- İzmir
- 04.08.2025 12:11
Planlı su kesintilerinin su kaynaklarını koruma konusunda tek başına yeterli olmadığını ifade eden Selma Akdoğan, yağmur suyu hasadı ve gri su gibi alternatif su kaynaklarının kullanımının önemini vurguladı.
BERKAY ERDEN / ÖZEL HABER - İklim değişikliği nedeniyle barajlarını yeterince dolduramadan yaz aylarına giren İzmir’de artan sıcaklık ve kuraklık nedeniyle barajlardaki su seviyeleri kritik noktalara geldi. İzmir’in en büyük barajı olan Tahtalı Barajındaki doluluk oranı yüzde 10’un altında seyrederken, İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) barajlarda kalan suyun korunması adına planlı su kesintileri yapmaya başladı. Belirli saatlerde yapılan su kesintilerine karşı vatandaşlar çeşitli yöntemlerle su depolamaya başlarken, yapılan kısıtlamaların tek başına yeterli olmayacağını dile getiren TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Şube Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan, Türkiye’nin 2030 yılından itibaren su kıtlığı sınıfında yer alacağını belirtti. Su kaynaklarını korumak için yapılan kesintiler öncesinde depolanmış suların kullanımı sırasında daha az su tüketilebileceğini belirten Akdoğan, mevcut su kaynaklarına alternatif olarak gri su kullanımının önerildiğini açıkladı.
Aşırı su kullanımı nedeniyle su kaynaklarının tükendiğini ifade eden Akdoğan, Türkiye’nin 2030 yılından sonra su kıtlığı çeken ülkeler sınıfında yer alacağını belirtti. Kısıtlı kaynakların doğru kullanılmadığını söyleyen Akdoğan, “Su kesintileri ile kısıtlı miktardaki suyun yağmur sezonuna kadar yetecek şekilde kullanılması amaçlanıyor ancak tek başına yeterli değil. Hem kentimizde hem de ülkemizde kısıtlı olan su kaynaklarımızın doğru şekilde yönetildiğini söylemek zor. Su kaynaklarımız hem miktar hem de kalite yönü ile baskı altında. Tarım, turizm, maden, sanayi gibi sektörlerde aşırı çekimler nedeniyle yer altı su seviyesi azalıyor. Oluşan atık sular ise yeterli arıtılmadığında kirliliğe neden oluyor. Su döngüsünde çok önemli yeri olan doğal varlıklarımız, orman alanlarımız maden, enerji, turizm vb. tahsislerle, yeni imar planlamalarıyla kaybediliyor. Bu yıl daha görünür hale gelse de kuraklık ve su stresi İzmir için yeni bir durum değil. 2023 yılında Türkiye’nin su stresini gösteren kişi başı bin 313 metreküp kişi başı su potansiyelinin 2030 yılında bin metreküpün altına düşeceği ve su kıtlığı sınıfında yer alacağı biliniyor” dedi.
İzmir’de su kıtlığı yaşandığını ifade eden Akdoğan, deniz suyu arıtma tesislerinin kentte bazı dönemlerde hizmete alınabileceğini söyledi. Altın madeni nedeniyle yapılamayan baraj projesinin de hayata geçirilmesi gerektiğini ifade eden Akdoğan, “İzmir’de ise mevcut durum su kıtlığını gösteriyor. Belediyenin su tasarrufu, kayıp-kaçakların önlenmesi, suyun verimli kullanılması yönünde çalışmalar yaptığını, yeni yeraltı suyu kuyuları açtığını biliyoruz. Yeraltı su seviyelerinin azaldığı ve azalacağı düşünüldüğünde alternatif kaynakların oluşturulması önem taşıyor. Kurak dönemlerde devreye alınmak üzere deniz suyu arıtma tesisleri planlanabilir. İzmir’in gelecekteki su kaynaklarından biri olarak planlanan ancak Efemçukuru Altın Madeni nedeniyle yapılamayan Çamlı Barajı projesi hayata geçirilmelidir. Yeni kaynaklar oluşturulurken mevcut kaynaklar da korunmalı. Efemçukuru Altın Madeni başta olmak üzere su kaynaklarımızı tehdit eden tüm faaliyetlere son verilmeli” diye konuştu.
