Babalar icra istemiyor, ortak velayet istiyor

Eşlerinden ayrıldıktan sonra çocukların velayeti anneye verilmesi ile kendi çocuklarını görmekte büyük zorluklar çeken babalar, ortak velayet talep ediyor. Çocuklarını görebilmek için icra yolundan başka kendilerine bir çare bırakılmadığını vurgulayan babalar, yetkililerden çözüm bekliyor


  • Oluşturulma Tarihi : 30.10.2018 08:20
  • Güncelleme Tarihi : 30.10.2018 08:20
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Babalar icra istemiyor, ortak velayet istiyor

KENAN YEŞİL-ÖZEL HABER
Türkiye’de ne yazık ki boşanma davalarının ardından en büyük zararı çocuklar görüyor. Anne ve babaların ayrılmasıyla birlikte mahkemenin vermiş olduğu karar sonrasında anne veya babaya tek taraflı çocukların velayeti veriliyor. Tek taraflı velayetin verilmesi ile anne veya baba mahkemenin belirlediği süre zarfında çocuklarını görebiliyorken, velayeti elinde bulunduran taraf bu durumu zorlaştırmak için karşı tarafa çeşitli sıkıntılar yaşatabiliyor. Anne veya babasından uzun süre uzakta kalan çocuklarda ise bu durum psikolojik anlamda çok büyük tahribatlara yol açıyor. Günümüzde ise eşlerinden boşandıktan sonra mahkeme kararına rağmen çocuklarını göremeyen çok sayıda anne ve baba bulunuyor. Velayeti üstünde olan anne ya da baba, çocuğunu eski eşine çeşitli bahanelerle göstermeyebiliyor. Eski eşine çocuğunu göstermeyen velayete sahip ebeveyn, karşı tarafa icra yolundan başka çare bırakmıyor. Bu durumdan rahatsız olan ve ortak velayet talep eden İzmirli babalar, yetkililere seslendi.
KADIN OLMAK YETİYOR
2009 yılından bu yana boşanma davası ile başlayan süreçte haklarının yanında çocuklarının haklarını da aramaya başladığını belirten İbrahim Aksoy, “Çünkü çocuklarımı benim dışında koruyabilecek kimse yok. Annesi çocuklarımla ilgilenmiyor. 9 yıldır çocuklarım için mücadele veriyorum. Bu süreç içerisinde ‘Velayet anneye verilir’ dediler, araştırmaya koyuldum. Böyle bir kanun olmadığını gördüm. Çocukların üstün yararı dikkate alınmalı ve ona göre karar verilmesi gerekirken Türkiye’de bu maalesef böyle değil. Çocukların velayetini almak için kadın olmak yetiyor. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmadan önce benim gibi insanların olabileceğini hiç düşünmemiştim. Boşanma süreciyle başlayan ve çocukların velayeti konusunda devam eden süreçte birçok şey öğrendim. Resmi kurumlara ve yargı organlarına müracaat etmeye başladım. 3 defa çocuklarım evde yalnız kaldığı için savcılığa gittim ama bir sonuç alamadım. Süreç içerisinde İzmir İnsan Hakları Kuruluna dilekçe gönderdik. Orada ‘Çocuk haczi insan hakkı ihlalidir’ kararı çıkarttık” dedi.
ÖNCELİĞİMİZ ÇOCUKLARIMIZ
Babasız Bırakılan Çocuklar Çocuksuz Babalar Derneği’nin kuruluş sürecini anlatan İbrahim Aksoy, amaçlarını da anlatarak şöyle devam etti: “Tek başına olunca insanlar sizi sadece sözle geçiştiriyordu. Bu yüzden de 2016 yılında dernek kurduk. Çocuklarımızın haklarını savunmak için bu yola koyulduk. Bizim önceliğimiz çocuklarımız. Derneğimizin ismi baba baskın olsa da burada bir cinsiyetçilik söz konusu değil. Çocuklar için cinsiyet diye bir şey yok. Kızlarımız var, oğullarımız var. Bizim çalışmalarımıza destek veren birçok kadın arkadaşımız, kadın onursal üyelerimiz var. Derneğimizde cinsiyet ayrımı yok. Sadece babaları değil annelere de yardımcı oluyoruz. Çocukları ile ilgili sıkıntı yaşayan herkese yardımcı oluyoruz. Buradan bir ücret ya da karşılık beklentimiz yok. Sadece çocuklarımızın da haklarının olduğunu topluma göstermeye çalışıyoruz. Anne’nin yanında babanın da olduğu gerçeğini göstermeye çalışıyoruz.”
