CHP’den Zeytinburnu çıkarması: Kayyum kararı ve İmamoğlu’nun cezaevinden mesajı mitinge damga vurdu

CHP’nin Zeytinburnu mitinginde kayyum kararı ve cezaevindeki Ekrem İmamoğlu’nun mektubu gündeme oturdu. Meydanda erken seçim ve adalet sloganları yükseldi.

  • Oluşturulma Tarihi : 03.09.2025 20:56
  • Güncelleme Tarihi : 03.09.2025 20:56
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
CHP’den Zeytinburnu çıkarması: Kayyum kararı ve İmamoğlu’nun cezaevinden mesajı mitinge damga vurdu haberinin görseli

CHP'nin 19 Mart operasyonlarından bu yana adalet çağrısıyla sürdürdüğü 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinglerinin 52'incisi İstanbul Zeytinburnu'nda yapılıyor. İstanbul il yönetimine kayyum atanma kararı mitinge damga vurdu.

CHP’nin Silivri'de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talebiyle düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin 52’ncisini İstanbul Zeytinburnu'nda gerçekleştiriliyor.

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin CHP İstanbul İl Yönetimini tedbiren görevden uzaklaştırma ve mevcutta yürüyen kongre sürecinin durdurması kararı miting meydanına da damga vurdu.

Erken saatlerde miting alanına akın eden kalabalıklar döviz ve sloganlarla kayyum kararına tepki gösterdi.

Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mektubu miting alanını dolduran kalabalığa İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik tarafından okundu.

İmamoğlu kayyum kararı için "Özgür Çelik onurumuzdur. Bilsinler ki 'ben CHP'liyim' diyen hiç bir siyasetçi bu irade gaspı ve onursuzluğuna alet olmaz olamaz..." ifadelerini kullandı.

İşte İmamoğlu'nun mektubundan satır başları:

"Cennet vatanımızı siyasi mühendislikle, davalarla, tutuklamalarla, masa başı planlarıyla ve kayyımlarla ele geçirmeye çalışanlara karşı, 19 Mart’tan bu yana direnişteyiz. Demokrasiyi siyasi vesayetlerle bitirmeye çalışanlara karşı en büyük umudumuz, 19 Mart’ta Saraçhane’yi gür sesiyle inleten milletimizdir.

Bitirmeye çalıştıkları bu umut seferberliğini ne bizleri esir alarak ne de CHP’yi tehdit ederek durdurabilirler. Türkiye Cumhuriyeti’ni darbeler değil, demokrasi yönetecektir. Millete savaş açmayı tercih edenler, devletin kurumlarını milli irade gaspı için kullananlar ve kayyımlardan medet umanlar, sizin iradenize yenilecek ve kaybedeceklerdir.

"‘BEN CHP’LİYİM’ DİYEN HİÇBİR SİYASETÇİ BU İRADE GASPINA ALET OLMAZ"

Şunu iyi bilsinler; Cumhuriyet’i kuran iradeyi, Türkiye’nin birinci partisini ve milletin egemenliğini hiçbir kuvvet esir alamayacaktır. Buradan güçlü bir şekilde ifade ediyorum; CHP kongreleri ve İl Başkanımız Özgür Çelik onurumuzdur.

Bilsinler ki, ‘Ben CHP’liyim’ diyen hiçbir siyasetçi, bu irade gaspına ve onursuzluğa alet olmaz. Demokrasiye karşı yapılan bu saldırıyı durduracak kudret; sizin gönlünüzde, aklınızda, ruhunuzda, Türkiye’ye ve demokrasiye olan inancınızda mevcuttur. Yorulmayacağız ve asla pes etmeyeceğiz. Hep birlikte geleceğimize ve demokrasimize sahip çıkacağız."

“Bizi bir suç örgütüymüş gibi göstermeye çalışanlar, yıllardır bizi sürekli inceleme, soruşturma ve teftişten geçiriyorlar. Bin küsur inceleme, soruşturma ve teftişle bulamadıklarını, iktidarın emri altına girmiş bir kısım yargı mensubu aracılığıyla, şimdi bizzat kendileri yaratmaya çalışıyorlar.

