Türkiye’nin geleceği madenlerde & Dinçer: “Madene sahip çıkmalıyız”

Türkiye’nin geleceğinin ve ekonomisinin madenlerde olduğuna dikkat çeken İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMMİB) Başkanı Aydın Dinçer, “Biz teknolojik ürünler üretip, dünyaya satan bir ülke değiliz. Türkiye’nin geleceği madenlerde” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 28.01.2018 07:44
  • Güncelleme Tarihi : 28.01.2018 07:44
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Türkiye’nin geleceği madenlerde & Dinçer: “Madene sahip çıkmalıyız”

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN

Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı (MARBLE) 28-31 Mart 2018 tarihlerinde Fuar İzmir’de kapılarını 24. kez ziyaretçilerine açacak. Geçtiğimiz aylarda 4 yıl gibi uzun bir süreden sonra İzmir’deki basın toplantısında bir araya gelen iki önemli kurum olan Ege Maden İhracatçıları Birliği ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, ‘4 yıl aradan sonra bir araya geldiklerini ancak bundan sonra kurum olarak birlikte hareket edeceklerini’ belirtmişti.

İzmir’de yapılacak olan mermer fuarına az bir zaman kala İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMMİB) Başkanı Aydın Dinçer; İzmir Maden İhracatçıları Birliği’nin kapatılmasıyla ilgili çalışmalar, İzmir mermer fuarının İstanbul ya da Antalya’ya taşınmak istenmesi, mermer ve doğal taş ihracatının ülke ekonomisine sağladığı katma değer ve Türkiye’de özellikle sektörde yaşanan iş kazaları için yapılanlar ve sektörün geleceğe yönelik plan ve çalışmalarına açıklık getirdi.

KAPATMA SÜRECİ KALDIRILDI

Bakanlığın Ege Maden İhracatçıları Birliği’ni kapatacağı yönünde bir çalışma içine girdiğini ancak bu çalışmanın kalktığını belirten İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Aydın Dinçer, “Türkiye çapındaki ihracatçı birliklerinde yapılması planlanan bir durumdu. Yani sadece madencileri etkilemeyecekti. Ancak sonraki süreçte kaldırıldı. Şu anda olumsuz bir gelişme yok. Ülke ekonomimiz için her birliğin ülke ekonomisine kazandıracağı katma değer önem taşıyor” dedi.

İZMİR TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜĞÜ

İstanbul Maden İhracatçı Birliği olarak fuar ve organizasyon şirketi olmadıklarını dile getiren Dinçer, “Sadece ihracatı arttırmaya ve ülke ekonomisinde katma değer yaratmaya çalışıyoruz. Bu nedenle de her platformda bulunmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla İstanbul ya da Antalya’da fuar yapacak kişi ya da firmalar bu işten para kazanmayı amaçlar. Bir fuar düzenlenir ve bu fuara katılım ne kadar çok olursa o kadar çok para kazanırlar. Her yıl katılım arttıkça kazandıkları para da artar. Ancak birlik olarak hiçbir fuarın organizasyonu ve satışı içerisinde olmayı düşünmüyoruz. Böyle bir şey yapmayı da düşünmedik. Ancak İzmir Fuarı Türkiye’nin en büyük doğal taş fuarıdır. Bu artık yadsınamaz bir gerçektir. Böyle bir gerçeklik ortadayken İzmir fuarına bütün üyelerimiz katılırken kurum olarak biz de bulunmak zorundayız. Biz de bunu yapacağız. Yoksa İzmir’e alternatif olması için Antalya’ya ya da İstanbul’a destek verme gibi bir durum içerisinde olmadık ve olmayacağız. Böyle bir şey yok. Bu konuda yazılanlar gerçeği yansıtmıyor” diye konuştu.

ÇALIŞACAK İNSAN BULAMIYORUZ

Sektördeocaklarda çalışacak yani işçilik yapacak eleman sorunu yaşandığına vurgu yapan Dinçer, “Bu aslında tam olarak nitelikli işgücü ihtiyacı değil. Eskiden Kastamonu ve Sinop Ayancık ilçelerinden ocaklara çalışmak üzere ciddi bir işgücü gelirdi. Ancak son yıllarda bu çok azaldı. Şu anda çalışacak insan bulamıyoruz. Özellikle Pakistan ve Hindistan’dan gelecek ve sektörde çalışacaklara nerdeyse muhtaç durumda kaldığımız gibi bir durum söz konusu oluyor.  Gerçekten de ocakta çalışacak ekip bulmak çok zorlaştı. Aslında fabrika da çalışacak eleman sorunu da yaşıyoruz. Ama ülkede de işsizlik sorunu çok yüksek. Bunu da anlamak çok zordur. Kimse, ocakta çalışmayı ya da doğal taş sektöründe çalışmayı beğenmiyor ve istemiyor. Yoksa sektörde çalışacak nitelikli iş gücüne (mühendis vb.) ihtiyaç duymuyoruz” şeklinde konuştu.