ÇOCUKLARIN HAKLARI YOK SAYILIYOR!
Çocukları için girdikleri mücadelede çocuk haklarının yok sayıldığını gördüklerini söyleyen Aksoy, “Hukukçular ve resmi kurumlarda çocuk kavramı olmadığını gördük. Çocukların hakları yok. Ama biz 1994 yılında Çocuk Hakları Sözleşmesinin altına ülke olarak imza atmışız. Bu bizim kanunumuz olmuş ama şu anda kanunumuzda olan bir şeyi yok sayıyoruz. Bu sözleşme kabul edilmesinden sonra çocuğun da annesinden ve babasında herkesten bağımsız hakları var. Mesela her türlü olayda çocuğun öncelikle yararının gözetilmesi hakkı var. Bu süreçte karşılaştığımız bazı hukukçular bile bunun farkında değildi. Bizler bunları söyleme başladıkça bize hak verdiler. Çocuk hakları 9’uncu maddede ‘Çocuklar anneleri ve babaları ile doğrudan görüşme hakkına sahiptir’ hükmü var” dedi.
UZAKLAŞMAK DURUMUNDAYIM
Yasal düzenlemelerden çok uygulamada sıkıntılar olduğunu dile getiren Aksoy, “Çocuklara temel haklar tanınmış ama bunlar uygulanmıyor ve uygulamalar bu çerçevede denetlenmiyor. Çocuğumu okulda görmeye, dersleri ile ilgili bilgi almaya gittim. Dediler ki bana ‘Çocuğunu okulda göremezsin. Hakkında bilgi alamazsın.’ Niye diye sorduğumda ise ‘Annesi öyle istedi’ dediler. Çocuğum ameliyat olmuş cuma günü. Cumartesi günü çocuğumu icra ile almaya gittim. Annesi alamazsın ameliyat oldu dedi. Çocuğumun ameliyat olacağını bana söylemedi. Onu yapmadığı gibi ‘Çocuğum ameliyat oldu bu hafta gelme’ diye bilirdi. Onu da söylemedi. Çocuğumu almaya gittiğimde icra tutanaklarına da geçti, çocuğum ‘Ben babama gitmek istiyorum’ dedi. Normal bir vatandaş çocuğumu sokakta sevse, başını okşasa sorun yok. Ben babası olarak çocuğumla yolda karşılaşsak sevsem, sarılsam suçlu duruma düşüyorum. Çocuğumu yolda görsem oradan uzaklaşma durumundayım. Çünkü annesinin bu durum karşısında söyleyeceği en ufak bir olumsuz ifade beni çocuğumdan daha da uzaklaştırıyor. Bu ne kadar acı bir durumdur. İnsan evladını gördüğünde sarılamadan, kokusunu alamadan bir daha görememe olasılığından dolayı oradan uzaklaşması çok acı” ifadelerini kullandı.
