Dönüşemeyen Gürçeşme terk ediliyor!

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Romanlar, Kürtler, Türkler, zazalar, aleviler, Lazlar ve Suriyeli mülteciler… Hepsi Konak’ın Gürçeşme semtinde bulunan mahallelerde yaşıyor. Ancak, birçok farklı kimliği içerisinde barındıran semti, İzmir sahiplenemiyor. Yıllardır şehrin sakinlerinden olan vatandaş, şimdi ise semtin yabancısı durumunda. Öyle ki evlerini satıp, başka şehirlere gitmeyi dahi düşünüyorlar. Sağlıklı ve planlı bir kentsel dönüşümü destekleyen vatandaş, konuya ilişkin tek bir bilgi ve duyum alamadığı için evine dokunamıyor. Her şeyden önemlisi resmi kayıtlarda ‘heyelan bölgesi’ olarak görülmesine rağmen bölgeye hiçbir müdahalede bulunulmuyor. Geçen senelerde yaşanan toprak kaymasından dolayı birçok ev boşaltıldı ancak, aynı durumun tekrar yaşanması olası iken şu an hiçbir tedbir alınmıyor. Küçükada Mahallesi’nden bir vatandaş, evinin duvarlarında ve yerlerinde bulunan çatlakları göstererek, “İstanbul’da olduğu gibi illa ki bir afetin mi yaşanması lazım, can mı kaybetmek lazım? Öldüğümüz zaman da kimse gelmesin” dedi ve ekledi: “Bir an önce başkanlarımız gelip bizleri burada görsün. Seçim öncesinde kendilerini değil, seçim araçlarını, anonslarını görüyorduk, duyuyorduk. Seçimden sonra araçlarını da görmemeye başladık” ifadelerini kullandı. Mahallelinin tek sorunu ‘uğramayan’ kentsel dönüşüm değil. Dik yokuşlar ve ucu bucağı görünmeyen merdivenler, ulaşım sorunu, çöp sıkıntısı, yıllar önce yapımına başlanmış ancak çeşitli nedenlerden dolayı tamamlanamayan ve bakımsızlıktan dolayı yıkılmaya yüz tutmuş binalar, hepsinden önemlisi ahlaki yapının tamamen bozulmuş olması da büyük sorun teşkil ediyor. “Umudumuz yok, bitti. Çok berbat durumdayız” diyen vatandaş, aile değerleri olan insanların, kapılar ardında hapis hayatı yaşadığını vurguladı.



“UMUDUMUZ YOK, BİTTİ”
85 yaşındaki Melahat Kuşçu, çocukluğundan bu yana Küçükada Mahallesi’nde yaşadığını belirterek şunları söylüyor: “Çanakkale Gelibolu’dan geldik. Buralarda hiçbir şey görmüyoruz. Sokaklarımızda akşam vakti ışıklarımız yanmıyor. Metin Oktay Parkı var, ancak zindana dönmüş durumda. O kadar ki karanlık. Muhtar dahil hiç kimse bakmıyor buralara. ‘Kentsel dönüşüm olacak’ ya da ‘olmayacak’ diyen olmadı, gelip bakan, inceleyen olmadı. Yazık, gençlerimiz hiçbir şey görmüyor. Ulaşımımız tahmin edemeyeceğiniz kadar kötü. Yola çıkıp, otobüse binebilmemiz için yokuş çıkmamız lazım. Her sokakta yokuş var. Yokuş dışında alternatif yok. Genci bile yürüyemezken ben nasıl gideyim. Çocuklarımızın eğitimine dair de hiçbir şey yapılmıyor. Etraf toz, kir içinde. Bir şey almak için Şirinyer’e kadar gidiyoruz. Merkeze yakınız ama vesait yok. Arıyoruz, taksi bile yok. Umudumuz yok, bitti. Çok berbat durumdayız.”



