- Sağlık
- 04.05.2025 13:57
Türk Toraks Derneği KOAH Çalışma Grubu ve KOAH uzmanları bir akciğer hastalığı olan ve yaygınlaşma eğilimi gösteren, ilerleyici özelliğiyle de özenle takibi gerekli KOAH konusunda farkındalığı artırmak için çeşitli etkinlikler düzenleyecek
Türk Toraks Derneği KOAH Çalışma Grubu adına Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Alev Gürgün, bu yıl18 Kasım olarak belirlenen Dünya KOAH Gününde çeşitli etkinliklerle KOAHın tanınması ve öneminin kavranması için çaba sarf edeceklerini ve bugün yayınlayacakları bildiri ile Dünya KOAH Gününde toplumun aydınlatılmasını amaçladıklarını söyledi.
Prof.Dr. Gürgün, KOAH gününde hedefimiz KOAHın her yıl daha fazla kişi tarafından bilinmesi ve risk faktörü taşıyan kişilerin sağlık kuruluşlarına başvurularının artırılmasıdır. Bu yıl herkesin kolayca yapabileceği yürüyüşü tema olarak seçtik. Ulusal ve yerel Türk medyasını, önemli bir halk sağlığı sorunu olan KOAH konusunda, KOAH hikâyesini duyurarak kamuoyunu bilgilendirme ve bilinçlendirme gayretlerimize destek vermeye ve bu konuda harekete geçmeye çağırıyoruz dedi.
HAYAT SİZDEN UZAKLAŞMASIN!
KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı); nefes yollarında mikroplarla oluşmayan bir iltihaplanmaya bağlı oluşan ilerleyici bir akciğer hastalığı olduğunu ifade eden Prof.Dr. Gürgün, KOAH, tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olmasına karşın, kamuoyu tarafından yeterince bilinmeyen bir hastalıktır. KOAHın görülme sıklığı 40 yaş üstü yetişkinlerde yüzde 15-20dir. Bir diğer deyişle toplumumuzda 40 yaş üstü her 5 kişiden birinde KOAH vardır. Oysa 10 KOAH hastasının sadece biri doktora başvurmuş ve doğru tanı alabilmiştir. Bu durumda, ülkemizde bulunan 3-5 milyona yakın KOAH'lı hastanın sadece 300-500 bini kendisinde hastalık olduğunu bilmektedir açıklamasında bulundu.
YILDA 2,9 MİLYON KOAHDAN ÖLÜYOR
Küresel Hastalık Yükü Çalışması verilerine göre, KOAH yılda 2.9 milyon ölüme neden olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Gürgün, Günümüzde tüm dünyada 3. ölüm nedeni haline gelen KOAH, tüm ölümlerin de yüzde 5.5inden sorumludur. Türkiyede solunum sistemi hastalıkları en sık görülen 3. ölüm nedenidir ve bu ölümlerin yüzde 61.5i KOAH nedeniyledir diye konuştu.
Prof.Dr. Gürgün, KOAH gelişimi için tüm dünyada en yaygın görülen risk faktörü sigara dumanıdır. Diğer tip tütün kullanımı pipo, puro, nargile vb. ve çevresel tütün dumanı da KOAH gelişimine katkıda bulunmaktadır dedi.
FİZİKSEL AKTİVİTENİN ÖNEMİ
KOAHda en sık görülen yakınmaları nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarma şeklinde olduğunu söyleyen Prof.Dr. Gürgün, Sigara içen kişiler öksürük ve balgamı kanıksarlar ve bu nedenle doktora başvurmazlar. Nefes darlığı nedeniyle fizik aktivitede azalma ortaya çıkar. KOAHlı hastaların yüzde 75i yetersiz fiziksel aktivite göstermektedir. Bu nedenle, hem bu hastalığın önlenmesi hem de ilerlemesinin engellenmesinde fiziksel aktivitenin arttırılması gerekmektedir diye konuştu.
TANISI KOLAYCA KONABİLİYOR
KOAH'ın tanısı, basit ve ağrısız bir test olan nefes ölçüm testi ile kolayca konabildiğini ifade eden Prof.Dr. Gürgün, KOAHın erken tanısı, hastalığa bağlı sakatlık ve ölüm oranlarını azaltacaktır. Bu nedenle, 40 yaş üstü, sigara içmiş ya da içmekte olan veya meslek icabı ya da çevresel ortam gereği tozlu ortamlarda bulunan kişilerde müzmin seyirli öksürük, balgam ve nefes darlığı yakınmalarından en az birinin bulunması halinde kişinin bir göğüs hastalıkları hekimi tarafından görülüp nefes ölçüm testini yaptırması gerekir dedi.
ÖNLENEBİLİR TEDAVİ EDİLEBİLİR
Türk Toraks Derneği KOAH Çalışma Grubu adına yaptığı açıklamada; KOAHın ilerleyici bir hastalık olmasına karşı önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu söyleyen Prof.Dr. Gürgün, KOAHlı bir hastanın yapması gereken ilk iş sigarayı bırakmak amacıyla hekime başvurmasıdır. Sigara bağımlılığı tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bunun dışında, diğer zararlı toz ve dumandan uzak durulması, grip ve zatürre aşılarının yapılması ve nefes yoluyla alınan ilaç tedavisinin yanı sıra fiziksel aktivitenin önerilmesi ve uygulanmasının sağlanması; hem hastalık gelişimi, hem hastalığın ilerlemesi ve kötü sonuçlarının önlenmesinde önemli bir adımdır. Hastanın iyileştirilmesi ve korunması için haftanın en az beş günü, günde en az 30 dakika süre ile orta yoğunlukta fizik aktivite önerilmektedir diye konuştu. (Ege Ajans)