İŞÇİNİN HAYATI MADDİYATLA ÖLÇÜLMEZ

Dinçer, maden sektöründe iş kazalarını önleyebilmek için her türlü tedbiri almaya çalıştıklarını belirterek şöyle devam etti: “Bir işçinin hayatı hiçbir maddi değerle ölçülemez. Bizler işçilerimizle aynı masada yemek yiyoruz ve onlar bizim kardeşlerimiz. Onlardan birinin hayatını kaybetmesi üzerimize çok ağır bir manevi yük bindiriyor. Bu nedenle devlet yöneticileri ve tüm paydaşlarımızla bir araya gelerek sorunlarımızı belirleyecek ve tek ses olarak hareket edeceğiz. 6 ay kısa bir süre bu nedenle bu süreçte çok fazla çalışmamız gerekecek. Bunu dışında özellikle iş kazalarına karşı dikkatli olmaları adına işçiler için yeni çalışmalar da yapılacak. Bunlar içinde gerekli çalışmaları tamamlamak üzereyiz. Özellikle madenlerde ve ocaklarda her yere yerleştirdiğimiz uyarı levhalarının yanında yemeklerde de iş kazalarına karşı tedbir yayınları yayınlamayı düşünüyoruz. Bu konuda her gün 1 saatlik bir yayın yapmayı düşünüyoruz. Gerekli çalışmaları tamamladıktan sonra süreci başlatacağız.”

15 MİLYAR DOLARA ULAŞILABİLİR

2023 yılında yapılması hedeflenen ihracat rakamını 15 milyar dolar olarak güncellediklerine dikkat çeken Dinçer, “2017 yılının ilk on ayında doğal taşta 1 milyar 700 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmiştik. Bu rakama göre değerde yüzde 13,15 bir artış yakaladık. Maden ihracatında ise 4 milyar dolara ulaşarak hatta üzerine çıkarak değer bazında yüzde 27 bir artışa imza attık. Bizler sektör olarak ortak hareket ederek, 2023 hedefimiz olan 15 milyar dolara ulaşabiliriz. Ancak bu süreçte sektör olarak devletin proaktif rol alması ve maden izinlerinin hızlı çıkarılması gerekir. Yani bu süreçte de kamunun desteği gerekiyor. Zaten Türkiye’nin genel ihracatının artması için de bu destek şart. Zaten doğal taş sektörü sadece 4 milyar dolar ihracatla kalmıyor. Seramik sektörünün kullandığı da madendir. Hatta maden sektörü ama seramik ihracatına yazılıyor. Aslında maden sektörünün etkilediği çok sayıda sektör var ve bu nedenle de katma değeri çok yüksek. İşte bunu iyi anlatmamız gerekiyor. Sadece 4 milyar dolarlık maden ihracatı yapılıyor diye bakılmamalı. Aslında ortada 20-25 milyar dolarlara kadar çıkabilecek bir durum var. Bunların hepsini raporlayacağız ve madenin ne kadar önem taşıdığını yetkililere göstereceğiz. Önemli olan maden sektörünün çok iyi kendini tanıtabilmesidir. O zaman ülke ekonomisi için ne kadar önemli bir sektör olduğu da ortaya çıkacak” ifadelerini kullandı.

