- İzmir
- 15.05.2025 13:30
Türkiye’de bal sektörünün iklim krizi ve artan girdi maliyetleri sebebiyle ciddi bir tehdit altında olduğunu belirten Şengül, sektörün yaşayabilmesi için desteklerin arttırılması gerektiğini söyledi
Türkiye genelinde bal sağım sezonu devam ederken arıcıların sorunları da her geçen gün artıyor. Arıcılar, yıl boyunca bin bir emekle ürettikleri balın sağım işlemlerine ağustos ayında başlayıp eylülde sonlandırıyor. Bu yıl iklim değişikliği sebebiyle mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları tarlalara olduğu gibi arıcılık sektörüne de ciddi darbe vurdu. Polen bulamayan arılar yeterince beslenemedi ve ürettikleri bal miktarı geçtiğimiz senelerin altında kaldı. Düşük rekolte ve artan maliyetlerle bal üreticisini çok zorlandığını ve ülke ekonomisine ciddi katkıları olan bal sektörünün daralmaya gittiğini belirten İzmir Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hüseyin Şengül, “İzmir’de 4 bin arıcım vardı. Son 4 yılda destek alamayıp zarar ettiği için arıcılık yapmayı bırakanların sayısı bin 800 kişi. Bal sektörünün iklim değişiklikleri ve artan maliyetler sebebiyle daha fazla daralmaması için yetkililerin acil önlemler almaları gerekiyor” dedi.
ÇAM BALININ SONU GELİYOR
İklim krizinin tarım sektörlerini vurmasıyla birlikte arıcılık sektörünün de bu durumdan ciddi derecede etkilendiğini ve özellikle çam balında rekolte kaybının yaşandığını dile getiren Başkan Şengül, “Türkiye, dünya çam balı üretiminin yaklaşık yüzde 92’sini karşılıyor. Bu üretim ülkemizin ihracatına ciddi katkılarda bulunuyordu fakat, aşırı sıcaklıklar çam balı için faydalı olan böceklerin ölümüne neden oldu. Çam balının üretimine yardımcı olan böceklerin ölmesi de haliyle rekolte kaybı yaşamamıza sebep oldu. Geçen yıllarda çam balında yüzde 75 gibi ciddi bir kaybımız vardı. İlkbahar yağmurlarıyla birlikte biraz olsun arılar toparlandı, böcek popülasyonu arttı. Şu an itibariyle konuşmak için erken fakat öngörümüz geçen 3 yıla oranla çam balında yüzde 25’lik bir artış olacağı yönünde. Bu da rekolte kaybının yüzde 50 civarında olacağı anlamına geliyor. Sonuç olarak iklim değişiklikleri çam balının sonunu hazırlıyor” diye konuştu.
BAL ÜRETİCİSİ ÇARESİZ
İklim değişikliği dışında artan maliyetlerin karşısında bal üreticisinin çaresiz kaldığını belirten Şengül, “Biz arıları bal toplama alanlarına ve sıcaklık koşullarına göre yerlerini sürekli olarak değiştiriyoruz. Benim arılarım mart ayından bu güne kadar 12 tane nokta gezdi. Bir kamyon en ufak yere bile en az 10 bin TL’den gidiyor. Arıları yerleştirdiğimiz yerlerde çiçek süreci boyunca da en az 50 gün orda kalmak zorundayız. Haftada bir gün bakımlarına yapmak için gidip geliyoruz. Mazot 38 TL’yi bulmuşken bu durum arıcının üzerine ciddi bir yük bindiriyor. Öte yandan, arıların beslenmesi için temel ham madde olan beslenme şekerinin fiyatı da her geçen gün artıyor. Arı 15 derecenin altında uçamayan bir canlı. Kış aylarında da kovandan dışarı çıkamadığı için arıları mecburen şeker ve bal ile besleyerek yaşatmaya çalışıyoruz. 2 yıl önce 50 kilosu 120 lira olan beslenme şekerinin bu günkü fiyatı ise bin 400 TL oldu. Bu fiyatları göz önüne aldığımız zaman da arıcılarımızın ciddi anlamda zor bir süreçten geçtiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
