Sayfa Yükleniyor...
DSÖ’nün 1.derece kanserojen madde olarak gösterdiği asbestin üretim ve kullanımı Türkiye’de 11 yıl önce yasaklandı. Ancak ticari adı ‘amyant’ olan asbest içeren ürünler hala satışta... ASUD Başkanı Ensari, “Üretimine, satışına kim onay veriyor? Belediyeler de bakanlık da suçlu” dedi
ÇAĞLA GENİŞ - ÖZEL HABER
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) birinci derece kanserojen madde olarak gösterdiği asbestin satışı, Türkiye’de 31 Aralık 2010’da yasaklandı. Ancak ticari adı ‘amyant’ olan asbest içeren ürünler, 11 yıllık yasağa rağmen satışta... Alışveriş siteleri de dahil olmak üzere satışı devam eden amyant konusunda bakanlığa uyarıda bulunmalarına rağmen adım atılmadığını söyleyen İş Sağlığı ve Güvenliği Dernekleri Federasyonu (İSAF) Başkanı ve Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, “Maalesef internet üzerinden alışveriş yoluyla rahatlıkla amyantlı ürünleri evinize sokabilirsiniz. Üretimine kim izin veriyor? Satışına kim onay veriyor? Belediyeler de bakanlıklar da suçlu” ifadelerini kullandı.
BAKANLIĞIN HABERİ BİLE YOK!
Konuyla ilgili olarak 2020 yılında Ticaret Bakanlığına ziyarette bulunduğunu belirten Ensari, “Türkiye 2010 yılında asbestin üretimini, satışını ve ithalatını yasakladı. Fakat burada muhtemelen sermayenin bir kelime oyunu oldu. Fakat asbestli ürün yerine amyantlı ürün adıyla asbest içeren birçok malzemenin satışı sürüyor. Yasak olan bir şeyi üretimde kullanan işletmeler, atölyeler var. Mesela sobacılar hala daha amyant kullanıyor. Hatta sobacıların meslek hastalığıdır amyant! Bunun üretiminde çalışan işçiler dolayısıyla yasak olan asbeste maruz kalıyor. Yasaklı bir ürünü kullanan işletmeler normalde kapatılmalıdır. Ama maalesef bu konuda bir denetim yapılmıyor. Bir önceki Ticaret Bakanı ile bu konuda görüşme yapmıştık. Bakanlığın amyantın asbest olduğundan, hala kullanıldığından haberleri bile yok. Bir çalışma ekibi kurup asbestli malzemeleri tespit edelim teklifimize bakanlık, uzmanlarımızla çalışıp sizi arayacağız yanıtını verdi fakat daha sonra arayan kimse olmadı” diye konuştu.
AMYANT: ASBESTİN TİCARI ADI
İnsan sağlığı açısından tehlikeli olduğu saptanan asbesti, ticari adı olan ‘amyantı’ e-ticaret kanalıyla temin etmenin mümkün olduğunun altını çizen Ensari, “Maalesef internete girdiğinizde rahatlıkla amyantlı ürünleri evinize sokabilirsiniz. Türkiye’ye en çok ithal ürün Çin’den geliyor. Çin’de asbest serbest... Serbest olan bir şeyi ürünlerinde neden kullanmasınlar! Isıya dayanıklı bir ürün yaparken kullanabileceğiniz en kolay malzeme asbesttir. Sektöre, bakanlıklara ve müfettişlere çağrımdır: Yasak olan bir ürünü üreten tesislerde çalışan işçilerin amyanta bağlı meslek hastalıklarına yakalanmalarını lütfen önleyin. Çünkü oradaki işçi bilmiyor bunu! Asbestin çaresi yok. Geçenlerde derneğimize ulaşan bir kadının 35 yaşındaki mühendis eşi, asbeste bağlı akciğer zarı kanserine yakalanmış. ‘Benim eşim şimdi ölecek mi?’ diyor! Asbestin solunum dışında sindirim yoluyla da hastalık yaptığına dair bulgular var. Ülkemizde özellikle Anadolu’da yoğun bir şekilde asbestli su boruları da kullanıldı. Bu borular aşındığı zaman suya asbest lifleri karışır. Asbest lifleri yok olmaz, yanmaz, çürümez. Dolayısıyla evimizin içinde, çamaşırlarımızın üzerinde bile asbest lifleri olabilir” dedi.
KİM İZİN VERİYOR?
Asbest ile mücadelede acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Ensari, merkezi ve yerel yönetimlere şöyle seslendi: “Bu yerlere çalışma ruhsatını kim veriyor? Üretimine kim izin veriyor? Satışına kim onay veriyor? Bunların hepsi sorumlu... Birkaç organize sanayi bölge müdürleri ile konuşarak bu konuda öncü olmalarını istedim. Biz eğitim verelim... Bu işçiler kanserojen bir ürün üzerinde çalışırken ona göre koruyucu önlemleri alsın. Bu işçiler ikincil maruziyete sebep olarak evde ailesine de asbest lifleri taşıyor. Türkiye meslek hastalıkları verilerini sakladığı için bu kayıtlar ortaya çıkmıyor. Bir de toplumumuz kaderci olduğu için ölümlerin sebebini sorgulamıyor. Türkiye Asbest Mağdurları Grubu (TAMG), ateşin düştüğü yerdeki insanlardır. Onlarla işbirliği halindeyiz. Asbeste bağlı gelişen hastalıkların doğrudan mağduru olan bu insanların kamuoyuna anlattıkları çok kıymetli ve değerli... Maalesef kırtasiye ürünlerinde de maalesef asbest var. Pudrada bir araştırma yaptık, asbeste rastladık ama Sağlık Bakanlığı ‘Müdahale edemem’ dedi. Siz gazeteciler şu anda bakanlıktaki uzmanlardan daha çok asbestin tehlikesine ve varlığına hakimsiniz. Bu tehlikeyi insanlarla paylaşmak zorundayız. Belediyeler de bakanlıklar da suçlular. Alışveriş siteleri de asbest suçu işliyor.”
BAŞKA İNSANLAR MAĞDUR OLMASIN
Babasını asbest temasına bağlı olarak ortaya çıkan akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) nedeniyle kaybettikten sonra isyanını örgütlü bir mücadeleye dönüştürerek Türkiye Asbest Mağdurları Grubu’nu kuran Çiğdem Yıldız, “Satışı yasak olan amyantlı ürünlerin kurumsal firmalarda satışının yapılması çok üzücü. Bizler mağduruz ve başka insanlar olmasın istiyoruz. Bu ürünlerin üretimini gerçekleştirenler birer asbest mağdurudur. Ürünleri satın alanlar da, ürünün zamanla aşınması nedeniyle mağdur adayı oluyor. Hem tüketici hem üretici mağdur oluyor bu şekilde” sözleriyle duruma isyan etti.
Haber Merkezi