Baskıyla, tehditle, şantajla insanları iftiracı yapmaya, delil üretmeye, suç uydurmaya çalışıyorlar. Sabırla, iddianamenin hazırlanmasını, yargılamanın başlamasını bekliyoruz. O gün geldiğinde, kim kimi yargılıyor, herkes görecek. Milletin vicdanında çoktan kaybettikleri bu davayı, bir de bizlerin karşısında kaybedecekler.

"BU UMUT SEFERBERLİĞİNİ DURDURAMAZLAR"

Cennet vatanımızı siyasi mühendislikle, davalarla, tutuklamalarla, masa başı planlarıyla ve kayyımlarla ele geçirmeye çalışanlara karşı, 19 Mart’tan bu yana direnişteyiz. Demokrasiyi siyasi vesayetlerle bitirmeye çalışanlara karşı en büyük umudumuz, 19 Mart’ta Saraçhane’yi gür sesiyle inleten milletimizdir. Bitirmeye çalıştıkları bu umut seferberliğini ne bizleri esir alarak ne de CHP’yi tehdit ederek durdurabilirler.

Türkiye Cumhuriyeti’ni darbeler değil, demokrasi yönetecektir. Millete savaş açmayı tercih edenler, devletin kurumlarını milli irade gaspı için kullananlar ve kayyımlardan medet umanlar, sizin iradenize yenilecek ve kaybedeceklerdir.

Dün, yargı eliyle yapılan kumpas da bir kez daha göstermiştir ki; milletin kendi kaderini tayin etme ve demokratik yollarla iktidarı değiştirme hakkını gasp etmeye çalışıyorlar. Bunu da devletimize ve milletimize yaşatılan bütün kötülüklerin önünde, sarsılmaz bir iradeyle duran Cumhuriyet Halk Partisi’ni yok ederek yapmak istiyorlar.”

Bu yönüyle, ilk günden beri diyoruz; mesele, Türkiye meselesidir. Türkiye’nin özgür, adil ve refah dolu yarınlarıdır. Şunu iyi bilsinler; Cumhuriyet’i kuran iradeyi, Türkiye’nin birinci partisini ve milletin egemenliğini hiçbir kuvvet esir alamayacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve demokrasimizin sigortasıdır. Tertemiz olan İstanbul İl Kongremizi ve Kurultayımızı lekelemeye çalışarak, partimizi kayyımla tehdit ederek ve delegelerimizin iradesini hiçe sayarak sonuç alabileceklerini sanıyorlar. Buradan güçlü bir şekilde ifade ediyorum;

CHP kongreleri ve İl Başkanımız Özgür Çelik onurumuzdur. Bilsinler ki, ‘Ben CHP’liyim’ diyen hiçbir siyasetçi, bu irade gaspına ve onursuzluğa alet olmaz. Demokrasiye karşı yapılan bu saldırıyı durduracak kudret; sizin gönlünüzde, aklınızda, ruhunuzda, Türkiye’ye ve demokrasiye olan inancınızda mevcuttur. Yorulmayacağız ve asla pes etmeyeceğiz. Hep birlikte geleceğimize ve demokrasimize sahip çıkacağız.”

6 yıl boyunca, İstanbul’un 39 ilçesini birbirinden ayırmadan çalıştık. Bu şehrin her bir köşesini, bize teslim edilmiş kutsal bir emanet olarak gördük. Her zaman, İstanbul’un muhafızı olma bilinciyle hareket ettik. Bu sayede, İstanbul tarihinin yıllık ortalamada en çok metro üreten, en fazla altyapı ve çevre yatırımı yapan, en çok sosyal yardımda bulunan yönetimi olduk.

Şimdi, bizi bir suç örgütüymüş gibi göstermeye çalışanlar, yıllardır bizi sürekli inceleme, soruşturma ve teftişten geçiriyorlar. Bin küsur inceleme, soruşturma ve teftişle bulamadıklarını, iktidarın emri altına girmiş bir kısım yargı mensubu aracılığıyla, şimdi bizzat kendileri yaratmaya çalışıyorlar. Baskıyla, tehditle, şantajla insanları iftiracı yapmaya, delil üretmeye, suç uydurmaya çalışıyorlar.”

"O GÜN GELDİĞİNDE, KİM KİMİ YARGILIYOR, HERKES GÖRECEK"

Sabırla, iddianamenin hazırlanmasını, yargılamanın başlamasını bekliyoruz. O gün geldiğinde, kim kimi yargılıyor, herkes görecek. Milletin vicdanında çoktan kaybettikleri bu davayı, bir de bizlerin karşısında kaybedecekler. Başaramayacaklar. Hukuku, milletin vicdanını ve iradesini yok sayarak, tarihin akışını tersine çeviremeyecekler.

