Ailelerin tercihi

Çiftlerin birbirleriyle ve çocuklarıyla yaşadıkları sorunları çözmeyi amaçlayan ‘Aile Terapisi’ uygulamasının, özellikle büyük kentlerde yaygınlaşmaya başladığı bildiriliyor. Dr. Haluk Aksu konuyla ilgili açıklamalarda bulundu


  • Oluşturulma Tarihi : 03.05.2018 06:55
  • Güncelleme Tarihi : 03.05.2018 06:55
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Ailelerin tercihi

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Teknolojinin ilerlemesi ve gelişmesi ile beraber aile yapılarında da sıkıntılar gözlemlenmeye başladı. Hem çiftler hem de çocuklar arasında yaşanan sıkıntılar ise aile terapisi ile giderilmeye çalışılıyor. Özellikle son dönemde oldukça revaçta olan aile terapisinin önemini İzmir Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Haluk Aksu ile görüşerek sizlere aktardık.

Aile terapisinin, aile bireyleri arasındaki ilişkileri ele alıp, yaşadıkları sıkıntılı ve zor süreçleri, onları bir araya getirip, çözüm için işbirliği yapmalarını sağlayarak çözmeyi amaçlayan bir çalışma olduğunu kaydeden Aksu, aile terapisinin son yıllarda özellikle büyük şehirlerde yaygınlaştığını, terapiye en çok kadınların başvurduğunu ya da ailenin gelmesine öncülük ettiğini belirtti. Terapi ortamında,’haklı-haksız’ ya da ‘suçlu-suçsuz’ ayrımının yapılmasının söz konusu olmadığını belirten Aksu, şöyle devam etti: “Aile içinde yaşanan zorluk ve sıkıntı ailenin bir ya da birden çok üyesinde, çeşitli şekillerde ortaya çıkabiliyor. İşleyişte sorunlar yaşanan ailelerde çoğu zaman, bir kişinin problemin kaynağı olarak belirlendiği, tüm sorumluluğun o kişiye yüklendiği bir savunma mekanizması görülebiliyor. Bu kişiler ise sıkıntıları ile baş etmekte zorlanıyor ve kendi sıkılmışlığını, bastırılmışlığını ve bunalmışlığını ifade edememekten dolayı mağdur ve muzdarip oluyor ve yakınıyor. Hem belirlenmiş kişinin hem de bütününde ailenin sıkıntılı döngüsünden çıkabilmesi ve sistemin rahatlatılması için, terapötik müdahaleye gereksinim duyuluyor.”

“BLÖF OLSUN DİYE”

Çift terapisi için başvuranların, en çok ‘Biz anlaşamıyoruz’ şeklinde şikâyette bulunduklarını ifade eden Aksu, “ ‘Beni dinlemiyor’, ‘Beni anlamıyor’, ‘Birey olarak kabul etmiyor’, ‘Kendi düşündüklerini düşünmemi, kendi davranışlarını uygulamamı istiyor’ ya da ‘Eşim beni aldatıyor’ gibi şikayetlere sıkça rastlıyoruz. Bunun yanında, ‘Başkasına aşık oldum, evliliğimi de bozmak istemiyorum, ne yapmalıyım?’ ve ‘Boşanmak istiyoruz, çocuklara nasıl söyleyeceğiz’ gibi sorularla da başvuruyorlar. Birçok kişinin de daha gerçekten boşanmaya hazır olmadığı halde, eşine blöf olsun diye boşanmak istediğini söylediğini gözlemliyoruz” dedi. Genellikle çiftlerin ‘Ben, sen, o’ kavramlarının kullanıldığı cümlelerle geldiğini ifade eden Aksu, “Biz kelimesi çiftlere çok fazla geliyor, ‘Biz’ kelimesini ‘Benim içimde sen’ olarak algılıyorlar. Ancak, ‘Biz’ kavramı, farklılıkların uyum içinde, birbirini tamamlaması ve farklı kişiliklerin ortak paydada rahat nefesler alarak, yaşanması anlamına gelmekte. Çiftlere bunu anlatıyoruz” diye konuştu.

CİNSEL SORUNLAR VE ÇOCUK PROBLEMLERİ

Cinsel konularda ise eşlerin çeşitli cinsel takıntılar ve en çok da çiftlerden birisinin monotonlaşmış bir evlilik veya cinsel beraberlikten sıkılmış olması problemi ile geldiklerini belirten Aksu, şu aktarımlarda bulundu: “Tabi bu problemlerin altında toplumsal örf ve adetler, çocukluk ve ergenlik çağında yaşanan aile içi ilişkilerin kalitesi veya travmalar, yanlış cinsel bilgilendirme, hatta hiç bilgilendirilmeme dolayısı ile yanlış duyumlar ve inanışlar edinme, baskı ve yasakların getirdiği cinsel mitler gibi daha birçok sorun yatıyor.” Ailelerin, çocukların yaş gruplarına göre değişen sebeplerle de kendilerine başvurduğunu belirten Aksu, şunları kaydetti: “İnatçı, huysuz, sürekli ağlayan çocuk veya içine kapanık, tırnak yiyen, okul başarısı düşük çocuk, eğer ergen ise asi, ailenin kurallarına karşı gelen, ders çalışmayan çocuk, ya da ailenin istek ve arzularını yerine getirmekten bitap düşmüş, mükemmeliyetçi ailenin altında ezilen, ağzıyla kuş tutsa yaranamayan, içinde fırtınalar kopan çocuk gibi sorunlara rastlıyoruz. Dikkat edilirse, hepsi de aslında ailenin bir profilini yansıtıyor. Yani aile çocuğu terapiye getirmiş gibi görünse de, aslında çocuk bir şekilde arıza çıkararak, tabi bunu bilinçli bir şekilde yapmıyor, aileyi terapi odasına getiriyor. Ben bu çocukları önce kutluyorum, ‘iyi ki bunlar yaşanmış ve siz terapi odasında daha işe yarar stratejiler geliştirerek çözüm yolu üretebileceksiniz’ diyorum.”

Haber Merkezi