Okullarda tavsiyeli oruç!

Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat; Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi kapsamında öğrencilere, müfredatta olmamasına rağmen Ramazan ayı kapsamında birtakım etkinliklerin dayatıldığını iddia etti. Okul yöneticilerini ‘Kraldan çok kralcı’ olarak tanımlayan Başkan Kalafat, “Pedagojik olmayan bir mezhebin, bir düşünüşün dayatmasını okullarda çocuklarımıza yapmaya çalıştıklarının haberlerini alıyoruz!” sözlerine dikkat çekti. Derin yoksulluğun en çok etkilendiği kesim olan çocuklara, yeterli ve sağlıklı beslenmeye erişemiyorken bir de oruç tutmalarının tavsiye edilmesini eleştiren Kalafat, “Öğrencilerimizin ihtiyacı, kimin oruç tutup tutmadığı değil, dünya standartlarında eğitim olanaklarına sahip olabilmek ve iş bulabilmek” dedi. 
Yetkilileri, yaklaşık 20 milyon öğrencinin aynı eğitim imkanlarına ulaşması için emek harcamaya davet eden Başkan Kalafat, “Açın halinden anlama övgüleri düzenler, Milli Eğitim bürokrasisi içerisinde zengin iftar sofraları kurup bir sonraki dönem hangi ilçeye Milli Eğitim Müdürü, hangi büyük okula müdür olacağının planlamalarını iftar sofralarında yapanlar, arkadaşı yemek yiyebilirken kendi yemek yiyemeyen bir çocuğu anlayamazlar!” eleştirisinde bulundu.

KRALDAN ÇOK KRALCI OKUL YÖNETİCİLERİ

Kalafat, sözlerine şöyle başladı: “Değerler eğitimi kapsamında bir tarafıyla ÇEDES’i de ilgilendiren Ramazan kutlama etkinlikleri çeşitli okullarda planlanmakta. İzmir’in seküler hâkim düşünüşü göz önüne alındığında çok reaksiyon almasa da okullarda müfredatta olmamasına rağmen Ramazan etkinlikleri planlanıyor. Bir bütün olarak eğitim sistemi her geçen gün gericileşmekte, bu gericileşmenin bakanlık eliyle meşrulaştırılması, Ramazan etkinlikleri ve benzeri çalışmalarla okullarda denemeye çalışılmaktadır! Kraldan çok kralcı okul yöneticilerinin, Milli Eğitim Bakanı’nın açtığı yola destek vermek için fırsat bulduklarında pedagojik olmayan bir mezhebin, bir düşünüşün dayatmasını okullarda çocuklarımıza yapmaya çalıştıklarının haberlerini alıyoruz! Keza öğrencilere ‘tavsiye’ şeklinde oruç tutmaları noktasında anlatımlar yaptıklarının da bilgisi geliyor.’ Oruç çizelgelerinin’ dağıtıldığı okullar söz konusu! Bunlara tepki gösteren öğrenci, öğretmen ve veliler de dinsizlikle suçlanıp, okulların iç barışı bozulmaya çalışılmaktadır. Laiklik meselesi sadece bir düşünüş değil aynı zamanda bir arada farklı düşünüşlerin, bilimin ışığında eğitim alabilmelerinin tek koşuludur. Öğrencilerimizin ihtiyacı, kimin oruç tutup tutmadığı değil, dünya standartlarında eğitim olanaklarına sahip olabilmek ve iş bulabilmek. Dolayısıyla yapay dinsel tartışmalar, eğitim sisteminin başarısızlığını örtmek için kullanılan bir araçtan başka hiçbir şey değildir.”

AÇIN HALİNDEN ANLAMA ÖVGÜLERİ DÜZENLER…

Son olarak Kalafat, şunları ekledi: “Çocuklar, derin yoksulluktan en çok etkilenen kesim. Hem fiziksel hem ruhsal olarak gelişim çağında olan öğrencilerimiz, yeterli ve sağlıklı beslenmeye erişemiyor, okula beslenme çantalarını götüremiyor ya da kantinden alışveriş yapamıyor. Tüm bu çocukların bilgisi ise bize ulaşmaktadır. ‘Açın halinden anlama’ övgüleri düzenler, Milli Eğitim bürokrasisi içerisinde zengin iftar sofraları kurup bir sonraki dönem hangi ilçeye Milli Eğitim Müdürü, hangi büyük okula müdür olacağının planlamalarını iftar sofralarında yapanlar, arkadaşı yemek yiyebilirken kendi yemek yiyemeyen bir çocuğu anlayamazlar! Adaletin olmadığı herhangi bir yerde eşitlik olamaz. Milli Eğitim yetkililerini, bu dinsel motifleri öncelik haline getirmek yerine, her çocuk için eşit, adil bir eğitim sistemi kurmaya, 20 milyonu geçkin öğrencimizin aynı eğitim imkanlarına ulaşımının sağlanması için emek harcamaya davet ediyoruz.”