Bu ülkenin dört bir yanında, maruz kaldığı adaletsizliklerle mücadele etmek zorunda kalan, yüreği acı dolu on milyonlar var. Haklıdan değil, güçlüden yana çalışan, kurum ve kuralların değil, bir avuç insanın kontrolü altında işleyen bir sistemde adalet olmaz. Adalet olmayınca da ne refah olur ne huzur. Onun için herkes adalet arıyor.

Bu millet, yalnız mahkemelerde değil, hayatın her alanında adalet arıyor. Elde ettiği gelirde, ödediği vergide, devletin sunduğu imkân ve fırsatlarda adaleti arıyor millet. Biz, milletimizin adalet arayışına son vermek, adaleti yalnız devletimizin değil, mutluluğumuzun, kardeşliğimizin, zenginliğimizin temeli haline getirmek için mücadele ediyoruz.

Birlik olacağız ve hep birlikte başaracağız. Devlet, gücünü baskıdan ve zorbalıktan değil, adil olduğuna duyulan güvenden alacak. Bu ülkede artık kişilerin değil, kurumların ve kuralların dediği olacak. Devlet; her bir vatandaşa, her bir partiye, toplumun her kesimine eşit mesafede olacak, kamu hizmetlerini ayrımcılık yapmadan sunacak.

Bir asır önce, bu aziz milletin o büyük şahlanışı, ‘ya istiklal ya ölüm’ diyerek başlamıştı. Biz de bu yola ‘ya adalet ya esaret, ya adalet ya sefalet’ diyerek çıktık. Yolun sonunda bizi bekleyen güzel günlere erişmeden asla durmayacağız.

Hepimiz, birer vatandaş olarak üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz ve bu güzel memleket adalete, hürriyete kavuşacak. Herkes için ve her yerde önce adalet, önce hürriyet diyenler kazanacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”

ÖZGÜR ÖZEL: DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ TESLİM OLMAYACAĞIZ

İmamoğlu'nun mesajının okunmasının ardından kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel oldukça sert bir konuşma yaptı. Kayyum kararı üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümetine yüklenen CHP lideri Özel "Kötülükte el yükseltiyorlar, siz korkacaksınız sanıyorlar. Diyorlar ki, biz kararı alır kayyumları atarız, CHP'yi susturur, sindiririz. Susmayanlara, teslim olmayanlara selam olsun. Ey Erdoğan, bu meydana bir bak bakalım, bu meydan korkuyu evde bıraktı. Milletten başka güce inanmayız. Teslim olmadık, teslim olmayacağız. Bizi korkutmak istiyorlar, korkmayacağız. Sindirmek istiyorlar, sinmeyeceğiz. Kimse Erdoğan'ı da partisini de cuntasını da gözünde büyütmesin. Korkaklıkla, kalleşlikle siyaset yapanlar asla başarılı olmazlar" dedi.

"KAYYUM MERAKLILARINA EN İYİ CEVAP BU MEYDAN"

İşte CHP lideri Özel'in gece damga vuran konuşması:

Zeytinburnu meydanı 19 Mart darbecilerine, kayyumculara, kayyumdan medet umanlara, kayyum meraklılarına en iyi cevap bu meydan. En iyi cevap bu meydan, Marifet, marifet hiç ezilmemek bu dünyada. Ama biçimine getirip de ezerlerse güzel kokmak. Kekik misali, lavanta çiçeği misali, fesleğen misali, ıtır misali, İsa misali, Tonguç misali, Yunus misali, Ekrem misali güzel kokmak mesele."

Birileri, birileri arkadaşlarımızı ezmeye çalışa dursun, ezilse de güzel kokanlar, pis kokmayanlar, bünyelerinde kiri, pisliği, kötülüğün ne kokusunu, ne kendisini bulundurmayanlarla birlikteyiz biz. Oysa karşımızda elleri kirli, zihni kirli, bahtı kirli, geçmişi kirli, yarını kirli bir çete var. Onlara karşı elbette korkmayacağız, sinmeyeceğiz. Ekmeği bol eyledik biz. Acıyı bal eyledik. Sıratı yol eyledik. Öyle geldik bugüne. Ekilir ekin geliriz, ezilir un geliriz. Bir gider bin geliriz. Bizi ezmek kurtuluş mu? İşte, işte İstanbul'un iradesiyle, sizlerin iradesiyle seçilen il başkanımız burada.