Yaşanan kesintilerden etkilenmemek adına vatandaşların kesintiler öncesi farklı şekillerde su depolamasının doğal olduğunu ifade eden Akdoğan, su kesintilerinin herkesin hayatını zorlaştırdığını belirtti. Vatandaşlar tarafından depolanmış suyun kullanımı sırasında, musluktan kullanılan sudan daha az tüketim yapılacağına dikkat çeken Akdoğan, “Kesintiler sırasında günlük ihtiyaçların karşılanabilmesi için suyun farklı şekillerde depolanması olağan bir durum. Bu şekilde biriktirilerek kullanılan su miktarı, musluktan akarken kullanılan su miktarından daha düşük olacaktır. Ancak bina şebekesine bağlı su depolarında biriktirilen su kullanılıyorsa tüketim miktarı daha farklı olabilir. Su kesintilerinin hepimiz için hayatı zorlaştıracağı kesin, su kullanım miktarına etkisini ölçmeden söylemek zor” ifadelerini aktardı.
Mevcut su kaynaklarının korunması açısından en etkili yolun alternatif su kaynakları kullanmak olduğunu dile getiren Akdoğan, banyo ve lavabolarda kullanılan suyun yeniden kullanılabilmesinin önemine dikkat çekti. Hazırlanan yönetmelikler ile yeni yapılan binalarda bu hususa uyulması gerektiğini de vurgulayan Akdoğan, “Bundan sonraki yıllarda alternatif kaynak olarak arıtılmış su ve gri su kullanımını öneriyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan Su Verimliliği Yönetmeliği’nde yerüstü ve yeraltı sularının haricinde faydalanılabilecek atık sular ile yağmur suyu, gri su, acı su, deniz suyu gibi su kaynaklar geleneksel olmayan su kaynakları olarak tanımlanıyor. Yönetmelikte kentsel, endüstriyel ve tarımsal su verimliliği sistemlerinin kurulması ve belgelendirme süreçleri konusunda ilgili kurum ve kuruluşların sorumlulukları belirtiliyor. Örneğin, arıtılmış suların belirli bir oranda yeniden kullanılması, gri su kullanımı, yağmur suyu hasadı, geleneksel olmayan su kaynaklarının kullanılması ile ilgili tanımlamalar bulunuyor. Gri su, tuvalet suları hariç olmak üzere, banyolar, lavabolar ve çamaşır makinelerinden gelen, nispeten az kirletici madde içeren evsel atık sulardır. Gri suyun ön arıtma sistemlerinden geçirildikten sonra sifon suyu ve bahçe sulama için kullanılması ile temiz su tüketimi azaltılabilir. Bina içi tesisatların uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğinden mevcut binalarda yapılması zordur. Ancak yeni yapılacak binalarda uygun bina içi tesisat, arıtma sistemi ile kullanılması mümkündür. İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliğinde; yeni kurulan; sitelerde, kentsel dönüşüm bölgelerinde, çok yüksek yapılarda, alışveriş merkezlerinde, üniversite, fuar ve benzeri kampüs alanlarında gri suyun ayrı bir hat ile toplanması ve arıtılarak geri kullanılması sağlanması hususu bulunmaktadır. Ayrıca bin metrekare ve üzeri parsel alanına sahip binalarda çatı ve zemin yüzey ve yağmursularının toplanmasına dair hükümler bulunuyor. Yağış rejimi, depolama kapasitesi, su kalitesi, arıtma verimi, kullanım alanı gibi birçok bileşenin değerlendirilerek sistemlerin doğru bir şekilde projelendirilmesi ve uygulanması ve denetlenmesi için ilgili meslek disiplinlerinden hizmet alınması gerektiğini de hatırlatmak gerekiyor.”
İZSU tarafından planlı su kesintilerinin uygulandığı Çeşme’de sezonluk olarak ikamet eden vatandaşlar yaşanan su kesintileri nedeniyle mutsuz olduklarını açıkladı. Yazlıklarına eşi ve çocukları ile stres atmaya geldiklerini ancak bunun yerine su depolamakla uğraştıklarını dile getiren bir vatandaş “Çeşme’de yazlığımız var. Her sene okullar kapanınca eşimle ve çocuklarla birlikte buraya geliyoruz yılın stresini atmak için ancak su kesintileri bizi strese sokuyor. Bazen kesilecek diye mesaj geliyor kesilmiyor veya şu saatte sular gelecek diyorlar gelmiyor. Bahçedeki depoyu hep dolu tutmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak : BERKAY ERDEN