NE ÇIKACAĞI BİLİNMİYOR

Madeni blok satmak yerine işlenip satılması yönünde yapılan eleştirilerin yıllardır var olduğunu belirten Dinçer, “Maalesef bu söylem yıllardır yapılıyor. Sürekli tekrarlanıyor. Ancak ülkemizde blok satışı yapmamız da gerekiyor. Çünkü satılan blokların bir kısmını kendi fabrikamızda işleyemeyebilirsiniz. Çünkü taşın içinde çatlağı çok olabiliyor. Bu da işçiliği ve maliyeti arttırıyor. Ancak o bloğu işlemeden Çin’e ya da Hindistan’a sattığımızda daha çok kazanabiliyoruz. Çünkü bloğun içinden ne çıkacağı bilinmiyor. Onlar tamamen bu işin üzerine çalışıyor ve işçiliği ve maliyeti de kabul ediyor. Hatta mermere daha çok maliyet yaptıkları oluyor ve onu satışa sunuyorlar. Aslında o maliyeti hesapladığınızda blok satışı yapmak daha kazançlı bile olabiliyor. O nedenle sektörde blok satışı da ciddi önem taşıyor. Tabi bu süreci de sadece blok satışı yapılıyor diye de yorumlamamak gerekiyor. Çünkü Çin’e sattığımız blok, Çinli müteahhitler tarafından Çin’den alınıyor. Yani kendi ülkelerinden alıyorlar. Eğer o bloğu biz satmazsak da o bloğu İran, İspanya ya da Pakistan gibi başka ülkelerden alacak. Bu da ülkemizin ekonomisine zarar verecek. Aslında bu bir zincirdir. Biz blok satarız, Çin işler ve ülkesindeki firmalar ondan alır. En büyük alıcılardan olduğu için de süreç böyle ilerliyor. Nasıl Türk firması yurtdışında iş yaptığında her şeyi ülkesinden alıyorsa Çinli firma da aynı şeyi yapıyor. Bu sürecin içerisinde de böyle yer alıyoruz. Yoksa hiç giremeye de biliriz” dedi.

AÇIK GEMİ ÇÖZÜM OLUR

Sektörde yaşanan konteyner krizine de açıklık getiren Dinçer konuyla ilgili şunları söyledi: “Sektör dışında ülke ekonomimiz için ciddi bir sorun. Biz sektör olarak gemilerle açık yük olarak göndermeyi öngördük. Çünkü ürünümüzün açıkta gitmesi ürünümüze zarar vermeyecekti. O nedenle konteyner krizi direk sektörümüzü vurmadı. Marmara Adası’ndan hala yaptığımız İran, Irak, Fas, Tunus ve Cezayir gibi ülkelere hala açık yük gemiyle ihracat yapıyoruz. Bu açık yük gemi konteyner taşımacılığına göre de daha uygun maliyetli oluyor. Çin’e ve Hindistan’a da ulaşmayı düşündük ve denemelerini de yaptık. Denemeleri oldukça başarılı da oldu. Süreçte konteyner fiyatları düşünce yani kriz bitince de yeniden dönüş yapıldı. Sektörümüzde konteyner bulunamamasının ciddi bir sorun oluşturmayacağını test etmiş olduk. Yeni alternatiflerimizi de oluşturduk. Konteyner firmaları, yaşanan krizin nedenini Ortadoğu’daki savaş olarak gösteriyordu. Yani o sorun da sadece onlardan kaynaklanmıyor olabilir. Şu anda da bu sorun çözüldü. Umarım böyle de devam eder.  Ancak olası bir kriz döneminde açık gemi taşıyıcılığı sektörümüzün çözümü olacak.”

EKONOMİYE KAZANDIRILMALIYIZ

‘Teknoloji üretemediğimize göre madene sahip çıkmalıyız’ diyen Dinçer, “Ülkemizde televizyonumuzda da telefonumuzda da maden ürünü var. Diş macununda hatta yediğimiz ekmekte bile maden var. Yani kısacası hayatımız maden. Bu kadar etkin kullanılan madeni de özellikle madene olumsuz bakan kesime anlatabilmeliyiz. Biz diyebilmeliyiz ki teknolojinin sürekli değiştiği ve geliştiği bu çağda madene karşı çıkmak yerine madeni çıkarırken çevreye zarar vermeyen bir teknolojiyi kullandığımızı göstermeliyiz. Doğaya ve canlıya zararı olmayan ya da en az zarar verir şekilde madenleri çıkarmak zorundayız. Çıkaracağız da. Bu noktada özellikle milli maden politikası da çok doğru bir yaklaşım. Zaten Türkiye’nin geleceği madenlerde. Biz teknolojik ürünler üretip, dünyaya satan bir ülke değiliz. Ancak 30 sene daha diğer ülkeleri yakalamamız kolay olmayacak. Ülkemizde ise çok çeşitli madenlerimiz var ve bunları çıkarıp, ülke ekonomisine kazandırmalıyız. Hayatımız maden dediğimizde bizler çevre hassasiyeti olanlara da sektör paydaşlarımıza da kısacası herkesle birlikte hayatımız madeni içselleştireceğiz” dedi.

ÇEVRE HEP GÜNDEMİMİZDE

Son olarak madencilik sektöründe çevre konusunu sürekli gündemlerinde tuttuklarını belirten Dinçer, “Yaşadığımız çevreye zararımızı en aza nasıl indirgeyebileceğimiz konusunda gerekli çalışmalarımızı da sürekli güncelliyoruz” diye konuştu.

 

 

 

Haber Merkezi