- İzmir
- 05.05.2025 20:51
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, genel seçimler sonrası gözlerin döndüğü yerel seçimlerde ittifak olup olmayacağı konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, katıldığı canlı yayında kent ve ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en köklü organizasyonlarından olan ve 1 Eylül’de 92. kez kapılarını açacak olan İzmir Enternasyonal Fuarı(İEF)’na ilişkin bilgi veren Başkan Soyer, politika gündemine de değindi.
Yerel seçimlere yönelik soruya yanıt veren Soyer, yerel seçimlerde ittifak konusu üzerine çarpıcı ifadeler kullandı.
İNSANLARIN GELECEĞE DAİR UMUTLARINI BÜYÜTMEK İÇİN…
Her yıl farklı bir temayla düzenlenen ve onlarca organizasyona ev sahipliği yapan İEF’nin ülkedeki mevcut karamsar iklimde ‘umut’ olacağını belirten Soyer, “Türkiye bir yangın yeri. İnsanlar umutsuzluk içinde. Bir yanda da hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon. Bütün bunlar bir araya geldiğinde insanların öfkesi ve sabrı taşmak üzere. Bu, insanların gelecek kaygılarının artmasına yol açıyor. Böyle bir iklimden geçiyoruz. Evet çok sıkıntılı bir dönemin içinden geçiyoruz. Biz bütün bu sorunları aşmaya muktediriz. Bunları aşacağız. Biz İEF’nin 92.’sini açmak üzereyiz. Tam da umutların kırıldığı ve hayal kırıklıklarının büyüdüğü bu iklimde insanların neşesini artırmak, geleceğe dair umutlarını büyütmek için 10 günlük dev bir organizasyon yapıyoruz Gençlik temasıyla yapılacak bu sene fuar. Birçok yeniliğe ev sahipliği yapacak. 1 Eylül’de başlıyoruz. Türkiye’nin her yerinden gençleri davet ediyoruz” dedi.
GENÇLİK TEMASINDA İKİ NEDEN
Bu yılki fuarın temasının ‘gençlik’ olarak belirlenme nedenini de açıklayan Soyer, “İki temel nedeni var. Birincisi… Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başlıyoruz. Nasıl ki Mustafa Kemal gençliğe emanet etmişse biz de gençliğin öncülüğünde yeni yüzyıla girmeliyiz diye düşündük. İkinci neden ise… İzmir, 2026 Gençlik Başkenti olmaya aday. Finale 5 şehir kaldı biri de İzmir. 2026’da Avrupa gençliğine ev sahipliği yapacağımız bir yıl olacak. Onun hazırlığını da şimdiden yapmak istedik” ifadelerini kullandı.
SORUN ARTARAK BÜYÜYECEK
Eylül ayının gelişiyle birlikte bir süredir yaşanan ‘barınma’ problemine de değinen Soyer, “Biz bu sene 820 yataklı dev yurt inşaatının ihalesine çıkıyoruz. Bunun yanında hem büyükşehir hem de bağışçılar sayesinde açtığımız yurtlarımız var. Eylülde birinin daha temelini atacağız. Ama ne yapsak az İzmir’de öğrenci sayısı 180-190 binlere geldi. Yurtlarımız bunu karşılayamayacak vaziyette. Konut krizi zirve yapmış durumda. Dünyada en çok konut fiyat artışının yaşandığı kentlerden biri İzmir. Barınma sorunu önümüzdeki günlerde daha da artacak gibi görünüyor. Biz de bütün hazırlıklarımızı yapıyoruz bu konuda” ifadelerini kullandı.
BİZE AĞIR BEDELLER ÖDETECEK
İnsanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan olan kuraklık krizine de değinen Soyer, mücadele için alınan önlemlerden örnekler vererek “Küresel ikim krizi dediğimiz olgu, dünyanın her yerini etkiliyor. Şu an hasta bir gezegenin üzerindeyiz. O gezegen artık semptomlarını ortaya çıkarıyor. Kuraklık, su taşkınları, heyelanlar… Biz bu felaketlerle daha çok karışılacağız. Ama en çok da kuraklıkla karşılaşacağız. İzmir’in Bakırçay havzasında üreticimiz 5-10 metrelerden su çekerken bugün 200 metrelerde bulamıyor. Yani yüz yüze kaldığımız kuraklık krizi ‘bu sene yağmur yağdı’ ile, birkaç sene yağışların artışıyla giderilecek bir durum değil. Büyük bir sıkıntı var ve bu sıkıntı bize ağır bedeller ödetecek. Çok emek vermemiz gereken bir mesele. Biz birkaç çözüm konusunda yol aldık. Birincisi su tüketiminin nereden kaynaklandığını araştırdık. Biz suyun yüzde 77’sini tarımsal üretim, yüzde 10 evsel tüketim, yüzde 13 de sanayi üretimi için kullanıyoruz. Yani öncelikle tarımsal üretimde su tüketimini azaltmaya çalışmalıyız. Biz, yerli tohumlarımıza dönüş yapmamız gerektiğini söylüyoruz. Kendi kendine yeten ekonomisi olan bir ülke olmak çok önemli. Biz zaman içerisinde dışa bağımlı, ithal eden bir ülke haline geldik. Biz de yerli hayvan ve tohum üretimine dönmeliyiz dedik. Böyle olunca su tüketimini de azaltıyorsunuz. Mesela karakılçık… Bu sene karakılçıkta 8 lira 25 kuruştan açıklanan taban fiyatını, biz 16 lira olarak açıkladık. Şu anda İzmir’in neredeyse her yerinde ekilen bir ürün oldu. Bunun yanında da küçükbaş hayvancılığı teşvik etmek için keçi sütünü 17 koyun sütünü 20 liradan almaya başladık. Bunları, sudaki tasarrufu artırıyor hem de üreticinin yüzünü güldürüyor” dedi.
