Sayfa Yükleniyor...
Karaciğer kanseri, genellikle sirozla ilişkilidir. Risk faktörleri arasında kronik hepatit B ve C, diyabet ve uzun süreli alkol tüketimi yer alır
Karaciğer kanseri, dünyada en sık görülen kanser türlerinden biridir ve genellikle başka organ ve doku kanserlerinin karaciğere sıçraması sonucu ortaya çıkar. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mahir Kırnap, karaciğer kanserinin çoğunlukla siroz ile ilişkili olduğunu belirtti. Kanserin genellikle 60 yaş ve üzerindeki bireyleri etkilediğini ifade eden Kırnap, bazı kalıtsal hastalıkların çocukluk çağında bile karaciğer kanserine yol açabileceğini vurguladı.
Kronik Hepatit B ve C enfeksiyonları, diyabet ve uzun süreli alkol tüketiminin karaciğer kanseri riskini artırdığını belirten Doç. Dr. Kırnap, “Karaciğerde görülen malign kitlelerin %95’i, diğer organlardan karaciğere metastaz yapmış kanserlerdir. Doğrudan karaciğere bağlı malign kitleler ise yalnızca %5’tir. En sık görülen doğrudan karaciğer kaynaklı malign tümör, hepatosellüler karsinomdur” dedi.
Karaciğer kanserinin belirtileri arasında kilo kaybı, iştah kaybı, sağ üst karın bölgesinde ağrı, ele gelen kitle, bulantı-kusma, genel halsizlik, gözlerde ve ciltte sarılık gibi semptomlar yer alır. Kırnap, kötü huylu kitlelerin bulunduğu yer ve büyüklüğe bağlı olarak enerji tüketimini artırarak kilo kaybı ve güçsüzlüğe neden olabileceğini ifade etti.
Doç. Dr. Kırnap, karaciğer kanserinden korunmak için alkol kullanımını sınırlamak, hepatit B aşısı olmak, hijyenik ortamlarda tıraş ve dövme yaptırmak gibi önlemlerin önemli olduğunu vurguladı. Ayrıca, Hepatit C ve kısmen Hepatit B için mevcut tedavilerin koruyucu etkisi olduğunu belirtti.
Erken evrede tespit edilen hepatosellüler karsinomun, cerrahi ve diğer tedavi yöntemleri ile tamamen iyileşme şansı bulunduğunu belirten Kırnap, geç evrelerde ise tedavi ile hastanın ömrünün uzatılabileceğini ve semptomların hafifletilebileceğini söyledi.
Arun Acumsal