Sayfa Yükleniyor...
Uzm.Dr. Onur Oral, obeziteye dair yapılan araştırmalarda Leptin hormonunun keşfedilmesi ile hastalık üzerinde ciddi bir ilerleme kaydedildiğini söyledi
ONURHAN ALPAGUT / ÖZEL HABER
Obezite günümüzün en yaygın hastalıklarından bir tanesi olarak kabul edilmekte. Bu bağlamda üzerinde sürekli çalışmalar yapılmaktadır. Son yapılan araştırmalarda Leptin (Tokluk) Hormonu’nun obezite konusunda oldukça önem teşkil ettiğini söyleyen Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur Oral, “Bu hormonun Ghrelin ve İrisin hormonları gibi bazı hormonlar ile iç içe çalışma göstererek, obezitenin oluşmasında ve bireyleri etkilemesinde bazı önemli fizyolojik parametleri düzenlediği saptanmıştır” diye konuştu.
FONKSİYONLARI DÜZENLİYOR
Dünya’da obezitenin ortaya çıkardığı sorunların son yıllarda oldukça arttığını bu bağlamda yapılan çalışmalarda Leptin hormonunun keşfedilerek, obezite üzerinde etkilerinin araştırıldığını kaydeden Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur Oral, “Bu hormonun Ghrelin ve İrisin hormonları gibi bazı hormonlar ile iç içe çalışma göstererek, obezitenin oluşmasında ve bireyleri etkilemesinde bazı önemli fizyolojik parametleri düzenlediği saptanmıştır. Leptin, yağ dokusundan salgılanan bir hormon. Dolayısı ile fazla kalorili beslendiğimizde, vücutta ortaya çıkan yağ dokusu ki bu genellikle karın ve kalça bölgesinde yoğunlaşır. Leptin hormonu da direkt olarak kan-beyin bariyerini geçerek, beyindeki iştah merkezinde hareket gösteriyor. İştah merkezi bu hormon tarafından etkilendiğinde metabolizmanın verdiği yanıt gıda alımını durdurmayı emrediyor. Yani tokluk hissi veriyor. İştah duygusunu baskılıyor. Bu sebeple doygunluk hormonu diyebiliriz. Yapılan araştırmalarda Leptin seviyesi kanda yükseldiğinde kişinin gıda alımını durdurduğu saptanmıştır. Bu bakımdan Leptin’in kanda yüksek seviyede olması iştah kontrolünde oldukça önem sağlar. Bu hormon üzerinde yapılan çalışmalar arttıkça, sadece yağ dokusundan değil aynı zamanda iskelet kaslarından, miğdenin ön kısmından, karaciğerden de salgılandığı saptanmış. Bununla ilgili çalışmalar ilerletilerek Leptin’in sadece beslenme üzerinde değil aynı zamanda cinsel gelişim ve üreme üzerindeki etkileri fark edilmiştir. Bayanlarda, üreme sorunlarında aşırı kilonun Leptin üzerinde açıklanmasına özen gösterilmiş. Bu hormonun kanda sürekli olarak yüksek olması her zaman tokluğu meydana getirmiyor. Çünkü; bazı fizyolojik durumlarda Leptin yüksek olarak seyretse bile kişi iştahını kontrol edemiyor. Yemek yeme duygusunu bastıramıyor. Yapılan çalışmalarda bu durum bir çelişki olarak algılanmış. Ve yapılan bilimsel araştırmalar ile Leptin direnci denilen durum gündeme gelmiş. Leptin direncinde, hormon kanda artsa da fonksiyonların ortaya çıkmasını engelleyen, üresel bir direnç olduğu saptanmış. Bu durum sonucu kilo kontrolünde Leptin’in yetersiz kaldığı kanaatine varılmış” dedi.
LEPTİN DİRENCİNİ KIRMAK İÇİN EGZERSİZ
Leptin direncini kırmak için bireylerde farklı uygulamalara gidildiğini söyleyen Oral, ”Bunun en başında denenen durum egzersiz dozunun arttırılması. Haftanın 3 veya 4 günü yapılan Aerobik egzersiz tipleri fayda gösterdiği tespit edilmiştir. Ritmik olarak yarım saat veya daha fazla süre ile uygulanan bu egzersiz tipinin direncin kırılmasında etki gösterdiği bulunmuştur. Yapılan egzersizlerin özellikle beyaz yağ dokusu olarak adlandırılan, yağları yaktığı tespit edilmiştir. Fayda sağladığı kanaatine varılmıştır. Kilo vererek, Leptin seviyesinin aşağı çekilmesi ve Leptin direncinin kırılması ile hormonun yağ yakımını sağlaması ön görülmüş. Diyet ve egzersiz formülü uygulanmıştır. Bu durumun ana fizyolojik felsefesi; yağ yakımını artırarak ortaya çıkan enerjiden dolayı kişinin iştah merkezinin baskılanması baz alınmıştır. Aynı zamanda düzenli uyku sisteminin Leptin üzerindeki etkisi tartışılmaz. Leptin’in gece 12 ve 4 arası en üst düzeylere ulaştığı saptanmış. Bu saatlerde düzenli uyku sağlandığında hormonun artarak, kişinin iştahının baskılandığı gözlemlenmiş” diye konuştu.
KİLO ALIMINI ENGELLİYOR
Hayatın içerisine egzersizi yerleştirmenin önemine vurgu yapan Oral, “Düzenli olarak yapılan egzersiz sonucunda hem insülin hem de Leptin’in uyarılması sağlanır. Leptin asıl fonksiyonu olan tokluk hissini gerçekleştirir. Egzersiz, vakalarda Leptin ve İnsülin direncini kırar. Hücrelerin bu hormonları iyi kullanılması sağlanır. İştah duygusunun azalması ve doygunluk hissi ortaya çıkar. Az beslenme ile hemen doyan insanların Leptin sisteminin çok iyi çalıştığından bahsedilir. Kişi, az kalori ile beslenme sayesinde doygunluğa eriştiriği için kilo almayacaktır. Bu kişilerde Leptin’in iyi çalıştığından söz edebiliriz. Leptin’e karşı direnç yoktur. Obez kişilerde Leptin’in fonksiyon göstermemesinde Leptin direnci söz konusudur. Leptin’e karşı bir ilaç alımı söz konusu değildir. Leptin bir proteindir. Midede etkileşime girer ve direkt olarak bozulur. Leptin’i artırmak için kullanılabilecek en etkili yöntem düzenli aerobik egzersizdir. En az haftada 3 kere yapılan antremanlar ile yağ dokusu azaldıkça aşırı Leptin seviyesi düşecektir. Hormonun dokularda çok daha erken uyarılması sağlanacaktır. Doygunluk hissi oluşacaktır. Egzersiz yapan bireylerde kilo kaybı artarak devam eder. Durma göstermez” dedi.
Haber Merkezi