KÜÇÜKADA HEYELAN BÖLGESİ
Evlerinin artık kullanılamayacak bir halde olduğunu belirten bir diğer vatandaş ise, şöyle devam ediyor: “Evlere bakım yapacak iznimiz de zaten yok. Yıkıp, yeni bir ev yapmak gibi durumumuz yok. Her şey durmuş halde. Ne alabiliyoruz, ne satabiliyoruz. Tüm nedeni ise heyelan bölgesi olması. Madem heyelan bölgesi ve bu resmi olarak kayıtlara geçmiş öyleyse bir çözüm bulunsun. İstanbul’da olduğu gibi illa ki bir afetin mi yaşanması lazım, can mı kaybetmek lazım? Öldüğümüz zaman da kimse gelmesin. Neptün Soyer seçim zamanı geldiğinde ona da anlattım. ‘Biz başında değiliz. Gelirsek yapacağız’ dedi. Hani, geldiniz. Ne yaptınız? Kimseyi görmedik. Bir el atın artık. Hemen yakınımızda bir ev kaydı resmen. Vatandaş tahliye edildi. İyi ki bu evler boşaltıldı. Çünkü bu seneki yağmurlardan dolayı o boşaltılan evlerin üzerine dağ indi. Tahliye edilen evler bomboş, harabe halde duruyor.” Sözlerini sürdüren vatandaş, “Gelip desinler ki ‘10 yıl ya da 20 yıl sonra kentsel dönüşüm gelecek’. O zaman planımızı yaparız. Ona göre bekleriz ya da beklemeyiz. Gelip bir şey söylesinler ki bizler de bilelim ne olacağımızı. Belediyeler tarafından semt ile alakalı alınan kararlar nedir bilmiyoruz. İki çocuğum var. Sürekli ‘gidelim’ diyorlar. Yemin olsun ki onları sokağa çıkarmaya korkuyorum. Kapıdan dışarı çıktıkları an her türlü pislikle karşılaşıyorlar. Sağlıklı, doğru planlanmış, projelendirilmiş bir kentsel dönüşümü her zaman destekliyoruz. Doğru, bazı insanlar gerçekten çok cahil, desteklemeyenler, güvenmeyenler var. Kaçak 4 kat yapmış, hepsinin karşılığını istiyor. Önce bir bilinç lazım. Belediyelerin ev ev gezip bilgilendirme yapması gerekiyor” dedi.



KÜÇÜKADA’NIN DUVARLARI ÇATLIYOR 
Aile değerleri olan insanların, kapılar ardında hapis hayatı yaşadığını söyleyen vatandaş, “Hapçısı var, esrarcısı var, fuhuş yapanı var. Aklına gelebilecek her kötü şey var. Ahlak kalmamış burada. Tamamen bozulmuş. İnsanlar çocuklarını sokağa salamıyor. Kütüphane yok, spor yeri yok. Her şeyi geçtim kadınların sokakta yürüyebileceği alanlar yok. Ulaşım için ya Yeşildere’den gideceğiz ya da Kadifekale’den. Genci bile şu merdivenlerden çıkarken tıkanıyor. Üç gündür raporlarım sağlık ocağında bekliyor. O merdivenleri düşünmekten gidip alamıyorum. Bir an önce başkanlarımız gelip bizleri burada görsün. Seçim öncesinde kendilerini değil, seçim araçlarını, anonslarını görüyorduk, duyuyorduk. Seçimden sonra araçlarını da görmemeye başladık. Her bir duvarım çatlamış. Banyomun yeri açılmış” diye konuştu.
“NEFRET EDİYORUM BURADAN” 
2007’den bu yana mahallede yaşayan, fakat evini satışa çıkarıp gelecek sene farklı bir şehre taşınacak olan başka bir vatandaş ise “Nefret ediyorum buradan, sevmiyorum. Küçük bir yer, her taraf çöplük içinde. Böyle evler mi olur? Hepsi harabe. Daha güzel yerlere gitmek istiyorum. 4 çocuğum var, onlara daha iyi bir gelecek sunmak istiyorum. Burada bu gelecek mümkün değil. Her taraf gecekondu. İzmir bir türlü değişmiyor. Yıllardır aynı şeyle mücadele veriyoruz. Gürçeşme’nin tüm mahalleleri kötü. Ancak bu mahalle daha bir kötü. İşini yapan bir belediye yok ortada. Sahil tarafına yapılan yatırım, semtlerine neden yapılmıyor? Mahallede ahlak denen şey kalmadı” yorumunda bulundu.