Salgının gözdesi sefer tası, esnafın cebini doldurdu

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Yeni tip koronavirüs, kişilerde ekonomik yaşamların yanı sıra gıda tüketimi ve gıda satın alma tercihlerini de değiştiriyor. Osmanlıda askerlerin sefere çıkarken yiyeceklerini saklamak amacıyla yanlarına aldıkları, geçmişin orta direğinin vazgeçilmezi sefer tasları, nostaljik bir eşya olmaya yüz tutmuşken yaşanılan pandemiyle birlikte yeniden hayatlarımıza girip, kendini hatırlattı…
İLKSES Gazetesi olarak 1 Haziran itibariyle kepenk kaldıran lokantacıların süreç içerisindeki işleyişini gözlemlemiş; 04.06.2020 tarihinde yayımlanan Esnaf bu kez dükkana hapsoldu: “Bize yine yasak!” başlıklı haber ile dükkan sahiplerinin zor günlerini kaleme almıştık. Lokantacıların dile getirdiği en büyük sorun ise ‘vatandaşların, hijyen ve tasarruf dolayısıyla saklama kaplarına, özellikle bir zamanların sefer taslarına yönelmesi’ oldu. Dolayısıyla objektifimizi bu hafta İzmir’in Kemeraltı Çarşısı’nda bulunan züccaciyecilere çevirdik. Tarihi Leblebici Hanı’nda yıllardır ürün satan esnaf, ‘Yarın ne olacak?’ korkusu yaşayan orta gelirli kesimin, tasarrufa yöneldiğini söyledi.



‘YARIN NE OLACAK?’ KORKUSU…
35-50 TL arasında satılan çelik sefer taslarının büyük ilgi gördüğünü belirten bir esnaf, şunları söyledi: “Kovid-19’dan ya da ülke krizinden etkilenen ve ‘yarın ne olacak?’ endişesi taşıyan vatandaşların büyük bölümü dışarıda karnını doyurmak yerine yemeğini evinden getirmeye başladı. Bu da bir zamanların gözdesi olan sefer tasının yeniden ilgi görmesini sağladı.” Krizin tüm sektörler gibi lokanta sektörünü de çok fazla etkilediğini kaydeden züccaciyeci, “Artık insanlar yarın korkusuyla bir liranın hesabını yapar oldu. Bütçeler daraldıkça gıda tüketimi de azalıyor. Bu ekonomik krize bir de salgın ve beraberinde getirdiği hijyen eklenince tasarruf kaçınılmaz oldu. Burada bulunan birçok lokantacı arkadaşımız var. Müşterileri çalışanlar ve bizim gibi esnaftan oluşuyor. Müşterilerin birçoğu ise günde 15-20 TL arasında değişen öğle yemek ücreti vermektense, virüs kapma korkusu yaşayıp mesafeli oturmaktansa, evinden yemek getirmeyi tercih ediyor. Bu da tabii ki her geçen gün giderleri artan lokantacıları olumsuz yönde etkiliyor, biz zücaciyecilerin de işine geliyor” dedi.



FAKİRLEŞMENİN SİMGESİ OLDU
Lokantalardaki müşteri sayısının yarı yarıya azaldığını, sefer tası satışlarındaki artışın önceden fakirleşmenin, şimdilerde ise salgının simgesi olduğunu vurgulayan bir diğer züccaciyeci ise farklı bir yaklaşım da bulunarak, “Çocukluğumdan beri ticaretin içindeyim. Klasik ‘siftah’ sözünden vazgeçtik. Yüksek enflasyon nedeniyle sermayemiz de kalmadı, kişisel varlıklarımızı tüketiyoruz. Gün geçtikçe fakirleşiyoruz. En büyük sıkıntımız bu. Enflasyon muhasebesi istedik. Uygulanmaya konmadı. Şimdi olmayan kazancı vergilendiriyorlar. Hisarönü’ne gidiyorsunuz, eskiden oturacak yer bulunamayan lokantalar, şimdi salgından dolayı boş duruyor. İnsanlar o kadar korkuyor ki, o kadar fakirleşti ki artık dışarıda yemek yiyemiyorlar. Bizim zamanımızda sefer tası vardı. Pandemi ve ekonomik koşullar nedeniyle yeniden gündeme geldi. Sefer taşı fakirleşmenin ve bu sürecin simgesi oldu” bilgisini paylaştı.



ESKİ ALIŞKANLIKLAR GÜNDEMDE
Korona sebebiyle önem kazanan hijyen ve sağlıklı gıda kavramının kişileri artık eski alışkanlıklarına yönelttiğine dikkat çeken bir kadın esnaf da “Pandemi bize sağlıklı ve sağlığa uygun gıda tüketme arzusunu öğretti. Bunlardan en nostaljik olanı ise sefer tası konseptinin geri gelmesi oldu çünkü kişi, evde pişirilen ve hijyen açısından güvendiği yiyecekleri iş yerine götürmek istiyor. Günümüzde yiyecekleri ortalama dört saat sıcak ya da soğuk tutan sefer tasları işleri daha kolaylaştırıyor. Önümüz yaz ve sıcak günler bizleri bekliyor. O nedenle hem içinizi ferahlatacak hem de yapılması pratik tarifleri tercih etmek önemli. Satış fiyatları 35-50 TL arasında değişen sefer taslarının birden fazla bölümünün olması yemek çeşitliliğini de sağlıyor” görüşünü bildirdi.