Mahremiyet Duvarı

YUSUF ÇAĞIRTEKİN

Kuzey Avrupa ülkelerini (İzlanda, İsviçre, Finlandiya, Danimarka… vb.) dünyada en çok ön plana çıkaran özellik; hiç kuşkusuz gelişmiş ahlaki değerler sistemidir.

Bunu sağlayan en önemli şey ise dünyanın en iyi eğitim sistemlerine sahip olmalarıdır. Hatta birçok ülke eğitimcilerini bu ülkelerin eğitim sistemlerini incelemesi için gönderir.

Birçoğumuz da en azından bir tane Kuzey Avrupa ülkesinde yaşama hayali kurmuşuzdur ya da kuruyoruzdur.

Dün oynanan Finlandiya-Danimarka maçında gelişmiş ahlaki değerler sistemi olarak nitelediğim bu durumu tüm dünya bir kez daha gözlemledi.

Christian Eriksen’in maç esnasında kalbinde oluşan ritim bozukluğu ile yere yığılması sonucu, takım arkadaşları oyuncunun bir mahremiyet alanının olduğunu gösterdi milyonlarca insana.

Yaşadığımız çağda teknolojik aletlerin fazlalığı ile insanlığın en büyük sorunlardan bir tanesinin mahremiyet sorunu olduğu düşünülürse;

Halka açık bir alanda, onlarca kameranın önünde böyle bir duvar oluşturmak, bugüne kadar tüm dünyaya mahremiyet konusunda verilmiş en büyük derstir herhalde!

Bu duvar, şimdiden turnuvanın “en unutulmaz olayı” olarak futbol tarihinde yer aldı.

Benim önerim; futbolda bundan sonra da bu tür olaylar yaşandığında mahremiyet duvarlarının oluşturulması, futbolcunun canıyla uğraştığı anların hiç kimse tarafından görüntülenmemesidir.

Benim Danimarka’da takdir ettiğim diğer bir detay ise, EURO 2020’ye bir felsefe ile gelmiş olmaları.

Çünkü endüstriyel futbol düzeninde ulusal milli takımlarda oynayan futbolcuların bile prim aldığını düşünürsek, bu oluşumun aksine dünyanın en büyük kitlesel spor organizasyonlarından bir tanesinde insanlara mesaj verebilmek gerçekten de takdire şayan.

“Jentoloven Felsefesi” ile turnuvaya geldiğini öğrendiğim Vikingler, daha ilk maçında talihsiz bir olayla da olsa Jentloven’in felsefesini, toplum olmayı, toplum olarak ‘bir’ olmayı, dünyaya belki de olabilecek en etkili şekilde anlattılar oluşturdukları mahremiyet duvarıyla.

Haber Merkezi