Sayfa Yükleniyor...
“Şiir Hayatın Gazetesidir”Şair Yusuf Ferhat ile kitapları ve şiir üzerine konuştuk. Ferhat, bugüne kadar kaleme aldığı “Yamalı Bir Abaydı Yaşamak”, “Kış Sürgünü Günler” kitaplarıyla edebiyat dünyasında oldukça ses getirdi
ONURHAN ALPAGUT/RÖPORTAJ
Lise sıralarında edebiyata ilgisi gelişen Şair Yusuf Ferhat, ilerleyen yıllarda yazın yeteneğini geliştirdi. Memur Emeklisi olduktan sonra ilk kitabını “Yamalı Bir Abaydı Yaşamak” adıyla yayınladı. İlk şiiri ise “Muratsız Günümüzün”dü. Bu eseri ise Çini Kitap Edebiyat derginde çıktı. İkinci kitabı “Kış Sürgünü Günler” ismiyle raflarda yerini aldı. Son yayınlandığı kitapta yer alan şiirlerinde hüzün, ayrılık, özlem, aşk temalarını kullanan şair gazetemize kitaplarını ve şiirle ile yolcuğunu anlattı.
Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?
Tunceli de dünyaya geldim. Memur emeklisiyim, evli ve üç çocuk babasıyım… Sırasıyla; Elazığ, Zonguldak, Bursa olmak üzere 1975 ile 2005 yılları arasında bir kamu kurumu olan Tedaş’ta Memur olarak görev yaptım. 2005 yılında devlet memurluğundan emekli oldum.
Edebiyata olan ilginiz nasıl başladı, ilk defa eser niteliğini taşıyacak bir şiiri yada metni ne zaman oluşturdunuz?
Edebiyatla ilgim; Lise çağlarında, öğrencilik yıllarında başladı. Çocuk yaşlarda yazın sanatına olan ilgim, öğrencilik yıllarında okuldaki edebiyat derslerinden edindiğim edebi kazanımlarla bütünleşti ve beni yazın sanatına, şiire biraz daha yakınlaştırdı. Ayrıca okumayı sevmiş olmam, ünlü şair ve yazarların kitaplarını okumamın da şiire ilgimin oluşmasında katkısı olmuştur. Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Kemal Tahir, Nazım Hikmet gibi Türk Edebiyatına damgasını vurmuş ünlü yazar ve şairlerin eserlerinden esinlenmemin büyük katkısı olmuştur. Ayrıca okuldaki Edebiyat derslerim gayet iyi sayılabilecek not ortalamaları ile geçiyordu. Özellikle kompozisyon ödevlerinde hayli yüksek not ve sevindiren onay alıyordum öğretmenlerden. Aslında; Memurluk sürecinde eser niteliği taşıyan birkaç şiirim vardı ancak yoğun işlerim dolayısı ile üzerinde çalışma yapmam ve bir edebiyat organında yer almak konusunda çekimser kaldım. Emekli olduktan sonra şiire tamamen yoğunlaşarak, edebiyat camiası ile tanışarak yazmaya üretmeye yoğun bir şekilde devam ettim. İlk eser niteliğii taşıyan “Muratsız Günümüzün” adlı şiirim 2017 yılında Bursa da Çini Kitap Edebiyat dergisinin 45.sayısında yayımlandı.
Kısa bir süre önce ‘Kış günü sürgünler’ şiir kitabınızı yayınlandınız. Bu kitabı elimize aldığımızda nasıl bir içerik ile karşılaşıyoruz?
‘‘Kış Sürgünü Günler’’ adlı kitabımın içeriğinde; yaşamdan kesitler kendimden, çevremden, toplumdan kesitler, yaşamın içinde barındırdığı hüzün, ayrılık, özlem, aşk ve sevda kokan dizelerle karşılaşabiliyorsunuz. Bu içeriklerden her okur kendi payına düşeni alacaktır. Şiirlerimde; yaşamın kesitlerinden etkilenme, esinlenme, toplum duyarlılığı özelinde mesaj vermeyi estetik bir dille aktarmaya ve okurla buluşturmaya çalıştım. Bu konuda ne kadar başarılı olduğuma dair belirleyici olan değerli okurlardır...