9 YILDA 250 DEFA İCRA İŞLEMİ YAPILDI
Çocuklarını görebilmek için 9 yılda 250 defa icra müdürlüğüne gitmek zorunda kaldığını belirten Aksoy, bu süreçte çocuklarını görebilmek için icraya 20 bin liranın üzerinde para ödediğini söyledi. İcra ile çocukları görme konusuna açıklık getiren Aksoy, “İcra iflas kanunu diye yaklaşık 70 yıllık bir kanun var. Bu kanunun esas amacı mal, mülk, emtia işinde alacak-verecek borç meselelerini çözmek için konulmuş bir kanundur. Hukuk adına akla mantığa sığmayacak yöntem üretilmiş. Aynı kanunda hayvancılık yapan çiftçinin süt sağdığı inek alınamıyor, evinde kullandığı eşya haczedilemiyor. Bir kişinin evcil hayvanı haczedilemiyorken evladını göremeyen ebeveynin kendi öz evladını icra yolunu kullanarak haczedebileceği yine bu kanunda geçiyor. Çocuğumu maddi bir varlıkmış gibi haczederek görebiliyorum. İcra işlemi para ile ölçülebilen bir değer için yapılır. Sanki çocuğumu bir değer biçerek para ödüyorum ve saatlik görebilmek için haczediyorum. Çocuklarımızı görebileceğimiz süre de mahkemede alınan karara bağlı. Mesela, mahkemede alınan kararda ayda 2 defa olmak üzere cumartesi günleri her iki hafta bir 6 saatlik zaman diliminde toplam 12 saatlik için haciz işlemi yapılıyor. Boşanma ve velayet davalarında çocuğu göreceğiniz zamanı belirleyen kişisel ilişki kararları var. Bu kararı mahkeme veriyor” diye konuştu.
ÇOCUĞUMU GÖREMİYORUM!
Çocuğunu icra yolu ile görebilen bir başka baba ise özel bir şirkette Bilgisayar Sistem Yöneticisi olan Hüsnü Kutluay. Aynı zamanda Babasız Bırakılan Çocuklar Çocuksuz Babalar Derneği’nin başkan yardımcısı olan Kutluay, kendisiyle aynı durumu yaşayan birçok insanın olduğunu dile getirerek, “Bu işin ne gelir düzeyiyle, ne de eğitim düzeyi ile alakası yok. Bu iş tamamen insani ve vicdani bir durum. 2012 fiilen 2014 yılında kanunen boşandım. 2012 senesinden beri kendi evladımla aramdaki aile hayatını yaşatmak ve sürdürmek için uğraşıyorum. Pozitif yükümlülükler yerine getirilmediği için kendi evladıma babalık yapmak için çırpınıyorum. 2014 senesinden beri param olduğu sürece çocuğumu icra ile görüyorum. Ekonomik gücüm olmadığı zaman ise çocuğumu göremiyorum. Evladıma çok yakın mesafede yaşamama rağmen çocuğumu göremiyorum. Çocuğumu görmemem için hiçbir neden hiçbir gerekçe yok. Velayet sahibi mahkeme kararını bile dinlenilmediği için çocuğumu göremiyorum” şeklinde konuştu.
ÇOCUKLAR İSTİSMAR EDİLİYOR
Boşanma işlemlerinin ardından çocuğun velayetini alan tarafın bu durumu karşı tarafa bir silah olarak kullandığını belirten Kutluay, çocukların istismar edildiğini söyledi. Çocuğunu görebilmek için icra yolundan başka çare bırakılmadığını değinen Kutluay, “Mahkeme çocuğu görebilmek için belirli zamanlar veriyor. Çocuğun sorumluluğunu, velayetini alan kişi, karşı tarafa annesine ya da babasına göstermemeye başlıyor, çocuğu bir silah gibi kullanıyor, Kendi çocuğunu istismar ediyor. Çocuğu uzaktaki ebeveynine göstermek veya teslim etmek için zorluk çıkartarak eski eşine icra yolundan başka çare bırakmayan insan kendi öz evladını istismar ediyordur. Bunun Türk Ceza Kanunu’nda karşılığı var. Devletin pozitif yükümlülükleri arasında çocukları korumak ve ebeveyn ile çocuk arasındaki aile hayatına saygı duyarak hem anne hem de babasıyla ilişkisini korumak ve sürdürmek için gerekli tedbirleri almakla ilgili taahhüdü var. Bunlar tam anlamıyla uygulansa ve mahkeme kararlarını uymayan ebeveynlere göz yummasa çocuklarımız istismar edilmeyecek bizlerde icraların kapılarında sürünmek zorunda kalmayacağız. İcra masraflarını karşılayabilecek ekonomik gücümüz olursa ancak evlatlarımızı bağrımıza basabiliyoruz” dedi.