BİN 800 KİŞİ ARICI SEKTÖRÜ BIRAKTI
Artan giderler karşısında bal fiyatlarının aynı oranda artmadığını bu yüzden sektörde ciddi daralmalar yaşandığını söyleyen Şengül, “2021 yılının Ekim - Kasım aylarında 50 kiloluk bir çuval beslenme şekeri 120 liraydı. Bugün ise bir çuval beslenme şekeri bin 400 lira oldu. 2021 yılı Eylül ayında mazot 8 liraydı. Bugün mazotun litresi 38 lira. Bunlara karşılık olarak ise, 2021 yılında bir kilo bal bin 400 lirayken şu anda bin 700 lira. Mazot 5 katı, beslenme şekeri 10 katı artarken balda sadece yüzde 20’lik bir artış yaşandı. Hal böyle olunca üretici ciddi anlamda zor duruma girdi. İzmir’de 4 bin arıcım vardı. Son 4 yılda destek alamayıp zarar ettiği için arıcılık yapmayı bırakanların sayısı bin 800 kişi. Yaklaşık yüzde 50 civarında bir daralma oldu sektörde. Bal sektörünün iklim değişiklikleri ve artan maliyetler sebebiyle daha fazla daralmaması için yetkililerin acil önlemler almaları gerekiyor” dedi.
SEKTÖRE DESTEK ŞART
Arıcılık sektörünün sorunlarının çözümü için sürekli olarak bakanlıklara yazılar gönderdiğine ve sektörün devamlılığı için desteklerin arttırılması gerektiğine dikkat çeken Şengül, “Üretim yapamayan ülkelerin ne hale geldiğini hepimiz görüyoruz. Bizim de bu durumlara gelmememiz için devletimiz bu duruma bir an önce çare bulup arıcılara destek olmalıdır. Arıcılığın yaşayabilmesi için Türk şekere bağlı şeker fabrikalarının gerçek üreticiyi destekleyerek beslenme şekeri yardımı yapması gerekiyor. Bunu yanı sıra kovan başına mazot desteği verilmeli. Bu destekler verilirse arıcılık biraz nefes alır bir müddet daha devam eder. Öte yandan, geçtiğimiz günlerde bölgemizde yabancı firmalar tarafından 60 bin tonluk tohumluk ayçiçeği ekildi. Eğer ki bölgemizde 60 bin kovan arı olmasaydı bu adamlar bu ekimi gerçekleştirmeyecekti. Tarım bakanlığımız bunları örnek alarak arılara bal yapabilecekleri alanlar oluşturması lazım. Çünkü arının en başta doğaya faydası var. Arısız tarım kesinlikle olmaz. Ekimin yapılabilmesi ve ekilen ürünün daha verimli olması için orada en başta yeterli sayıda arının olması lazım. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi arıyla tarımın birlikte yapılabilmesi için yetkililerimizin çiftçiyi daha çok bilgilendirecek seminerler düzenleyip iç içe olmalıdır” sözlerini kullandı.
DENETLEMELER SIKLAŞTIRILMALI
Yetersiz denetleme sebebiyle arıların tam gezme vakitleri olan günün erken saatlerinde bilinçsiz çiftçiler tarafından tarlalara kimyasal ilaç atıldığını ve bunun arılara ciddi zararlar verdiğini söyleyen Şengül, “Biz bütün kış arılarımızı besliyoruz, kovanlarımızı dolduruyoruz bir tane bilinçsiz çiftçi arıların tam dışarda gezdiği sabah vakitlerinde tarlasını ilaçlıyor. İlaçlamasın demiyoruz onların da ürünlerine zarar veren böcekler vardır ama en azından gece saatlerinde bu işi yapmaları gerekiyor. Bunun da yolu tarım il müdürlüklerinden geçiyor. Denetlemeler sık sık yapılırsa ve kurallara uymayanlara caydırıcı cezalar verilirse bu sorunu da ortadan kaldırmış oluruz” dedi.
BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Domates üreticileri maliyetlerle boğuşuyor