- İzmir
- 29.05.2025 17:13
İzmir’de iki yıl önce şüpheli şekilde hayatını kaybeden Duygu Bölükbaşı’nın davasında yeni gelişme: Mahkemeye sunulan deliller arasında intiharın mümkün olmadığına dair keşif raporu ve sanık Emre Turan’a ait DNA bulguları yer aldı
AYSELİN UZUN - İzmir Bornova’da 2 yıl önce havlupana asılı halde cansız bedeni bulunan 33 yaşındaki Duygu Bölükbaşı'nın ölümüne ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında, genç kadının ölümünün intihar değil cinayet olduğu yönünde iddianamenin hazırlanmasıyla birlikte Bölükbaşı’nın beraber yaşadığı erkek arkadaşı Emre Turan tutuklanmıştı. Bugün gerçekleştirilen 5. duruşmada; intiharın mümkün olmadığına dair keşif raporu ve maktulenin üzerinde sanık Turan’a ait DNA bulgularının tespit edilmesi sebebiyle savcı tarafından, sanığın kasten öldürmeden cezalandırılmasını talep edildi.
Savcı, duruşmada mütalaasını açıkladı. Maktulün olay anında yüksek sesle, “Kurtarın beni, öldürüyor! Beni duyan yok mu?” şeklinde feryat ettiğini belirtti. Bu ifadelerin, olaydan sonra tanıklar tarafından aktarıldığı ifade edildi. Öte yandan mahkemeye sunulan otopsi raporuna göre; maktulenin başındaki travmanın banyoda bulunan deterjan kutusu, şampuan gibi eşyaların bulunduğu alana çarpma sonucu oluştuğu yönünde beyan verildi. Ancak maktulün tırnaklarında ve olay yerindeki çarşafta sanık Emre’ye ait DNA örneklerinin tespit edildiği bildirildi.
Olay yerinde yapılan keşif sonucu, maktulün söz konusu çarşaf ile kendisini asmasının mümkün olmadığı, keşif tutanağında da açıkça belirtildi. Asıldığı belirtilen havlupanın bulunduğu duvarın hemen altındaki tezgah nedeniyle, maktulün kendi kendine bu eylemi gerçekleştirmesi için yeterli yüksekliğin bulunmadığı dile getirildi. Ayrıca maktulenin kendini bıraktığı varsayıldığında bile ayak uçlarının yere değeceği, kalça kısmının tezgaha temas edeceği saptandı. Ayrıca otopsi raporunda, cilt altı kanamaya rastlanmadığı da belirtildi.
Maktule ile sanık Turan arasında yapılan yazışmalar incelendiğinde ise maktulenin sanığı uyuşturucu madde kullanımından vazgeçirmeye çalıştığı da tespit edildi. Savcı, tüm bu deliller ışığında sanığın Türk Ceza Kanunu maddeleri uyarınca cezalandırılmasını talep etti.
Buna karşılık, Sanık Emre Turan: “Böyle bir şey yapmadım, her şey kurgu” diyerek ve suçlamaları reddederek şunları söyledi:
“Ben böyle bir şey yapmadım. Savcının mütalaasında yer alan ifadeler tamamen yalan ve algı oluşturma çabası. Yaşanmamış olayları yaşanmış gibi anlatıyorlar. Belli ki bir günah keçisi aranıyor, onu da benmişim gibi göstermeye çalışıyorlar. 2,5 yıl boyunca yaşananları çarpıtıyorlar. Ben vicdan sahibi bir insanım ve dimdik ayaktayım. Türkiye Cumhuriyeti’nin evladıyım.”
“Bugün kazansalar bile yarın kaybedecekler. Savcımın söylediği her şey yalan, gerçekle hiçbir ilgisi yok. Ortada acayip şeyler dönüyor. Ben 16 yaşında uyuşturucudan yakalanmış biriyim, geçmişimde ne varsa Allah’a gizlemem, kuldan da saklamam. Bu dava bir film gibi kurgulanmış. Mahkemeye sunduğum 10 sayfalık yazıda her şey açıkça anlatılıyor. Gerçeklerin üstü örtülemez. Medya ya da başkaları ne yaparsa yapsın, bu yaşananları kimse değiştiremez” savunmasında bulunarak davadan beraatini talep etti.
Halaya yalancı tanıklıktan ceza
Öte yandan, sanık Turan’ın halası da davada verdiği yalan ifadeler nedeniyle “yalancı şahitlik” suçundan cezalandırıldı. Mahkeme, halanın beyanlarının gerçeği yansıtmadığını değerlendirerek hüküm verdi.
Duruşma ertelendi
Mahkeme, sanığın Türk Ceza Kanunu uyarınca cezalandırılmasına yer olduğu kanaatine vardığını belirtti. Duruşma, karar duruşması yapılmak üzere 30 Mayıs 2025 saat 09.30’a ertelendi.
İzmir Doğal Yaşam Parkı'ndan renkli manzaralar
Anaokulu etkinliğinde acı son