BAYRAM SABAHLARI İÇİM SIZLIYOR
“Benim babalık görevimi yerine getirmekten başka bir amacım yok” diye konuşan Hüsnü Kutluay, şöyle devam etti: “Bayram sabahları insanları evlatları ile birlikte bayram namazına giderken gördüğümde içim sızlıyor. Çocuğuma örnek olmak görevim ama ben görevimi yerime getiremiyorum. Benden beklenen sadece çocuğun nafakası. Nafakanın verilmesi ile çocuğun tüm ihtiyaçları karşılanacakmış gibi bir zihniyetle karşı karşıyayız. Çocuğum okula kaydolurken annesi mahkeme kararı ile okula gitmiş ve ‘Bu çocuğun babası okula gelirse okula sokmayacaksınız, çocukla görüştürmeyeceksiniz, çocukla ilgili en ufak bir bilgi vermeyeceksiniz’ demiş. Uzun bir süre sonra bir şekilde okul yönetimiyle irtibat kurma şansım oldu. Onlar sağ olsun anlayışlı davrandılar ve oğlumla iletişim kurma şansına sahip oldum. Ama herkes bu şansa sahip olamıyor. Birçok arkadaşımız okula girdiğine potansiyel sapık muamelesi görüyor. Elini kolunu sallayarak okula girdiğinizde bir şey yok ama çocuğun babasıyım dediğinizde kapı dışarı ediliyorsunuz.”
İCRA YAPAMADIM, 1 YIL ÇOCUĞUMU GÖREMEDİM
Çocuğunu daha fazla görebilmek için eski eşinden müsaade istediğini ancak hiçbir şekilde olumlu bir cevap alamadığını belirten Kutluay, icra yapacak durumu olmadığı dönemde bir yıl boyunca çocuğunu göremediğini belirterek, “İcra olmaksızın çocuğumu görmek için elimden gelen bütün imkanları kullanmaya çalıştım. Hatta ‘Evimde otur, senden hiçbir şekilde kira beklemeyeceğim. Hiçbir zaman evimden çık demeyeceğim. Burada benim evladım yaşıyor. Sadece mahkeme kararı ile beni sınırlandırma. Babalık görevimi yerine getireyim’ dememe rağmen mahkeme kararı kesinleştikten sonra evden çıkıp ‘Mahkeme kararından bir dakika fazla çocuğun yüzünü göremeyeceksin’ dedi. Zaten o süreyi de çocuğu benden kaçırarak engelliyor. İcra yapacak durumum olmadığı zamanlar oldu. İcra muamelesine maruz kalmasın diye icra yapmadığım dönem oldu. Yaklaşık bir sene boyunca çocuğumu göremedim. Evladımla oldukça yakın olmamıza rağmen çocuğumu göremiyorum. İcraya gücüm olmadığı için gidip kapıdan çocuğumu kendim almaya çalıştım ama bir yıl boyunca göremedim. Bu zaman zarfı içerisinde çocuğum ‘Ben sana gelmek istemiyorum. Senin yüzünü görmek istemiyorum, senden nefret ediyorum’ diyen bir çocuk haline gelmişti. Çocuğum bana yabancılaşmıştı. Ebeveyne yabancılaştırma sendromu diye bir şey var. Çocuğum bu sendroma maruz. Bu durum o kadar yaygın ki toplum da bunun normal olduğu düşünüyor. Anne ve baba boşandığı zaman çocuk bir tarafta kalır ve diğer tarafa da düşman olur. Genellikle velayet yüzde 80 anneye verilir ve çocuk babasına düşman olarak yetişir. Bu durum normal olarak düşünülüyor. Ben çocuğumu almak için gittiğim de böyle bir dirençle karşılaştım. Anne ise çocuğun gördüğü zararın farkında bile değil. Benim canımı ne kadar yakabilirse o kadar fayda gören bir insan” şeklinde konuştu.
