Öykücülüğe eşime anlattığım hikayeler ile başladım

Yazar-Şair Osman Akyol ile kitapları ve yazarlık öyküsünü konuştuk. Akyol, bugüne kadar dokuz kitabın altına imzasını attı. Yazar ayrıca ‘Zil’ adında bir edebiyat ve fikir dergisi yayınlıyor

  • Oluşturulma Tarihi : 08.07.2021 07:28
  • Güncelleme Tarihi : 08.07.2021 07:28
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Öykücülüğe eşime anlattığım hikayeler ile başladım haberinin görseli

ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ

Eğitimci Yazar, Şair, Oyuncu Osman Akyol’un yazarlık öyküsü oldukça ilginç… Akyol’un hikayesi Mehmet Çakar adlı arkadaşının çıkardığı ‘Yordam’ dergisine yazdığı kısa sinema yazıları ile başladı. Sonrasında öykü türünde yazılar kaleme aldı. Fakat asıl öykücülüğe girişi eşine anlattığı kısa hikayeler ile oldu. Şu ana kadar beşi öykü biri araştırma/İnceleme üçü de şiir türünde olmak üzere 9 eser üretti. Yazar yeni bir yazım tekniği olan ‘betimsiz kurgu’nun yaratıcısı… Şu anda ‘Küp Kokusu’ adını verdiği kitabı baskı aşamasında. ‘Zil’ adında yayınladığı edebiyat ve fikir dergisi ile edebiyatın farklı isimlerini okurlarıyla buluşturuyor. Aynı zamanda bir gazeteci… Oldukça üretken bir isim… Birçok gazete ve dergide haber ve eserleri yer aldı. Keyifli geçen röportajımızda Osman Akyol kendisine yönelttiğimiz soruları yanıtladı.

Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1972 Adana doğumluyum. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü’nden mezunum. Fatih Davutpaşa Anadolu Lisesi’nde matematik öğretmeni olarak çalışıyorum. Evli ve bir kız babasıyım. Öğretmenlik mesleğimin yanında ağırlıklı olarak öykü, şiir karalıyorum. Amatör olarak da gazetecilik ve oyunculuk yapıyorum.

BİR ARKADAŞIMIN İTEKLEMESİYLE BAŞLADIM

Yazarlıkta ulaştığınız noktaya gelmenizdeki hikayeniz nedir?

Öncelikle yazarlığa Mehmet Sait Çakar adında aynı okulda beraber çalıştığım “hain” bir arkadaşımın iteklemesiyle başladım. Buradan kendisine selamlarımı ve sevgilerimi yolluyorum. 2009-2010 yıllarıydı yanlış hatırlamıyorsam; Sait, okulda Yordam adında bir edebiyat dergisi çıkarıyordu. Ben de o sıralarda sinemayla ilgilendiğim için, dizilerde falan küçük roller alıyordum, benden bir sinema yazısı isteyip duruyordu. Sonrasında onun da teşvikiyle sinemayla ilgili birkaç tematik yazı yazdım dergiye: “Yeşilçam’da Kopan İstismar Furyaları”, “Türk Sinemasında Sanat Filmleri”... Derken nasıl oldu anlayamadım kendimi Yordam dergisi için öykü yazarken buldum. İlk yazdığım öykü karakterlerimi okul çevremizdeki arkadaşlardan seçmiştim. Tabii yer yerinden oynadı. Büyük tepki aldım. Ama bu tepki, sonrasında beni besleyen ana damarlardan biri haline de geldi. Ama asıl öykücülüğe girişim eşime anlattığım hikayeler ile oldu.

Birçok kitap çıkardınız. Bize kısaca eserlerinizden bahseder misiniz?