"O KORKAĞIN PEŞİNDEN DAHA FAZLA YÜRÜMEYİN!"

47 yıl sonra biz kazandık. 23 sonra siz yenilince sizin reisiniz topu aldı, kesmeye çalışıyor. O bir korkak! O topu dedenizin elinden alın. Yener, yeniliriz, demokrasi hepimiz için lazım. Korkakların takımı olmayın. O korkağın peşinden daha fazla yürümeyin!"

"KİMSENİN MAZBATASININ GARANTİSİ YOK"

Bu yargı çetesi Türkiye'yi kirli bir yola soktu. Artık kimsenin mazbatasının bir garantisi yok. Kazanılan seçimin önemi yok. Eldeki belgenin önemi yok. Bir asliye hukuk mahkemesini ikna eden bugüne kadar İstanbul İl Kongresi'ne ve kurultayımıza dokuz kere asliye hukuklarda tedbir talep ettiler. Dokuz hakim bu aşamada tedbir demek karar demektir. Yanlış iştir deyip bu talepleri reddetti. 10'cusunu buldular. Kendi istedikleri kumpası kurdular.

"TEHDİT ALTINDA OLAN ÇOK PARTİLİ REJİMDİR"

Ama Türkiye'de seçim hukukunu serbest seçimleri askıya aldılar. Tehdit altında olan ben sosyal medyadan paylaşım yapan arayarak bizle düşüncelerini ileten muhalefet partilerinin her bir sayın genel başkanına şükranlarımı sunuyorum.

Ancak tehdit altında olan sadece muhalefet partileri değildir.

Topyekün çok partili rejimdir. Seçimli yarışlardır. Karşımızda kaybedince gitmeyen, yetkiyi gasp eden, hukuku gasp eden, demokrasiyi gasp eden bir rejim vardır. Bu vicdansızlığa teslim olmayacağız.

Kimse Erdoğan'ı da partisini de cuntasını da gözünde büyütmesin. Büyük olmak, cesur olmak önce haklı olmayı gerektirir. Korkaklıkla, kalleşlikle siyaset yapanlar asla başarılı olmazlar.

"GUGUK KUŞU DEĞİLSEN SOR HESABINI"

“Adalet Bakanı, savcıyı sevmediğini biliyoruz. Hakkında dosya yaptığını biliyoruz. Onun da senden nefret ettiğini biliyoruz. Ama korkuya teslim olduğunu görüyoruz. Tarihe bir korkak olarak geçeceksin. Bir guguk kuşu olarak geçeceksin. Şimdi o hukuk tanımaz savcının, ona söylemiştim, ‘Sert kayaya çarptı’ diye. ‘Susacağız, teslim olacağız sanma’ diye. Adalet Bakanı, guguk kuşu değilsen not al şimdi.

HSK’ya eğer Hakimler, Savcılar Kuruluysanız, sorun hesabını. Geçmişte büyükelçiliklerimizi ‘illallah’ dediği bir adam vardı. Yurtdışı numaralarını taklit ederek, ‘Berlin Büyükelçiliği’nden arıyorum’ diye, ‘Japonya’dan büyükelçilikten arıyorum’ diye, Avrupa ülkelerinin adını kullanarak Türkiye’deki yargı makamlarından randevular alıyorlardı.

Bunlardan birine de Akın Gürlek randevuyu verdi, bu kişinin işi gücü ‘yargı üzerinde etkim varmış’ gibi yaparak milleti dolandırmaktı. Bu kişiye randevu verdiği daha sonra dolandırıcı olduğunu bildiğimiz bu kişiyi tuttu Akın Gürlek, kişinin adı Celal Çakmak. Ekrem İmamoğlu dosyasında aldı onu iftiracı yaptı. ‘Murat Ongun’a 20 milyon para verdim’ diye ifade kullandırdı.