EVLADIMI KURTARMAK İÇİN BOŞANDIM
İnsanlara yaşadığı bu durumları anlattığında ‘kim bilir ne yaptın da başına bu geldi’ diye cevaplar aldığını söyleyen Kutluay, “Ben bir şey yapmadım. Bu bana ve benim çocuğumu verilebilecek bir ceza mı? Babasını görmesini engellenmesi için benim evladım nasıl bir suç işledi? Çocuğum bunu hak edecek ne suç işledi? Ben evladımı kurtarmak için boşandım. Çocuğumun gördüğü psikolojik, fiziksel, duygusal şiddete dur demek için evladımı kurtarabileceğimi düşünerek boşanmaya kalktım. 3 yaşına kadar gece 2 saatte bir kalkıp oğlumun karnı doyuran, bezini değiştiren, banyosunu yaptıran bir babayım. Ama oğlum anne şefkatine muhtaçmış. Baba şefkatinden bahseden yok. Ben doğurmak dışında tüm annelik görevini babalık görevimin yanında boşanmadan önce yaptım. Sabah kadar çocuğumla ilgilenen ve sabah da işe giden bir insandım. Çocuğumun bir kere silkelediği için kolunu çıkardı ve acil servise götürmek zorunda kaldım. Çocuğumu kurtarmak için boşanırken, çocuğumu da kaybetmiş oldum” ifadelerini kullandı.
ÇOCUK BAKAMAZ RAPORU VAR
Eski eşinin çocuk bakamaz raporu olduğunu iddia eden Hüsnü Kutluay, “Çocuğun yararını gözetebilecek bir durumda değil. Böyle bir rapor olmasına rağmen çocuğun velayeti annesinde. Bu rapor mahkeme dosyasında da var. Çocuğa bakım veremeyeceği, böyle bir sorumluluğu alamayacağına ilişkin bir rapor buna rağmen velayet sorumluluğu yine annede” diye konuştu.
İTİBAR ZEDELENMESİ YAŞIYORUZ
Sosyal ve özel hayatta itibar zedelenmesi yaşadıklarını belirten Kutluay, “İş hayatı içerisinde ayda 2 defa gidip icradan işlem yapmak durumundasınız. Bu işlemleri yaptırmak mesai saatlerinizle çakışıyor. Amiriniz izin verirse ve cebinizde para varsa bu işlemi yaptırma şansınız var. Günler öncesinde bu işleri başlatmak gerekiyor. Son gün halledilemiyor. Her icra ile görüşmede 400 lira gibi bir ödeme var. Her hafta icra yoluyla çocuğunu görebilen bir ebeveyn sadece bin altı yüz lira icra masrafı yapmak durumunda kalıyor. Sosyal ve özel hayatta itibar zedelenmesi yaşıyoruz. Dışarıdan bakan insanlar ‘kim bilir ne yaptın da bunu yaşıyorsun’ diyor. Bir şey yapmadım. Bizim bütün derdimiz çocuğumuz. Kadına yönelik şiddet algısını kullanıyorlar. Mahkeme de bunu hemen kabul ediyor. İddiada bulunan kişi iddiasını kanıtlamak zorunda tutulmazken şiddet uyguladığı iddia edilen kişi şiddet uygulamadığını kanıtlamaya zorlanıyor” dedi.
ORTAK VELAYET TALEBİ
Babasız Bırakılan Çocuklar Çocuksuz Babalar Derneği’nin üyesi ve çocuk doktoru olan Özüm Başsivri ise çocuğunu icra yoluna başvurmadan görebildiğini ancak bu durumla gelecekte kendisinin de karşılaşabileceğini belirtti. Çocuğunu bir ayda 12 saat görebildiğini dile getiren Başsivri, öncelikli isteklerinin ortak velayet olduğunu söyleyerek, “3 yaşında çocuğum var. Aynı zamanda çocuk doktoruyum. Devlet bana yetki veriyor ‘çocukları tedavi edebilirsin’ diye ama kendi çocuğuma ayda 12 saat görebiliyorum. Hiç tanımadığım insanların çocuklarına tedavi ediyorum, hastanede günlerce beraber vakit geçiriyorum ama kendi çocuğumu göremiyorum. Kendi çocuğumun hastalığından haberim yok. Çocuğumun alerjisi var. Alerji için kullanacağı ilacı annesine söylüyorum ama veriyor mu vermiyor mu bilmiyorum. Hangi okula gittiğini bile şans eseri öğrendik. Bunu yapan da bir psikiyatri doktoru. Çocukların cinsel kimliğinin gelişmesinde bir sürü faktör var. Bunların bir tanesi özdeşlik kurma. Erkek çocuklar babalarıyla özdeşlik kurar. Ayda 12 saat görerek bu çocuk babasıyla nasıl özdeşlik kuracak. Bu yapılanların mantıklı bir açıklaması yok. Hayatım boyunca hiçbir ceza almadım, şiddet uygulamadım, alkol, sigara kullanmıyorum. Mahkemenin verdiği karar ayda 2 kez 6’şar saatten toplam 12 saat çocuğumu görebiliyorum. Benim gibi çok sayıda baba var. Bizim öncelik isteğimiz ortak velayet. Bunun örnekleri var. Ama burada da Türk vatandaşı olmanın suçluluğunu yaşıyoruz. Türk vatandaşı isen ortak velayet verilmiyor, uygulanmıyor. Yabancı uyrukluysan veya çifte vatandaşsan verilebiliyor. Anne ve baba arasında çok ciddi problemler yaşanıyor. Bunu altında da tek taraflı velayet yatıyor. Velayet tek tarafı verildiğinde çocuğu bir koz olarak kullanıyorlar” dedi.