Beşi öykü, biri araştırma/inceleme, üçü şiir türünde olmak üzere dokuz kitabım var. Öykülerimi önceleri Çehov tarzında yazıyordum. Son kitabım “Küp Kokusu”yla birlikte bir çizgi değişikliğine gittim. Kendi geliştirdiğim yeni bir yazım tekniği olan “betimsiz kugu”yu deniyorum. Bir de underground türe ağırlık vermeye başladım. Genel anlamda underground tarzını diğer tarzlara nazaran daha samimi buluyorum çünkü; Türkiye’de kitap okunmamasının altında yatan temel nedenlerden biri de bu maalesef: Samimiyet eksikliği. Şiir türünde çok iddialı değilim. Şiir kitaplarımı, rahmetli Küçük İskender’in “waliz” tarzına benzer bir tarzda yazıyorum. Kitabın sonuna, önemli bulduğum, hayata dair, zaman zaman çeşitli dergilerde ve gazetelerde çıkmış haberlerimden ve makalelerimden de eklemeler yapıyorum. Diğer türlü bana göre sıkıcı oluyor. Araştırma/inceleme türündeki tek kitabım İlahi Adalet Komünizm’i bir namus borcu olarak yazdığımı söyleyebilirim. Çocukluğumda ve gençliğimde uzun yıllar İslami cemaatler içinde kaldım ve sonrasında, aydınlanma diye adlandırılabilecek, fikri bir dönüşüm yaşadım. Bu kitap aslında o dönüşümün ve altında yatan nedenlerin bir hikayesi. Tabii ki reddettiğim, eleştirdiğim şeylerin yerine yenilerini de koydum: “İlahi Adalet” adında bir inanç modeli geliştirdim. Bunu insancıl bir komünizmle harmanlayarak “İlahi Adalet Komünizm” adında bir toplum modeline de ulaştım. İlgilenen dostlar Facebook’ta grup sayfamızı ziyaret edebilirler hem paylaşım hem de katlıları bağlamında. Bu arada İlahi Adalet Komünizm’e Ekim 2019’da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu tarafından; “halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet ve bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılamak” ve “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak” suçlamalarıyla 1 yıl 5 aydan 2 yıl 9 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde açılan dava henüz sürüyor.

Bugüne kadar hangi gazete ve dergilerde yazdınız? Elde ettiğiniz başarı ve ödüllerden de söz eder misiniz?

Bu güne kadar Varlık, Yordam, Şehrengiz, Ekin Sanat, Yaz Kalemim, Aşkın e-Hali, Sanat Cephesi, Öykü Teknesi, Çağdaş Yaşam, Afrodisyas Sanat, Berfin Bahar, Fayrap, Lacivert, Yaba, Edep, Deliler Teknesi, Mühür, Tmolos Edebiyat, Kurgu Düşün-Sanat-Edebiyat, Kardelen, Galapera Öykü, Kültür Mafyası, Düşünbil, Hayal, Zula, Güney, Natama, Patika, Dil ve Edebiyat, Ada, Yaşam Sanat, Zarf, Evrensel Kültür, Hece, İnsancıl, Eliz Edebiyat, Halk Edebiyatı, Zil, Sarmal Çevrim, Edebiyat Nöbeti, Şiiri Özlüyorum, Kharon, Ketebe Piyan gibi edebiyat, kültür-sanat dergilerinde; hikaye, şiir, deneme ve sinema yazılarım yayımlandı. Keza eğitim, edebiyat, inanç, işçi-sendika gibi konularda yaptığım haberler de ağırlıklı olarak; Aydınlık Gazetesi, Yeni Akit Gazetesi, Evrensel Gazetesi, Mir Haber, KamuGazetesi.Com, Demokrat Haber, on5yirmi5, Oda TV, Dipnot, bianet, Timeturk, soL Haber Portalı, Mürekkep Haber, SanatLog, insanokur.org, Kızıl Bayrak, Mücadele Birliği, TV 5 Haber, Gazete RED, Yorumca Haber, Welg Medya, Marmara Gazetesi, T4 Haber, İstanbul Gündemi, Dünya Bizim gibi gazete ve internet haber sitelerinde yer aldı. Henüz herhangi bir ödül almadım. Doğrusunu söylemek gerekirse bu yönde bir çabam da olmadı. Ancak “betimsiz kurgu” türünde yazdığım ilk öyküm “Küp Kokusu”nun Varlık’ta yayımlanması ya da “‘Karanlıkta Uyananlar’dan ‘Maden’e: 1 Mayıs’a giderken Yeşilçam’da işçi filmleri” adlı yazımın Evrensel gazetesinde (Evrensel Gazetesi, 23 Nisan 2021) tam sayfa olarak çıkması… Keza İslamcı yazar Edip Yüksel’in, kendisi hakkında yaptığım, “Edip Yüksel’in yeni numarası: 114” haberini (Oda TV, 7 Ocak 2014) okuduğunda yaşadığı şaşkınlık ve heyecan ödülüm oldu diyebilirim.

‘Zil’ adında bir dergi yayınlıyorsunuz. Bize kısaca derginizden söz eder misiniz, derginize konuk alacağınız isimleri nasıl belirliyorsunuz?

Yordam kapandıktan sonra aynı zamanda mesai arkadaşım da olan arkadaşım Feyzullah Akgündüz’le düşünü kurduğumuz bir projeydi bu dergi çıkarma işi ve fakat bir türkü cesaret edemiyorduk. Derken 2018 Kasımı’nda bir de baktım birbirimizi koltuklayıp çıkmışız yola. Üç yılı geride bıraktık. Ürün alırken tek bir kriterimiz var: Ürün gönderenin kişisel, samimi çabası ve ürününü okurlarla paylaşacak estetik olgunlukta görmesi. O kadar. Kötü felsefe felsefe değildir ancak kötü sanat yine de sanattır, ilkesine inanıyoruz. Gönderilen ürün pornografi, çalışılmamış küfür, terör propagandası içermiyorsa mutlaka ama mutlaka yayımlıyoruz. Gereksiz kurallara karşıyız. Kural ve yasakların kerhen konması gerektiğini, aslolanın “özgürlük” olduğunu düşünüyoruz. Kimine katılmasak da her türlü fikre saygılıyız ve dergimizde yer vermeye çalışıyoruz.

