“Devlet politikasına aykırı beyanat”

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 10 maddelik önerisine ilişkin, “Eski Başbakanın devlet politikalarına aykırı beyanat vermesi, gafilliktir” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 18.10.2017 08:14
  • Güncelleme Tarihi : 18.10.2017 08:14
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Devlet politikasına aykırı beyanat”

MHP Genel Başkanı Bahçeli, TBMM grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Kerkük için yayınladığı 10 maddelik öneriye yönelik de bir değerlendirmede bulunan Bahçeli, “Barzani’ye ‘Kak Mesut’ diyen eski Başbakan sosyal medya hesabı üzerinden geçtiğimiz pazar günü 10 maddelik bir açıklama yaparak kendini hatırlatma gereği duymuştur. Bu şahıs Kerkük’ün asırlardır bütün etnik ve mezhebi renkleri, aidiyetleri bünyesinde barındırdığını açıklamıştır. Anlaşıldığı üzere Kerkük’ün Türkmen ruhunu inkar etmiş, Türkmen yurdu olduğunu yok saymıştır. Yani kendisinden bekleneni bir kez daha yerine getirmiştir. Stratejik derinlikte az kalsın Türkiye’yi boğmak üzere iken görevden el çektirilen bu zihniyet, şimdi kalkmış, sanki fikrin nedir diye sorulmuş gibi mesajlar verme gereği duymuştur. Türkiye Cumhuriyeti Barzani’ye referandumu iptal et diyor, Irak’ın siyasi birliğine, toprak bütünlüğüne tartışmasız önem veriyor, ne var ki eski Başbakan çıkıp müzakere tavsiyesinde bulunarak referandumun dondurulmasını öneriyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, Dışişleri Bakanlığı, TSK güçlü bir iradeyle ağız birliği içindeyken, bir eski Başbakan’ın durumdan vazife çıkararak devletin politikalarına aykırı beyanat vermesi, Türkmenlerin haklarına kara çalması gafillik ve garabettir. Hükümetin politikalarını sabote etmektir. Sorarım sana, durdun durdun da şimdi niye ortaya çıktın” dedi.

BARZANİ TAM BİR DÜŞMAN

Suriye ve Irak’ın, parçalanma ve dağılmanın eşiğinde olduğunu belirten Bahçeli, bölgede yaşanan son gelişmeler hakkında şunları söyledi: “Irak ve Suriye’de adeta kıyamet kopmuştur. Nerede bir istikrarsızlık varsa terör örgütleri oradadır. Nerede kanayan bir yara, kaynayan bir ülke varsa teröristler oraya akmaktadır. Barzani’nin 25 Eylül korsan referandumundan sonra bölgesel tansiyon daha da yükselmiş, tehditler daha da yoğunlaşmıştır. Peşmerge başı yanlış üstüne yanlışa imza atmış, eceline susamış bir canlı gibi denetimsiz ve kontrolsüzlüğün seline kapılmıştır. Oynanan oyun şiddetlidir ve büyüktür. Kandil ve Sincar’dan sonra PKK’nın Kerkük’e yuvalanması yalnızca Irak, yalnızca bölge için değil, Türkiye için de milli güvenlik meselesidir. Şu andaki durum ne olursa olsun, Barzani-PKK cinayet ittifakında hedef Türkmen yurtlarıdır. 25 Eylül referandumunun gayesi daha da netleşmiş, taraf ve emelleri daha da gün yüzüne çıkmıştır. Suriye’nin kuzeyindeki sözde üç kantona eklemlenmek isteyen, 25 Eylül’ü bu kapsamda ara durak gören ve PKK’nın hain hedefleriyle Kürdistan nöbetine giren Barzani tam bir düşman, tam bir rezildir. Elinizi vicdanınıza koyup lütfen sorgulayınız; PKK’lılar peşmergeyle birlikte Türkmen elinde eğer kan döker, Türkmenleri topluca katlederse buna nasıl sessiz kalır, nasıl ilgisiz dururuz?” (İHA)

Haber Merkezi