İyi olmanın anahtarı sürdürülebilir alışkanlıklardır

KalDer İzmir Şubesi tarafından düzenlenen etkinlikte; bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik halinin sürdürülebilirliği, bireysel alışkanlıkların yaşam kalitesine etkisi ve bütüncül sağlık yaklaşımlarının önemi vurgulandı.

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : BÜLTEN
İyi olmanın anahtarı sürdürülebilir alışkanlıklardır haberinin görseli

İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi’nin katkılarıyla düzenlenen KalDer Sohbetleri’nde, “İyi Olma Sanatı: Yaşamdan Kaliteye Yolculuk” başlığı altında modern tıp ile yaşam kalitesi arasındaki denge ele alındı. KalDer Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikte, sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşamın temel unsurları uzman isimlerin katılımıyla tartışıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü Medical Point Başhekim Yardımcısı ve KalDer İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Özlem Ecemiş üstlenirken; Genel Cerrahi Uzmanı Prof.Dr.Baha Zengel, Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Aslıhan Eslek ve Fonksiyonel Tıp ve Sağlıklı Yaşam Bölümü’den Dr. Esra Özsoy Kayaokay konuşmacı olarak yer aldı.

“SAĞLIKLI YAŞAM BÜTÜNCÜL BAKIŞ AÇISI GEREKTİRİR”

Panelin moderatörlüğünü üstlenen Medical Point Başhekim Yardımcısı Dr. Özlem Ecemiş, yaşam kalitesi ve sağlığın temelinde küçük ama sürdürülebilir alışkanlıkların yer aldığını vurguladı. Günümüzün tüketim odaklı dünyasında “tek bir mucize çözüm” arayışının yanıltıcı olduğuna dikkat çeken Ecemiş, sağlıklı yaşamın bütüncül bir bakış açısı gerektirdiğini ifade etti. Doğala yakın beslenme, düzenli hareket ve stres yönetiminin sağlığın vazgeçilmez unsurları olduğunu belirten Dr. Ecemiş, tüketim kültürünün “Bunu al, mutlu ol” ya da “Bunu ye, her şey düzelsin” söylemleriyle bireyleri yanlış yönlendirdiğini dile getirdi. Ecemiş, “Bilimsel olarak kanıtlanmış en etkili anti-aging yaklaşımı; dengeli beslenmek, kalori kısıtlaması yapmak, hareket etmek ve kronik stresi yönetmektir. Yaşam kalitesini belirleyen esas unsur, bu alışkanlıkları sürdürülebilir kılabilmektir” dedi.

“HAYATİ ROL ÜSTLENİYOR”

Fonksiyonel Tıp Uzmanı Dr. Esra Özsoy Kayaokay, Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımını hatırlatarak, sağlığın yalnızca hastalık ya da sakatlığın olmaması değil; bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olduğunu söyledi. Modern tıbbın acil durumlar, enfeksiyonlar ve cerrahi müdahalelerde hayati bir rol üstlendiğini vurgulayan Kayaokay, buna karşın kronik hastalıklar, inflamasyon, stres ve uyku problemleri gibi günümüzün yaygın sorunlarında yetersiz kaldığını ifade etti. Fonksiyonel tıbbın, hastalıkların kök nedenine odaklandığını belirten Kayaokay, “Yaşam tarzı ve beslenme değişiklikleriyle çok başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Modern tıp akut vakalarda vazgeçilmezdir; ancak önleyici ve koruyucu sağlık uygulamalarını da yaşamın merkezine almak zorundayız” diye konuştu.

“BİREYLER TEDAVİ OLMADAN KORUNABİLMELİDİR”

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Baha Zengel, hekimlik pratiğinde kanıta dayalı Ortodoks tıbbın esas olduğunu, ancak yaşam tarzı düzenlemelerinin bu yaklaşımı tamamladığını ifade etti. Tedavinin yalnızca müdahaleyle değil, koruyucu yaklaşımlarla başlaması gerektiğini vurgulayan Zengel, hastaların günümüzde internet ve yapay zekâ kaynaklı bilgilerle artan bir kaygı içinde hekime başvurduğunu söyledi. Asıl ihtiyacın doğru bilgiyi süzerek aktaran bir hekim rehberliği olduğunu belirten Prof. Dr. Zengel, “Biz hekimler kanıta dayalı tıbbı uygulamak zorundayız; ancak yaşam tarzının bu sürecin denge unsuru olduğunu unutmamalıyız. En büyük kazanım, bireylerin hasta olmadan, ağır tedavilere ihtiyaç duymadan korunabilmesidir. Hastalarımın büyük çoğunluğu odadan ‘Kaygılarım yersizmiş’ diyerek çıkıyor; bu da doğru bilginin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” dedi.

“KİŞİNİN KENDİNİ TANIMASI EN TEMEL ANAHTARDIR”

Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Aslıhan Eslek, ruhsal iyilik hâlinin temelini Sigmund Freud’un “Sevebiliyorsanız ve üretebiliyorsanız mutlusunuzdur” sözüyle özetledi. Üretmenin yalnızca yeni bir şey icat etmek anlamına gelmediğini belirten Eslek, bir işe değer katmanın ve onu iyi yapmanın da üretkenlik olduğunu ifade etti. Bireyin kendisine neyin iyi geldiğini keşfetmesinin ruhsal sağlık açısından kritik olduğunu vurgulayan Dr. Eslek, mutluluğun toplumsal dayatmalarla şekillenen bir kavram olmadığını söyledi. “Freud, mutsuzluğun bir moda hâline gelmediği bir dönemde, mutluluğun sevebilmek ve üretebilmekle mümkün olduğunu dile getirmiştir” diyen Eslek, “Kişinin kendine ait olan yönünü tanıması ve güçlendirmesi, iyi hissetmenin en temel anahtarıdır. Bu parça ne doğru ne yanlış; sadece kişiye özgüdür” diye konuştu.

Kaynak : BÜLTEN

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.