YENİ KİTAP BASKI AŞAMASINDA

Sizden yakın zamanda yeni bir kitap görecek miyiz?

Küp Kokusu adındaki öykü kitabım baskı aşamasında. Sözleşmemizi yaptık, geri dönüşler düzeltiler, kapak seçimi vs. tüm hazırlıklar tamam. Klasik bir tabirle bu gün yarın seçkin internet kitapçılarında ve D&R, Mephisto gibi seçkin kitabevlerinin vitrinlerinde okurlarıyla buluşacak inşallah.

Edebiyatta kendinize nasıl bir yol haritası çizmeyi planlıyorsunuz, proje ve hedeflerinizden de bahseder misiniz biraz?

Geliştirdiğim “betimsiz kurgu” tekniğini daha da geliştirmeyi ve Türk yazınına armağan etmeyi düşünüyorum. Birkaç roman projem var, kitaplığımda bir yerlerde yatıyorlar. Gaza gelip bir gün onları gerçekleştirmeyi umuyorum. Yine uzun vadede, yazdığım öykülerden bazılarını senaryolaştırma düşüncem var olabilirse. Sansürün ve oto sansürün tamamen kalktığı, underground türünün her yerde bangır bangır yayımlandığı ve okunduğu bir ülke hayal ediyorum, tüm çabam bu yönde.

Türk edebiyatında mevcut en büyük sorunu ne olarak görüyorsunuz?

Türk edebiyatındaki en büyük sorun, benim “dergi faşizmi” diye sloganlaştırdığım kimilerinin “dergi çeteciliği” diye adlandırdığı bir sorun: Sırtını bir cemaate, bir topluluğa, bir derneğe, bir örgüte dayamış ya da cebinde bir şekilde parası olan bazı dergiciler, küçük olsun benim olsun havasında, sırf kendi mevzileri korumak adına, abone-angaje olma esasına dayalı bir “faşizmi” okura ve yazarlara dayatıyorlar. Yazar olarak bu sisteme boyun eğmediğinizde de maalesef bu kişilerin mahalle baskısıyla karşılaşıyorsunuz. Toplum olarak daha aydınlık bir gelecek için yeni değerler etrafında birleşmeye, bütünleşmeye, üretmeye, dönüşmeye ihtiyacımız var. Bunun da motor gücü güçlü bir edebiyat… Özgün, sarsıcı, okunan, suya sabuna dokunan, vurucu, vurduğu yerden ses getiren, toplumu dürten, dönüştüren güçlü metinler… İyi metinler devrimcidir çünkü; toplumu değiştirir, dönüştürür ve de ilerletir.

Son olarak bu röportajı okuyacak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?

İlkses Gazetesi okurları Osman Akyol’u okumaya ve izlemeye devam etsinler, onlara sürprizlerim olacak. Ayrıca okumakla da kalmasınlar, şiirleriyle, öyküleriyle, denemeleriyle, çizimleriyle dergimiz Zil’e de buyursunlar. Yeri gelmişken ürün gönderebilecekleri mail adresimizi de verelim: zildergisi@gmail.com. Ayrıca şunu da belirteyim ilk ürününü gönderen dostlarımız isterlerse ürünlerine editoryal anlamda katkıda da bulunuyoruz.

KALDIRAÇ GÖREVİ ÜSTLENİYOR

Edebiyat dergilerinin toplum için önemi nedir?

Edebiyat dergileri, yeni yazar adayları için, onları yazmaya teşvik etme anlamında, motive etme anlamında, bir tür kaldıraç görevi üstleniyorlar aslında, o yüzden önemli olduklarını düşünüyorum. İyi metinlerin, toplumu dönüştürme anlamında elbette pozitif etkisi var ve bunu Fransız İhtilali ve Ekim Devrimi öncesinde gördük. Ancak edebiyat dergileri yanlış kişilerin ellerinde kötü yazılara çanak tutan, toplumu okumadan soğutan bir yapı haline de gelebiliyorlar. Bu negatif etkisini de gözden kaçırmamak gerek.

Elektronik Gazete

Resim Galerisi

Bozdağ’da kar yağışı galerisinin önkapak görseli

Bozdağ’da kar yağışı

Video Haber

15 Yıllık Tecrübe Üretime Dönüştü başlıklı video haberin görseli

15 Yıllık Tecrübe Üretime Dönüştü