- İzmir
- 20.05.2025 18:15
Alsancak’ta yaşanan ve iki üniversite öğrencisinin hayatını kaybettiği elektrik akımı faciasına ilişkin davanın beşinci duruşmasında da karar çıkmadı. Mahkeme, duruşmayı 17 Temmuz 2025’e erteledi
12 Temmuz 2024’te etkili olan sağanak yağış sırasında elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren İzmir Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay’ın ölümüne ilişkin görülen davada, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde beşinci duruşma gerçekleştirildi.
Bir önceki duruşmada, sanıklardan Yavuz Üner sağlık sorunları gerekçesiyle, Barış Sevgili ise herhangi bir gerekçe belirtilmeden tahliye edilmişti. Böylece tutuklu sanık sayısı 9’a düşmüştü. Duruşmayı takip edenler arasında KKTC Lefkoşa Milletvekili Prof. Dr. Talip Atalay da yer aldı.
Hayatını kaybeden Özge Ceren Deniz’in babası Ahmet Abi, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada kamu kurumlarını sert sözlerle eleştirdi. Abi, “Büyükşehir Belediyesi ve İZSU, elektrik kaçağı bulunan noktaya üç mazgal yerleştirdi. Bunlar adeta üç mayın gibiydi. Bu ihmalkârlık yapılmasaydı çocuklarımız ölmezdi. Bir de masumuz diyorlar. Vicdanınız rahat mı? Ölen benim çocuğumdu ama herkesin çocuğu olabilirdi. Kâr amacı güden kurumlar daha kaç can alacak? Türk adaletine güveniyorum” ifadelerini kullandı.
Duruşmada, sanıkların tamamı dinlenirken, savcı tutukluluk hâlinin devamı yönünde mütalaa verdi. Sanık avukatları ise mevcut bilirkişi raporuna itiraz etti. Bilirkişi heyeti ek rapor hazırlamak için mahkemeden iki aylık ek süre talep etti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hâlinin devamına karar verdi. Yeni bilirkişi atanması talebi reddedildi. Özge Ceren Deniz’in kardeşlerinin davaya katılmasına onay verilirken, adli kontrol şartıyla serbest bırakılan bazı sanıklar için bu tedbir kaldırıldı. Bir sonraki duruşma 17 Temmuz 2025 tarihinde görülecek.
Hayatını kaybeden Özge Ceren Deniz’in ailesi ve avukatı Ayşe Sarıçiçek ile birlikte KKTC’den Lefkoşa Milletvekili Prof. Dr. Talip Atalay ve Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay İzmir Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Av. Sarıçiçek, “Özge Ceren Deniz’in ölümüyle ilgili bugün görülen davada bilirkişi raporuna itiraz ettiğimiz için dosya ek rapor için bilirkişiye gitmişti. Bilirkişi raporundaki eksikliklere dikkat çektik ve bu eksiklikler için duruşma ertelendi. Özge Ceren Deniz’in tıp öğrencisi iki kardeşi de davaya katılma talebi onaylandı. Yargılama heyetine, mahkemeye güveniyoruz. Başka Özgeler ölmesin, kimsenin evladının başına böyle bir şey gelmesin” dedi.
KKTC’den Lefkoşa Milletvekili Prof. Dr. Talip Atalay, “Ailesinin bir nebze olsun gönlünün rahatlayabilmesi için gereken ceza verilmeli. Davayı yakından ve hassasiyetle takip ediyoruz. Gelecek davalarda daha fazla arkadaşımızla davayı takip edeceğiz. Denetimler ve yasal eksikliklerle ilgili durumları iyileştirmemiz gerekiyor. Bu bir canın yitirildiği ve unutulduğu bir vaka olmamalı. Milletimiz daha fazla duyarlı olmalı. Yasal eksiklikler giderilmeli. Geri alamayacağımız şey yaşam hakkıdır. Yaşam hakkı elinden alınan bir insanın hakkını geri veremeyiz. Linç kültürü zemininde konuşmak istemiyorum ama mutlaka duyarlı olmalıyız. Yetkililer, halk hangi ülkede olursa olsun sorumlu olmalı. Yeni Özgeler vefat etmesin, başka canlar kaybedilmesin” diye konuştu.
Türkiye’de göz göre göre bir facia yaşandığını söyleyen Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Bu facianın asıl sebebi vergi vererek almamız gereken kamu hizmetinin, kamu tarafından denetim ve sorumluluğunun yerine getirilmemesiyle alakalı. Mahkeme salonunda gördüğümüz kadarıyla herkes sorumluluğu birbirine atıyor. Ama gerçek sorumlu ülkedeki en temel insanı ihtiyaçlardaki hizmetleri bile sürekli özelleştiren, emek sömürüsünü gözeten, taşeronlaştıran sistemdir. Bu gencimizin yaşamına mal olmuştur. Bu tarz acıların yaşanmaması için devletin kamusal sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor. Burada sürekli birbirinin üstüne atılan sorumluluklar var ama asıl sorumluluk bu düzeni kuranlardır. Bana göre gerçek sorumluların o mahkeme salonunda olmadığını düşünüyorum. Bunun sorumlusu sorumluluklarını yerine getirmeyen siyasi anlayıştır. Haberleşme ağlarını anlatıyorlar, ‘Whatsapp’tan yazdın mı?’ Yıl 2025 ne bir sensör ne bir uyarı sistemi var… Ama saraylarıyla övünüyor” ifadelerini kullandı.