Advertisement

Geçmeyen öksürüğe dikkat! Reflü belirtisi olabilir

Medicana Sağlık Grubu’ndan Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, reflü ve mide fıtığının yalnızca mide yanmasıyla sınırlı kalmadığını, kronik öksürük ve ses kısıklığı gibi farklı belirtilerle de görülebileceğini söyledi.

  • Oluşturulma Tarihi : 30.09.2025 15:46
  • Güncelleme Tarihi : 30.09.2025 15:46
  • Kaynak : BÜLTEN
Geçmeyen öksürüğe dikkat! Reflü belirtisi olabilir haberinin görseli

Mide fıtığı (hiatal herni) ve gastroözofageal reflü (GERD), yaşam kalitesini en çok etkileyen sindirim sistemi hastalıkları arasında yer alıyor. Prof. Dr. Tüzün, Türkiye’de reflü hastalığının erişkinlerde görülme sıklığının yüzde 15–20 seviyelerine ulaştığını, son 20 yılda obezite ve yaşam tarzı değişiklikleri nedeniyle bu oranın 2–3 kat arttığını belirtti.

Yaş ilerledikçe risk yükseliyor

Mide fıtığının toplumun yüzde 10–20’sinde görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Tüzün, 60 yaş üzerindeki bireylerde bu oranın yüzde 50’ye kadar çıkabildiğini aktardı.

Atipik belirtilere karşı uyarı

Prof. Dr. Tüzün, reflünün yalnızca mide yanmasıyla sınırlı kalmadığını vurgulayarak, “Kronik öksürük, ses kısıklığı ve boğazda takılma hissi de hastalığın önemli işaretleri olabilir” dedi.

Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün

En çok gözden kaçan belirtiler

Hastalığın tipik şikâyetlerinin göğüs kemiği arkasında yanma, ağza acı-ekşi su gelmesi ve yutma güçlüğü olduğunu aktaran Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, “Kronik öksürük, ses kısıklığı, boğazda takılma hissi veya diş çürükleri de reflünün işareti olabilir. Bu atipik belirtiler gözden kaçtığında tanı gecikebilir” uyarısında bulundu. Yaşın ilerlemesi, obezite, sigara ve alkol kullanımının en önemli risk faktörleri arasında olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, gebelik, ağır kaldırma ve kronik öksürüğün de mide fıtığı ve reflüyü tetikleyebileceğini ifade etti.

Vakit kaybetmeden endoskopi yapılmalı

Hastaların öyküsünün tanıda çoğu zaman yol gösterici olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, endoskopi ve pH ölçümleri gibi ileri testlerin ise gerekli durumlarda devreye girdiğini belirtti. Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, özellikle yutma güçlüğü, kilo kaybı, kanama ve kansızlık gibi “alarm semptomların” varlığında vakit kaybetmeden endoskopi yapılması gerektiğini vurgulayarak, reflü tedavisinde kullanılan proton pompa inhibitörleri (PPİ) hakkında konuşan bu ilaçların kısa süreli kullanımda güvenli olduğunu ancak uzun vadede riskler taşıdığını aktardı. Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, “B12, magnezyum ve kalsiyum eksiklikleri, osteoporoz, böbrek hastalıkları ve bağırsak enfeksiyonları bu riskler arasında. Ayrıca kalp-damar ve demans ile olası ilişkiler üzerine veriler de gündeme gelmeye başladı” diye konuştu.

Yeni nesil yöntemler umut verici

Cerrahiye alternatif olarak geliştirilen endoskopik yöntemlerin umut verici olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, transoral fundoplikasyon (TIF), Stretta ve ARMA gibi uygulamaların daha az invaziv olması ve kısa iyileşme süresiyle öne çıktığını belirtti. Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, “Henüz standart tedavi olarak kabul edilmese de, endoskopik yöntemler seçilmiş hastalarda başarılı sonuçlar verebiliyor. İlerleyen dönemde bu yöntemlerin daha yaygın ve ulaşılabilir hale gelmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı. Reflü gibi kronik hastalıkların yönetiminde geleceğin daha az invaziv ve ilaçsız yöntemlerde olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Yekta Tüzün, “Uzun süreli ilaç kullanımının yol açabileceği riskler arttıkça, endoskopik yöntemlerin standart tedavi seçenekleri arasına girmesi ihtimali de güçleniyor” dedi.

Kaynak : BÜLTEN