HER BELEDİYE BAŞKANI…
Genel seçimler sonrasında gözler, yerel seçimlere dönerken en çok merak edilen konulardan biri de ittifak konusu oldu. İttifak konusunda kararı en çok merak edilen isimlerden olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, geçtiğimiz gün yaptığı konuşmada özellikle İstanbul ve Ankara için iş birliği sinyali vermişti.
Yerel seçim ve ittifak konusunda çarpıcı açıklamalarda bulunan Soyer, şunları söyledi; “Yerel seçimlerin dinamikleri, genel seçimlere göre çok farklı. Genel seçimler için kurulacak mutabakatlar yerel seçimlerde çok mümkün olmayabilir. Çünkü her belediye başkanı mümkün olan en geniş oya ulaşmak için kendi ilçesinde ya da ilindeki en geniş ittifakı kurmak zorunda. Bu nedenle genel merkez çatısında kurulacak ittifaklar yerelde farklı olabilir. Ben yerel seçimler sürecinde belediye başkanlarının oylarını artırabilecek her türlü ittifakı yapabileceklerini düşünüyorum. Ben yerel seçimlerde, genel seçimlerde olduğu gibi ittifak arayışını doğru bulmuyorum.”
“BU FABRİKA BİR KALE”
Başka Bir Tarım Mümkün projesi kapsamında yürütülen çalışmaların hem kuraklıkla hem yoksullukla mücadele ettiğini ifade eden Başkan Soyer, “Yine hayvancılıkta çok su tüketen büyükbaş hayvancılık yerine küçükbaş hayvancılığı yaygınlaştırmaya teşvik yaygınlaştırdık. Bunu teşvik etmek için keçi sütünü 17 liradan, koyun sütünü 21 liradan almaya başladık ve günde 100 ton süt işleyen bir fabrika kurduk. Bu fabrika bir kale aslında. Bütün süt fiyatlarının regüle edilmesini sağlıyor. Bütün bu hikaye hem sudaki tasarrufu artırıyor hem üreticinin yüzünü güldürüyor hem de bu toprakların bereketiyle daha uyumlu ürünler ortaya çıkmasını sağlıyor. Küçük üreticinin doğduğu yerde doymasını sağlıyor. Kuraklıkla mücadelede buna iki şey daha adapte ettik. Bayındır Hasköy Arıtma Tesisi’nde işlediğimiz atık suyun tarımda kullanılmasını sağladık. Metreküpü 1 kuruştan üreticilere veriyoruz. İkincisi ise Süngerkent uygulaması. İzmir’in suyunun yarısı Tahtalı Barajı’ndan gelir. Tahtalı Barajı’ndan gelen suyun çok daha fazlasını çatılardan elde edebiliriz” dedi.
“KAMU TAŞIMACILIĞI YAPIP ÖTV ÖDÜYORUZ”
Ekonomik kriz döneminde yerel yönetimlerin yaşadığı zorlukları anlatan Başkan Soyer, akaryakıta gelen her zammın taşıma maliyetlerini ağırlaştırdığını ifade ederek, “Türkiye yangın yeri ve biz belediyeler de bu yangından nasibini alıyoruz. Biz toplu ulaşımda 13 lira tam, 5 lira öğrenci ücreti alıyoruz. Normal koşullarda bir yolcunun maliyeti 41 lira. Yani taşıdığımız her bir yolcuda 27,5 lira zarar ediyoruz. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Tüm belediyeler benzer koşullar altındalar ve büyükşehir belediyelerinin kasalarında çok büyük bir ekonomik sıkıntı yaratan durum. Yapılacak çok basit bir şey var. O da mazottan ÖTV’nin kaldırılması. Bir Arap şeyhi yatıyla geliyor limana, mazotu dolduruyor yatına bir kuruş ÖTV ödemiyor. Biz tamamen kamu taşımacılığı yapıyoruz ve Özel Tüketim Vergisi ödüyoruz. Dolayısıyla belediyelerin yapmış olduğu taşıma hizmetlerinde ÖTV’nin kaldırılması lazım” şeklinde konuştu.
BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: İZMİR ÇOCUK BELEDİYESİ FAALİYETE GEÇİRİLDİ