ÇOCUĞUMDAN UZAKLAŞTIRILDIM
Doktor olduğu için çok sık nöbetlerinin olduğunu ve bu nöbetlerin 36 saat gibi çok süren nöbetler olduğunu belirten Başsivri, “Çocuk yokken uzun saatler süren nöbetlerin sonrasında eve gelince uyuyordum. Bu tarz küçük şeyler sözel tartışmalara neden oluyordu. Hiçbir şekilde fiziksel bir şiddet olmadı. Bu sebeplerden dolayı ayrıldık. Önce evden kovdu beni. Çocuğum olduğu için bir şey yapamadım. Daha sonra müşterek evimize, eski eşimin annesi ve teyzesi geldi, yerleşti. Daha boşanmadan önce hiçbir mahkeme kararı olmadan, yasal olarak evli görünmemize rağmen çocuğumu görmek için eve gittim. ‘Görmeyeceksin’ dedi. Polis çağırdı ve ‘çocuğuma yaklaşmasını istemiyorum’ dedi. Keyfine uzaklaştırma kararı çıkarttı. Halen evli olmamıza ve kira sözleşmeleri benim adıma olmasına rağmen evden tamamen atıldım. Çocuğumdan uzaklaştırıldım. Daha sonra boşanma sürecine girdik ve mahkeme bana çocuğuma görebilmek için ayda 12 saatlik bir süre verdi. Anneler çocuklarını babalarına karşı hep bir para kaynağı olarak kullanıyor. Ben çocuğum için çok daha fazla para harcamak istiyorum. Çocuğum yeter ki yanımda olsun. Maalesef bu durumu anneler çok kötü olarak kullanıyor” diye konuştu.
ÇOCUKLAR SEVGİ İLE BÜYÜTÜLMELİ
Çocukların sevgi ile büyütülmesi gerektiğini vurgulayan Başsivri, “Annesini de görecek babasını da görecek. Kimse çocuktan bu hakkı elinden almamalı. Çocuğun sağlıklı yetişmesi anlamında bu çok önemli. Küçük çocuklar hakkını arayamıyor. Böyle olunca da çocuklar ebeveynlerinde uzaklaşıyor. Velayet kime verildiyse çocuk karşı taraftan uzaklaşıyor. Ben çocuğumla ayda 2 defa görüştüğümde görme süreleri kısa olduğu için çocuk gitmek istemiyor. Ben götürmek zorundayım. Götürmediğimde suçlu durumuna düşüyorum. Geç kaldığımda çocuğumu kaçırdı diye bir şikayet etse büyük cezalar alabilirim. Kendi çocuğunu kaçırma suçu ile karşı karşıya kalmamak için büyük çaba sarf ediyoruz. Böyle bir durumda yabancı muamelesi görüyoruz. Çocuğumla görüşme saatim dolduğunda götürmek istiyorum ama çocuğum gitmek istemiyor. Ceza almamak için annesine geri bırakınca sanki ben onu istemiyormuşum gibi algılıyor. Bu hem babaya karşı hem de çocuğa karşı ciddi anlamda büyük bir haksızlık” şeklinde konuştu.

Haber Merkezi