Soğuk havalarda solunum yolu enfeksiyonlarına dikkat

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'ndan Dr. Öğretim Üyesi Muammer Çelik, özellikle kronik rahatsızlıkları bulunanlar ve 65 yaş üzeri bireylerin bu süreçte daha dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı.


  • Oluşturulma Tarihi : 13.12.2024 08:30
  • Güncelleme Tarihi : 12.12.2024 11:48
  • Kaynak : BÜLTEN
Soğuk havalarda solunum yolu enfeksiyonlarına dikkat

Hava sıcaklıklarının düşmesi ve kış mevsiminin etkisini hissettirmesiyle enfeksiyon hastalıklarında artış gözlemleniyor. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'ndan Dr. Öğr. Üyesi Muammer Çelik, bu dönemin özellikle kronik rahatsızlıkları olanlar ve 65 yaş üzeri bireyler için daha zorlu geçebileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Dr. Çelik, soğuk havaların etkisiyle grip ve COVID-19 gibi solunum yolu enfeksiyonlarının yaygınlaştığını ifade ederek, bu durumun başlıca nedenleri arasında kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve bağışıklık sisteminin zayıflamasını gösterdi. Virüs kaynaklı enfeksiyonlarda görülen bu artışa karşı tedbirli olunması gerektiğini vurguladı.

CİDDİ SONUÇLARA YOL AÇABİLİR

Solunum yolu virüslerinin nezle gibi hafif seyreden soğuk algınlığından, zatürre gibi solunum yetmezliğine yol açabilen ciddi tablolara kadar geniş bir klinik periyotta çeşitli hastalıklara neden olabileceğine vurgu yapan Dr. Çelik, “Bu durum, kişinin yaşam kalitesinde bozulmaya, işe devamsızlığa, sağlık kuruluşlarına başvuruya ve hatta hastaneye yatışa neden olabilir. Özellikle küçük çocuklar, hamileler, diyabet, hipertansiyon, kalp hastalığı ve KOAH gibi kronik hastalıkları olanlar, sigara kullanan bireyler, bağışıklığı zayıf kişiler ve geriatrik hastalar için bu hastalıklar daha ağır seyredebileceği gibi çok daha ciddi sonuçlara yol açabilir” dedi.

HASTANEYE MÜRACAAT EDİN

Dr. Çelik, solunum yolu enfeksiyonlarının en sık görülen belirtisinin halk arasında nezle olarak bilinen soğuk algınlığı olduğunu ifade ederek, şu açıklamalarda bulundu: “Bu durumda genellikle burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısı gibi hafif semptomlar görülür ve hastalık genellikle 3-5 gün içinde kendiliğinden iyileşir. Gribal enfeksiyonlarda ise burun akıntısı ve boğaz ağrısına ek olarak; yüksek ateş, kas-eklem ağrıları ve halsizlik gibi daha belirgin belirtiler görülür. Risk gruplarında, solunum yolu virüslerine bağlı ya da bakteriyel enfeksiyonlar sonucu zatürre gelişebilir. Bu durumda uzun süreli yüksek ateş, şiddetli öksürük, balgam, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkar. Böyle durumlarda vakit kaybetmeden bir hastaneye gidilmesi ya da en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması hayati önem taşır.”

GEREKSİZ ANTİBİYOTİK KULLANMAKTAN KAÇININ

Kış aylarında görülen enfeksiyonların çoğunun virüs kaynaklı olduğunu aktaran Dr. Çelik, gereksiz antibiyotik kullanımı konusunda uyarıda bulundu: “Bu tarz hastalıkların tedavisinde antibiyotik yerine ağrı kesici-ateş düşürücü gibi ilaçların kullanılması önerilir. Yine dengeli beslenme, sıvı tüketiminin arttırılması ve istirahat dikkat edilmesi gereken başlıca konulardır. Gribal enfeksiyonu olan yüksek riskli kişilere vücudun hastalığa neden olabilecek belirli virüslerle ve viral enfeksiyonlarla savaşmasına yardımcı olmak amacıyla antiviral tedavi verilebilir. Virüslere bağlı gelişen solunum yolu enfeksiyonlarında gereksiz antibiyotik kullanımı, kişiye hiçbir fayda sağlamadığı gibi yan etki gelişimine sebep olabilir ve toplumda antibiyotik direnci gelişimine sebep olur. Antibiyotik tedavisi, sadece bakteriyel zatürre gibi hastalıklarda doktor gözetiminde kullanılmalıdır. Bu sebeple doktorunuza danışmadan antibiyotik kullanmayınız.”

TOPLUM SAĞLIĞI MESELESİ

Enfeksiyon hastalıklarından korunmanın bir toplum sağlığı meselesi olduğunu söyleyen Dr. Çelik, “Bu kış, sağlığınızı korumak için basit ama etkili önlemler alarak hem kendi sağlığınızı hem de çevrenizdekilerin sağlığını koruyabilirsiniz. Örneğin temel hijyen konusunda dikkatli olmak, birçok hastalık için temel bir engelleyicidir. El hijyenine özen gösterin. Sık sık ellerinizi sabun ve suyla yıkayın veya alkol bazlı el dezenfektanı kullanın. Kalabalık ve kötü havalandırılmış ortamlardan mümkün olduğunca kaçının. Bir diğer önemli husus ise bağışıklığınızı güçlendirmek olacaktır. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve yeterli uyku bağışıklık sisteminizi destekler” ifadelerini kullandı.

MASKE KULLANIMI ÖNEMLİ

Maske kullanımının sadece pandemi döneminde bir zorunluluk hali olmasının yanı sıra toplum sağlığının korunması noktasında da önleyici bir tedbir olarak görülmesi gerektiğine değinen Dr. Çelik, “Ateş yüksekliği, öksürük, kas ağrısı gibi şikayetleri olan kişilerin kapalı ortamlarda diğer kişilere virüs bulaştırmamak için maske kullanması önerilir. Maske takmayan kişilerin öksürme ve hapşırma durumunda bir mendil veya peçete ile ağzını burnunu kapatması veya kolunun iç kısmı ile ağzını kapatması gerekmektedir. Özellikle ek hastalıkları olan, ileri yaş ve bağışıklığı baskılanmış kişilerin aynı ortamda hasta olan biri varsa veya kalabalık ortamlarda bulunacaksa maske takmaları çok önemlidir. Son olarak risk grubundaki kişilerin her yıl sıcaklıkların düşmeye başlamasıyla birlikte grip aşısı olması; gribal virüslere bağlı ağır enfeksiyon gelişimi, hastaneye yatış ve ölümleri önlemektedir” diye konuştu.

BÜLTEN

Yazarımız Kim ?

BÜLTEN