- Gündem
- 29.09.2025 17:17
TÜİK verilerine göre Türkiye’de yaşlı nüfus oranı ilk kez yüzde 10’u aştı. Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşıyor ancak yaşamlarının büyük kısmını sağlıksız geçiriyor.
Türkiye, demografik bir eşiği aştı: Yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı ilk kez 2023’te yüzde 10'u geçti. TÜİK verilerine göre, 2020'de yüzde 9,5 olan bu oran, 2023’te yüzde 10,2’ye, 2024’te ise yüzde 10,6’ya ulaştı. Küresel yaşlanma eğilimi ile paralel olarak Türkiye’de de yaşlı nüfustaki artışın devam edeceği uzmanlarca öngörülüyor.
Bir süredir 1 Ekim, Dünya Yaşlılar Günü olarak kutlanıyor. Bu günde sormamız gereken birçok soru var.
- Ülkeler nüfusun yaşlanmasına hazır mı?
- Yaşlı nüfus farklı beklentilerini, ihtiyaçlarını yetkili makamlara ulaştırabiliyor mu?
- Bu nüfus grubuna yönelik politikalar yeterli mi? Değişen ihtiyaçlara göre revize ediliyor mu?
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen CEİDizler Projesi kapsamında Dr. Gülçin Con Wright tarafından hazırlanan Yaşlılık ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması 2021-2024 Güncellemesi ve TÜİK verileri ışığında, Türkiye’de yaşlı nüfusun mevcut durumuna bakıyoruz.
TÜİK'in 2021-2023 verilerine göre, Türkiye'de kadınların doğumda beklenen yaşam süresi 80 yıl iken, erkeklerinki 74,7 yıl. Kadınlar erkeklerden ortalama 5 yıl daha uzun yaşıyor. Fakat dikkat etmemiz gereken farklı bir kriter daha var: Sağlıklı yaşam süresi. Doğumda beklenen sağlıklı yaşam süresi erkekler için 59 yıl iken, kadınlar için bu süre 56,3 yıla düşüyor. Ayrıca, 65 yaşındaki bir bireyin geriye kalan sağlıklı yaşam süresi, kadınlar için 5,6 yıl; erkekler için ise 6,9 yıl olarak öngörülüyor.
Sağlık ile ilgili bu paradoksu başka verilerde de görmek mümkün. Yaşlı kadınların sadece yüzde 16,5'i kendi sağlık durumunu "iyi" olarak tanımlarken, erkeklerde bu oran yüzde 27,5'e çıkıyor. Benzer şekilde, 2022 verilerine göre yaşlı kadınlardaki obezite oranı (yüzde 36,4), erkeklerdeki oranın (yüzde 18,3) neredeyse iki katı. Yani kadınlar erkeklere göre daha uzun yaşıyorlar ama yaşamlarının ciddi bir kısmını sağlıksız geçiriyorlar.
Ekonomik tablo yaşlılar için endişe verici: Türkiye'de yaşlı yoksulluğu artıyor. Yaşlı kadınlar arasındaki yoksulluk oranı 2022 yılında yüzde 15,4 iken 2023 yılında yüzde 22,4’e yükseldi. Yaşlı erkeklerde de durum aynı: Yoksulluk oranı 2022 yılında 12,8 iken 2023 yılında yüzde 20,7 oldu. Yoksulluk ve yaşam koşulları istatistiklerine göre 2024 yılında yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındaki yaşlı kadınların oranı yüzde 24,2, yaşlı erkeklerin oranı ise yüzde 22,3.
Yaşlı kadınlarda yoksulluğun daha çok olması, hayat boyu biriken dezavantajların yaşlılık dönemindeki somut bir yansıması. Yaşlı kadınların yüzde 19,9'u okuma yazma bilmezken, bu oran erkeklerde sadece yüzde 3,3. Eğitim hakkına erişememe, yaşamları boyunca üstlendikleri karşılıksız bakım sorumlulukları, çalışma hayatına ve sosyal hayata daha az katılma, kayıt dışı çalıştırılma ve emeklilik sistemine yeterince dahil olamama gibi nedenler kadınları yaşlılıkta yoksulluğa itiyor.
2024 verilerine göre, yaşlı kadınların neredeyse yarısının (yüzde 45,7) eşi vefat etmiş iken, bu oran yaşlı erkeklerde sadece yüzde 10,8. Oranlar arasındaki fark, kadınların erkeklere göre daha uzun yaşaması ve toplumsal normlar nedeniyle erkeklerin eş kaybından sonra yeniden evlenme olasılığının daha yüksek olmasıyla açıklanabilir.
Tek başına yaşayan yaşlı fertlerin yüzde 74’ünü yaşlı kadınlar, yüzde 26'sını yaşlı erkekler oluşturuyor. "Günlük Yaşam Aktiviteleri" verileri, yaşlı kadınların temel öz bakım ihtiyaçlarını karşılamada erkeklere göre daha fazla zorlandığını gösteriyor. Örneğin, kendi başına banyo yapabilen yaşlı erkeklerin oranı yüzde 90,9 iken, bu oran kadınlarda yüzde 82,9'a düşüyor. Alışverişini kendi yapabilen erkeklerin oranı yüzde 71,7 iken kadınlarda bu oran yüzde 41,7; parasal işlerini yapabilen erkek oranı yüzde 87,5 iken kadınlarda yüzde 63,2. Bu veriler, tek başına yaşayan yaşlı kadınlara yönelik evde bakım ve sosyal destek hizmetlerinin ne kadar hayati olduğunu kanıtlıyor. Nitekim evde bakım desteğine ihtiyacı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı 2023 yılında yüzde 16,4 iken; bu oran yaşlı erkeklerde yüzde 12,3, yaşlı kadınlarda yüzde 19,6.
Hem büyükanneler (yüzde 10,3) hem de büyükbabalar (yüzde 8,3) torun bakımına “yardım” ediyor. 2023 verilerine göre, torunlarına bakan büyükannelerin yüzde 68'i, büyükbabaların yüzde 59,1'i bu işi "her gün" yapıyor. Kadınlar için daha fazla olmakla birlikte yaşlılar için torun bakımı bir "yardım" olmaktan çıkıp, tam zamanlı ve karşılıksız bir bakım emeğine dönüşüyor.
Daha uzun ama daha sağlıksız bir yaşam, derin bir yoksulluk riski, yalnızlık ve hiç bitmeyen bakım sorumlulukları... Tüm bunlar, Türkiye'de "yaşlanma"nın tek tip bir deneyim olmadığının altını çiziyor. Her yaş döneminde farklı nüfus gruplarının, farklı cinsiyetten bireylerin farklı beklentileri olduğunu hatırda tutarak, ihtiyaç ve beklentilerin ilk ağızdan saptanması önem taşıyor. Dünya ve Türkiye nüfusu hızla yaşlanırken, insana yaraşır bir yaşlılık için yaşlıları kendi yaşamlarının öznesi olarak gören ve bağımsız yaşamı destekleyen politikaların geliştirilmesi ve uygulanması önemlidir. Bu politikaların, savunuculuk yapan sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla, yerel yönetimlerden başlayarak hükümet düzeyinde hayata geçirilmesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kaynak : BÜLTEN