Düğün meselesi ‘düğüm’ oldu, uzmanlar “anlayış” dedi

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
1 Haziran itibariyle yeni normalleşmeye gidildi; kısıtlamaların birçoğu kaldırıldı. Ancak yeni normal ile birlikte bazı sorunlar içinden çıkılamaz bir noktaya doğru evrilmeye devam ediyor. Örneğin, 1 Temmuz’da düğün salonları açılacak ancak sosyal mesafe söz konusu olduğu için ‘eğlence’ algısı değişecek, durumdan memnun kalmayan çiftler salon açılmasına rağmen belki de düğünü başka bir bahara erteleyecek. Düğününü iptal etmek istemeyip pandemi sürecinde dünya evine girecek olan çiftler ise yıllardır hayalini kurdukları o günü istedikleri gibi yaşayamayacak belki de. Tüm bu olaylar gelin-damat arasında gergin bir sürecin başlamasına neden olabilir ya da çoktan oldu… Normalleşme algısının son iki hafta vaka sayılarında artışa neden olması da durumun ehemmiyetini artırıyor; sokağa çıkma yasağı tekrardan gündeme geldi. Yasakların yeniden gerçekleşmesi örnek verdiğimiz sorunları daha da derinleştirecek gibi.
Bu süreçte pek çok çiftin koronazede olarak stres altında bulunduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog ve Avrupa Birliği Uzmanı Metin Olataş, bu problemli süreçle başa çıkabilmek ve birlikteliği başlamadan bitirmemek için olması gereken temel kavramın ‘anlayış’ olduğunu hatırlattı.



“PEK ÇOK ÇİFT KORONAZEDE”
“Planlanan birçok hazırlığın ardından korona dolayısıyla stresli günler yaşayan çiftlerin, birbirlerine ve çevrelerine karşı nasıl bir yaklaşımda bulunmalarını tavsiye edersiniz?” sorusunu yanıtlayan psikolog Olataş, şunları söyledi: “Bu süreçte pek çok çift koronazede olarak stres altındalar. Benim de arkadaşlarım arasında benzer sıkıntıları yaşayanlar olduğu için sürecin yakın takipçisi olmak durumunda kaldım. Kimisi isteme ve nişan merasimlerini 3-3,5 ay kadar ertelemek durumunda kaldı; kimisi de sadece 4 kişilik bir nikâh yapıp ilkbahar-yaz dönemine planladığı düğününü ya sonbahara ertelemek ya da iptal etmek durumunda kaldı. Hali hazırda zaten stresli ve çok uğraşlı olan bu süreçler pandemi ile birlikte stres ve uğraş konusunda yeni bir seviyeye yükselmiş oldu.”



“HAYATİ ÖNEM TAŞIMAKTADIR”
Bu problemli süreçle başa çıkabilmek ve birlikteliği başlamadan bitirmemek için olması gereken temel kavramın ‘anlayış’ olduğunu vurgulayan Olataş, “Bahsetmek istediğim anlayış sadece çiftler arasında zaten olması gereken anlayışın haricinde çiftlerin ailelerinin hem çocuklarına hem gelin/damatlarına hem de dünürlerine göstermesi gereken anlayış. Çünkü hikayenin birinci karakteri gelin ve damat, ikinci önemli karakterler de çiftin aileleridir. Bu yüzden bu 3 grup arasındaki ilişki, anlayış ve bu gruplar içerisindeki anlayış hayati önem taşımaktadır” dedi. Aslında bütün ilişkilerin temelinin yukarıda bahsini ettiği ilişki sürecine dayalı olduğunu tekrar hatırlatan Olataş, “Taraflar hem kendi aralarında hem diğer taraflarla dengeli bir ilişki kurduktan sonra üstesinden gelinemeyecek bir problem yoktur dersek çok da yanlış olmaz. Çünkü bu sayede hem herkes kendi işine bakabilir hem de diğer tarafa müdahil olabileceği kadar müdahil olabilir” şeklinde konuştu.



SAYGI VE SEVGİ YİTİRİLMEDEN…
Olataş, son olarak, “Konumuza dönecek olursak eğer çiftler kendi aralarında anlayışlı ve sabırlı olmaktan vazgeçmemeliler. Aynı zamanda her iki taraf da kendi ailesi ile dengeli ilişkiyi kurma yoluna girmelidir. Bu sayede ta en başından hem kendilerine hem de köken ailelerine kendilerinin bağımsız bir aile olabileceklerini kanıtlamış olurlar. Özellikle böyle bir zaman diliminde buna benzer bir tavır geliştiren çiftlerin ilişkilerinin daha sağlam temeller üzerine kurulacağına eminim. Son olarak bütün çiftlerin aralarındaki saygı ve sevgi ilişkilerini yitirmeden ilişki süreçlerini tamamına erdirebilmelerini temenni ederim” bilgisini paylaştı.
 

Haber Merkezi