Birçok yazım türü varken kendinizi ifade konusunda neden şiiri seçtiniz, şiirlerinizde hangi temaları kullanıyorsunuz, ne kadar size rastlıyoruz?
İçinde bulunduğum yaşam; hassas duygusal yapım, hayal gücümün canlı olması, yaşadığım coğrafya bu gibi etkenler şiire yönelmemde büyük katkısı olmuştur. “Yamalı bir abaydı yaşama”‘ adlı kitabımda; keza yaşamdan, yaşamın kesitlerinden beslenen dizelerle buluşuyor okurlar. Memurluk sürecinde ve emeklilik Sürecinin ilk yıllarında yazdığım dizeler. Kış sürgünü günler kitabımda olduğu üzere; hüzün, özlem, ayrılık, aşk ve sevda teması üzerine bina edilen dizeler. Ve bu dizelerde de toplum duyarlılığına ve sorunlarına da mesaj var. Bu kitapta; Yaşamı, yaşamayı mecazi anlamda yamalı bir aba ile özdeşleştirdim. Yaşamdan kaynaklı olarak belirli evrelerinde acılı hüzünlü kayıplı süreçler yaşarız. Sonuçta o evrelerin oluşturduğu yaraları tahribatları bir şekilde onarıp, yırtığını yamalayıp kaldığımız yerden yaşam maratonuna devam ederiz.
Koronavirüs pandemisi günlerinde neler yapmaktasınız?
Korona pandemisi sürecinde “Kış Sürgünü Günler”‘ adlı kitap çalışmaları ve şiir düzenlemeleri ile geçti diyebiliriz. Yeni kitap için kolları sıvadım tabiri caizse. Yazmaya devam ediyorum. Duygu zenginliği, toplumsal duyarlılık ve düşsel güç oldukça şiir yazmak kaçınılmaz olur. Şiirin hammaddesi yaşamın kendisidir. Toplumun aynası, hayatın güncelliği, hayatın gazetesidir şiir. Yazmaya üretmeye devam ediyorum elbette.
Hiç İzmir’de kitap fuarına katıldınız mı, katıldıysanız İzmir kitap fuarı hakkındaki izlenimleriniz nedir?
İzmir kitap fuarına stantta oturmak suretiyle katılmadım, ancak 2018 ve 2019 yılında İzmir Kitap Fuarını ziyaret ederek katılan arkadaşlarla birlikte oldum. Güzel bir atmosferdi diyebilirim. Olumlu izlenimler edindim, fiziki yapısını beğeniyorum.
Türk Edebiyatındaki mevcut en büyük sorunu ne olarak görüyorsunuz?
Türk Edebiyatında en önemli en belirgin sorun bence örgütlenmedeki eksiklik ve devlet desteğinin yetersizliği. Bütün sanat dallarında olduğu gibi Türk Edebiyatının da mevcut sorunlardan arınarak daha örgütlü verimli bir duruma gelmesini temenni ediyorum. Türk Edebiyatında eli kalem tutan yazan çizen bu yolda emek üreten Edebiyat denizine eserleri ile katkı koyan bütün Edebiyatseverlerin emeklerini saygı ile karşılıyorum.
ZEMHERİ KUSUYOR HAVA
Eskimiş seyirler duruyor penceremde
Gün buluta yaslanmış
Martının kanadında süzülüyor zaman
Sokağımdaki çocuğun çığlığını bölüşüyoruz,
Acıya bandırarak
Eşiğime oturmuş bugün hicran…
Rüzgarın hışırtısı yalıyor saçağımı
Sessizliğe sarıyorum yalnızlığımı,
Ay ışığında .
Buruşan yüzüyüm gülüşlerin
Boğulur gibiyim
Kızıl bir ayrılığın karasularında…
Saçı sakalına karışmış şehrin
Zemheri kusuyor hava
Kapılarında budanmış ayrılıklar yatıyor,
İç karartan.
Çıkmaza toslamış yollar
Körpe gırtlaklar yırtılıyor yankılarında…
Haber Merkezi