Şimdi Akın Gürlek’e soruyorum. Celal Çakmak‘a, onun ayarladığı randevuyla o çeteye randevu verdin. Dolandırıcı olduklarını biliyorsun. Nasıl olur da bu kriminal tipi, her türlü suça karışan bu kişiyi bu dosyada iftiracı yapıp arkadaşlarımıza lekelemeye çalışıyorsun? Bunun hesabı senden sorulur. Bunun hesabı senden sorulur.

Bir dolandırıcıdan iftiracı yapan bu zihniyete şunu söylüyoruz. Siz, bizi imha etmek, yok etmek, hapsetmek üzere talimat almış olabilirsiniz. Bunu yaparken suça bulaşıyorsunuz. Suça karışıyorsunuz. Ve eninde sonunda bunun hesabını vereceksiniz. Buradan mübarek kandil gecesinde söylüyorum. Bu çetenin bu dünyada da iki elimiz yakasındadır, öbür dünyada da hakkımızı helal etmiyoruz.

Biz de bize saldırmak için dolandırıcılara, üçkağıtçılara, uyuşturucu ticaretine bulaşmışlara, torbacılara, baronlara, suç örgütü liderlerini kullananlar, bize iftira attırıp da onları serbest bırakanlar, bu AK Parti’nin kara düzenini kuranlar, bu mübarek gecede size yemin ederim ki biz de sizden bunun hesabını soracağız, Allah da bunun hesabını sizden soracak.

"ERDOĞAN MEYDANLARDAN, HAKLILARIN İNANCINDAN KORKAR"

Şundan emin olun, bu koca meydanda ben korkan kimse görmüyorum da en korkağımız ben olayım, Erdoğan, en korkağımızdan on kat fazla korkuyor. O, meydanlardan korkar, kalabalıklardan korkar, haklı insanların inancından korkar. Biat etmeyenlerden, ses yükseltenlerden, eylem yapanlardan korkar. Onu korkutacağız, onu eninde sonunda yeneceğiz. Beni yıllardır tehdit ettiler, Meclis’te saldırdılar, sokakta saldırdılar, ailemi tehdit ettiler. Ama asla ve asla bir adım geri atmadık.

Şimdi biliyorsunuz aylardır bana diyor ki ‘Gel Ankara merkezli siyaset yap.’ öz Türkçesi, ‘Ekrem’i bırak, masum arkadaşlarını bırak, Anadolu’yu bırak, Ankara’ya gel.’ Bir diğeri de demişti ki ‘Gel, partinin başına geç, ortalıkta dolanma, partinin başında otur.’ Şimdi de şu mesajı yolluyorlar. Diyorlar ki ‘Bak il kongresini feshettik. Oraya kayyım atadık. Sıra sana gelebilir. Direnmeyi bırak. Meydanları bırak. Gel, Ankara’da otur. İstediğimiz gibi muhalefet partisi ol, yıllarca ellemeyelim.’

Buradan tarihi cevabımız veriyorum. Elinizi korkak alıştırmayın, sizden korkan sizden beter olsun. Eyleme devam, mücadeleye devam. Sizi biz yeneceğiz. Cesaretiniz varsa gelin, Zeytinburnu merkezli siyaset yapın bu meydanda. Gelin Sivas’a, Bayburt’a gelin, Konya’ya, Van’a gelin, Antalya’ya gelin. Trabzon’a gelin. Biz Anadolu’dayız, biz Trakya’dayız. Biz meydandayız.

Tayyip Erdoğan’ın hoşuna gidecek ana muhalefet lideri olacağıma yerin dibine geçeyim daha iyidir. Devlet Bahçeli’nin istediği gibi onunla uyumlu, o sustuğu için susan, o ‘pıs’ deyince pısan, ete süte karışmayan, milletin sesini duymayan, AK Parti’ye onun gibi vagon olan, yedek lastik olan, koltuk değneği olan muhalefet partisi olacağıma yere gömüleyim, kabre gireyim daha iyi.

Tarih, Özgür Özel’i de Özgür Çelik’i de bir mücadeleyi sürdürenler, arkadaşlarını satmayanlar, meydanları boşaltmayanlar, mücadeleyi kazananlar olarak yazacak. Ya tarihe böyle geçeriz ya da defolup gideriz. Teslim olmak yok. Bizimle yürüyecek misiniz? Bizimle yürüyecek misiniz? Söz mü? Söz mü? Haydi yürüyelim arkadaşlar.”

Alındığı kaynak: Nefes

Kaynak : HABER MERKEZİ