlar ki atılan gıdaları toplayabilsinler. Askıda ekmek kuyruklarında bekleyen emeklilerin yüzlerine bir bakın, orada utanarak duruyorlar. Çoğu yüzünü saklıyor, sırtını dönüyor; ‘Arkadaşım, komşum, çocuğum’ görmesin diye… Ancak utanan emekliler değil, sistem olmalı! Emekliyi bu hale düşürenler utanmalı. Bir tek askıda ekmek değil, yakında askıda ilaca da muhtaç edecekler. Emekliler ilaca dahi ulaşamıyor, hastaneye gidemiyor.” 

İNSAN ONURUNA YARAŞIR ÜCRET…

Özellikle pandemi sonrası yaşanan ekonomik krizin ardından emeklilerin şantiyelere akın ettiğini kaydeden Başkan Yanar, “Kimi pazara kimi inşaatlara… Yani emekliler geçimini sağlayabilmek için ölümü göze alarak ikinci işe başladılar. Emekliler iş cinayetlerine kurban gidiyor. Çatıdan düşüyorlar ya da elektrik çarpıyor… Emekliler, üniversite öğrencileri gibi birbirlerine ev arkadaşlığı yapmaya başladılar. 3-4 emekli kirayı bölüşebilmek için aynı evde kalıyor. Ya da çocuklarına kendi evlerini tahsis edip kiraya çıkıyorlar. Evinin kirasını ödeyemeyip sokakta kalan veyahut köyüne dönen emekliler söz konusu! Gerçi köylerde de yer kalmadı, çünkü orada da insanların topraklarını gasp ediyorlar… Emekliler olarak insan onuruna yaraşır ücretler istiyoruz. 20-30 yıl çalışmış, bu devlete, millete hizmet etmiş insanları hiçe saymamalarını istiyoruz. Bizim onurumuzu, sağlığımızı düşünmeliler. Hak etmediğimiz hiçbir şeyi istemiyoruz. Bizi ölüm ücretlerine mahkum etmelerini istemiyoruz” çağrısında bulundu.

OYSA Kİ YOKSULLUK KADER DEĞİLDİR

Görüş bildiren bir diğer isim İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gençer ise “Erdoğan, ‘Bayram ikramiyesini 4 bin liraya çıkardık, daha ne olsun?’ diyor. Evet, daha ne olacaktı? Bayram çocuğuna harçlık mı veriyorsunuz? Bir de marifetmiş gibi övünerek söylüyorsunuz. En düşük emekli aylığı 14 bin 469 TL, neredeyse açlık sınırının yarısı! Emeklilere ödenen bayram ikramiyesi ilk ödendiğinde bir kurban parası yapıyordu. Bugün ise dört kişilik bir ailenin 1 haftalık mutfak parası etmiyor. AK Parti, işsizlik, pahalılık, zam ve zulüm demektir! Askıda ekmek kuyruklarına bakınız… Ve bu görüntü sadece Ramazan dolayısıyla olmuyor. Askıdaki 2 ekmek ve 1 pideye muhtaç hale geldik. Sıraya girenler yüzlerini fırının duvarına çevirerek yoksulluğun mahcubiyetini de gizlemeye çalışıyor. Oysa ki yoksulluk kader değildir, kader olamaz. İşsizliği önlemeyenler, asgari ücreti, emeklilerin maaşlarını ‘sefalet ücreti’ haline getirenlerin eseridir” dedi. 

Yazarımız Kim ?

SULTAN GÜMÜŞ KAYA