Eski Başkan Soyer’den cezaevi günlüğü: Dışarıya çıkınca…

Yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Soyer, cezaevi günlüğüne devam ediyor. Soyer, yayınladığı açıklamasında “Dışarıya çıkınca hayatın bir anını bile ıskalamayacağıma söz veriyorum kendi kendime” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 14.07.2025 10:47
  • Güncelleme Tarihi : 14.07.2025 10:47
  • Kaynak : BERKAY ERDEN
Eski Başkan Soyer’den cezaevi günlüğü: Dışarıya çıkınca… haberinin görseli

1 Temmuz’da İzmir’de başlatılan yolsuzluk soruşturmasında gözaltına alınarak tutuklanan İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer tutukluluğunun 14’üncü gününde cezaevi günlüklerine devam etti. Soyer yaptığı paylaşımda moralinin iyi olduğunu ifade ederken, “Aklımız ve vicdanımız bazen hayatı algılamamızda yetersiz kalabiliyor. Acılar ve sıkıntılar ise adeta eksikleri tamamlayıp olgunlaşmamızı sağlıyor” diye konuştu.

Soyer’in açıklaması şu şekilde;

“Sabah gözlerimi açtım. Hücremin penceresinden yukarıya baktım. Avlunun üstünden gökyüzüne açılan boşluğu kapatmaya çalışan demirleri, tel örgüleri gördüm. O an açık pencereden öyle tatlı bir serinlik girdi ki içeriye, keyifle gözlerimi kapattım. Bir zeytin bahçesi geldi gözlerimin önüne. Dallarının, yapraklarının kıpırdanışını, her harekette yeşilin farklı tonlarının ortaya çıkışını ve adeta çiğ düşmüş o eşsiz, puslu güzelliği hayal ettim bir süre...!

Avlunun üstünü örten dikenli teller ne gökyüzünün süzülüp hücreme sızmasını ne de hayalimdeki zeytin ağaçlarını engelleyememişti...!

Sevindim…

Evet şu an kapıyı açıp istediğim yere gitmek, Ege’nin kadife sularına dalmak falan mümkün değil ama bunların ne kadar güzel ve kıymetli olduğunu, güzel bir manzarayı 5 saniye bile seyredebiliyor olmanın ne muazzam bir zenginlik olduğunu burada idrak ediyor insan. Sıcak bir “merhaba”nın neden esirgenmemesi gerektiğini daha iyi kavrıyor… Yaşadığımız onca güzelliği nasıl sıradanlaştırıp, mucizeviliğini görmediğimize şaşırıyor…

Dışarıya çıkınca hayatın bir anını bile ıskalamayacağıma söz veriyorum kendi kendime.

Aklımız ve vicdanımız bazen hayatı algılamamızda yetersiz kalabiliyor. Acılar ve sıkıntılar ise adeta eksikleri tamamlayıp olgunlaşmamızı sağlıyor.

Ama en kötüsü; “Ormanda geyik olmak” ...!

Fidel Castro, nereye gideceğini bilmeyen, rotası pusulası belli olmayan insanlar için bu tanımı kullanıyor. “Sınıf mücadelesini, toplumun zenginler ve yoksullar olarak ayrıldığını, zenginlerin zenginliğini, yoksulların emeğinin yarattığını, bu haksızlık ve adaletsizliği gidermek için mücadele etmek gerektiğini bilmiyorsan”, ormanda bir geyiksin, ormanda kaybolmuşsun demektir diyor.

Çok şükür, ormanda kaybolmadım, ormanda geyik değilim.

Hayatımı anlamlandıran değer ve erdemlere sımsıkı bağlıyım. Emekleriyle geçinen tüm insanların onurlu, aydınlık bir dünyada yaşaması için öğrenmeye, kafa yormaya devam ediyor, mücadele azmimi diri tutuyorum.

İnsanları, doğayı, memleketimi, İzmir’i aşkla seviyor, hayatı tutkuyla yaşıyorum. Ve biliyorum ki bütün bunları sürdürebilmenin sırrı ise akıl ve vicdanı korumaktan geçiyor.

Nazım’ın beynimizle ilgili nefis bir şiiriyle bitireyim.

Beynimiz bal yoğuran bir kovan

 Ona balı dolduran arıdır hayat

Aldığımız hislerin sonsuz derin pınarıdır kâinat

Kâinat geniş kâinat derin kâinat uçsuz bucaksız

Biz onun parçaları biz ondan doğan bir sürü bacaksız...!”