50 yıl sonra ilk fotoğraf

Mariner 4 adlı uzay aracının Mars’a gönderilen ilk araç olarak 50 yıl önce fotoğraf gönderdiğini belirten Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Dekan Yrd.Prof.Dr. Varol Keskin, bu yıl ilk kez ‘Yeni Ufuklar’ adlı uzay aracından görüntü alabildiklerini söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 24.08.2015 08:20
  • Güncelleme Tarihi : 24.08.2015 08:20
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
50 yıl sonra ilk fotoğraf haberinin görseli

NİLGÜN TAZE

Günümüzde fotoğraflama çalışmalarına en yakın örneğin 14 Temmuz 2015’te Plüton cüce gezegeninin yanından geçen Yeni Ufuklar (New Horizons) adlı uzay aracının gönderdiği resimler olduğunu ifade eden Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof.Dr. Varol Keskin, uzay aracının cüce gezegen üzerindeki jeolojik oluşumlarla ilgili önemli bilgiler elde edilmesini sağladığını belirterek, “Eski ve yeni yüzeyleri, dağları, akan buzulları ve yüzey altında olması olası su ile ilgili bilgiler elde edilmiştir. Dağlar incelenerek yüzeyin ve temel olarak kabuğun su buzu içerdiği belirlenmiştir. Ayrıca Plüton cüce gezegeninin daha önceden bilinene göre daha büyük olduğu saptanmış, çapının 2374 km olduğu belirlenmiştir. Böylelikle bilinen ortalama yoğunluğunun da daha az olduğu belirlenmiş, buz miktarının yüzde 40 kadar olduğu ortaya çıkmıştır. En büyük uydusu Charon’un da su buzu ve kraterlerle dolu olması umulurken böyle olmadığı, tektonik bloklar ve dağlarının olduğu ve kuzey kutup bölgesinin karanlık olduğu görülmüştür. Diğer küçük uydularının boyutları Nix için 35 km ve Hydra için 41 km olarak ölçülmüştür. Yine de elde edilen bilgilerin yüzde 95’i henüz yeryüzüne ulaşmamıştır. Daha fazla bilgi ancak önümüzdeki yılın sonbaharında elde edilmiş olacak” dedi.

CERES KÜÇÜK GEZEGENİ

Mars ile Jüpiter arasında yer alan ana asteroid kuşağının en büyük cismi olan küçük gezegenden uzay aracının gönderdiği resimlerde bolca kratere rastlandığını söyleyen Varol, Ay ya da Merkür gezegenine benzeyen bir yüzeye sahip olduğunun belirtti. Keskin, “Ayrıca gezegenin bir bölgesinde, bir kraterin içinde oldukça parlak, beyaz renkli oluşumlar saptandı ancak bunların yapısı konusunda henüz bir belirleme yapılamadı. Geçen ay Ceres’in bin 500 km kadar yakınında bulunan uzay aracı cismin ayrıntılı haritasını çıkardı. Buna göre yüzeyde en yüksek dağlarla en derin kraterlerin arasında 15 km kadar farklılıklar olduğu belirlendi. Bu kraterler buzca zengin bir kabuk olduğunu gösteriyor. Parlak oluşumların bulunduğu 90 km çaplı ve 4 km derinliğe sahip kratere Occator adı verildi. Birçok kratere adlar verildi. 940 km çapındaki Ceres, Plüton’un yüzde 40’ı boyutlarındadır” açıklamasını yaptı.

KEPLER UYDUSUNUN BULGULARI

Kepler adlı uzay teleskobunun, belirli bir gökyüzü bölgesinde Dünya benzeri ötegezegen bulmak üzere gönderildiğini ve geçen ay Kepler’in Dünya’ya en çok benzeyen ötegezegeni bulduğunun duyurulduğunu söyleyen Keskin, “Kepler-452b adı verilen bu ötegezegen, Dünya’dan yüzde 60 daha büyük ve Güneş benzeri bir yıldızın etrafında bir yılı 385 gün sürecek biçimde dolanıyor. Ayrıca yıldızına uzaklığı suyun sıvı olarak bulunmasına uygun. Dünya’dan bin 400 ışık yılı uzaklıkta. Kepler teleskobu tarafından bu güne kadar toplam 4 bin 96 adet ötegezegen bulundu. Aralık 2011’de bulunan Kepler-20e adlı ötegezegen Dünya’dan daha küçüktü ancak yıldızına çok yakındı. Sonrasında bulunan Kepler-22b ise Dünya’nın iki katı büyüklükte idi ve yıldızı Güneş’e göre soğuktu. Kepler-452b’nin yüzey çekimi Dünya’nın 2 katı kadar. Muhtemelen yüzeyi kaya yapısında ve Dünya’ya göre daha kalın bir atmosfere sahip. Ayrıca aktif yanardağlarının da olması mümkün” ifadelerini kullandı.

ROSETTA UYDUSUNUN BULGULARI

Kepler-452b’nin Dünya’dan 1,5 milyar yıl daha yaşlı olduğunu ve üzerinde yaşam oluşması için yeterince zaman geçmiş göründüğünü belirten Prof.Dr. Varol Keskin, ilk gezegen gözleminin yapıldığı 1995 yılından bu yana çok sayıda gezegen bulunduğunu ve bu yıldızların çoğunda gezegenlerinde olabileceğini ifade ederek, “Bir kaç ay önce 67P/Churyumov-Gerasimenko adlı kuyrukluyıldıza Philea adlı bir sonda indiren Rosetta uzay aracı, kuyrukluyıldızın Güneş’e en yakın konumdan geçmesi sırasında birçok bilgiyi Dünya’ya gönderdi. 29 Temmuz’da en büyük gaz fışkırmasını görüntüledi. 6,5 yılda bir Güneş’e yakınlaşan kuyrukluyıldız 13 Ağustos’ta Güneş’e 186 milyon km uzaklıkta en yakın konumda idi. Güneş’in ısıtmasıyla yüzeyi bir miktar çözünen bu kuyrukluyıldızla ilgili pek çok ölçüm ve veri kaydedildi. Bunlar zamanla ayrıntılı olarak incelenecek ve hem kuyrukluyıldızın yapısı hem de Güneş Sistemi’nin geçmişi hakkında çok değerli sonuçlara ulaşılacak” dedi.