Çocuğunuzu suçluluk duygusundan arındırın

Uzman Psikolog ve Aile Terapisti Didem Turgut Çönkü, Türkiye’nin çocuk cinsel istismarında dünya sıralamasında 3. sırada yer aldığını söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 19.03.2016 09:36
  • Güncelleme Tarihi : 19.03.2016 09:36
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çocuğunuzu suçluluk duygusundan arındırın

EMİNE YALÇIN

Çocuklarının cinsel istismara maruz kaldığından şüphelenen ailelerin polis gibi konuyla ilgili bir otoriteye durumu bildirmekten kaçınmaması gerektiğini ifade eden Uzm. Psikolog ve Aile Terapisti Didem Turgut Çönkü, devletin resmi rakamlarına göre 2011 yılında Türkiye’de günde her 4 saatte bir çocuğun cinsel istismara uğradığını söyledi.

Uzm. Psikolog ve Aile Terapisti Didem Turgut Çönkü, Dünya Sağlık Örgütü’nün, çocuk istismarını şu şekilde tanımladığını belirtti: “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir.”

4 TEMEL GRUPTA İNCELENİYOR

İstismarın, sözlük anlamı olarak iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme anlamına gelen bir sözcük olduğunu ifade eden Çönkü, çocuk istismarının fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve ihmal olarak 4 temel grupta incelendiğini söyledi.

Çönkü, “Fiziksel istismarda; çocuğun kaza dışı yaralanması ve örselenmesi söz konusudur. En yaygın rastlanılan ve belirlenmesi en kolay olan istismar tipidir. Bir tokattan çeşitli objelerin kullanımına uzanan cezalandırma yöntemlerini kapsar. Cinsel istismar ise psikososyal gelişimini tamamlamamış ve yaşı küçük olan kız veya erkek çocuğun bir yetişkin tarafından cinsel doyum için kullanılmasıdır. Genital bölgeleri elleme, teşhircilik, röntgencilik, pornografiden ırza geçmeye kadar çok geniş yelpazedeki tüm davranışları kapsamaktadır. Duygusal istismar da çocuk ve gençlerin, kendilerini olumsuz etkileyen tutum ve davranışlara maruz kalarak ya da gereksindikleri ilgi, sevgi ve bakımdan mahrum bırakılarak toplumsal ve bilimsel standartlara göre psikolojik hasara uğratılmaları durumudur. Son olarak ihmal ise çocuğa bakmakla yükümlü kişinin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi, çocuğu fiziksel ya da duygusal olarak ihmal etmesidir. Beslenme, giyim, tıbbi gereksinimler, duygusal ihtiyaçlar veya optimal yaşam koşulları için gerekli ilgiyi göstermeme şeklinde tanımlanmaktadır” ifadelerini kullandı.

RİSKİ FARK EDEBİLECEK İLK YER, SAĞLIK HİZMETLERİ

Çönkü, çocuk istismarının önlenmesinin ancak koruyucu bir çevrenin varlığı ile mümkün olabileceğine vurgu yaparak, çocuğu koruyucu çevrenin üç temel koşulu olduğunu söyledi. Çönkü, “Çocukların temel haklarını kullanabilecekleri hizmetlerin sunulması, bu hizmetlerin sunumu sırasında riski fark etmeye odaklı bir yaklaşımın ve erişilebilir destek hizmetlerinin bulunması. İhmal ve istismarı önleyebilmek için riski fark edebilecek ilk yer, sağlık hizmetleri. Bunun için hamilelik anından itibaren izlemeye başlayan ve doğumundan sonra da düzenli sağlık kontrolünü yapan bir sağlık hizmetinin bulunması gerekiyor. Her çocuğun kaydının yapılması ve sağlık kontrolünün yaptırılıp yaptırılmadığının çocuğa ve aileye hizmet sunan diğer kurumlarca izlenmesi ve çocuğun sağlık kontrolünün yaptırılmamasının bir risk olarak algılanması gerekiyor. Çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanacağı güvenli bir ortamda dünyaya gelmesi ve yaşaması için, annenin hamileliği ile birlikte ihtiyaç değerlendirmesi yapan ve bebek bekleyen anne babaya hem eğitim, danışmanlık hem de ihtiyaç duyacakları ekonomik ve sosyal destekleri sunan bir sosyal hizmetin bulunması gerekiyor. Eğitim çağına gelmiş her çocuğun gidebileceği bir derslik bulunması ve okulun çocuğun okula devamı başta olmak üzere ihmal ve istismar riskini tanıyabilecek ve müdahale edebilecek bir eğitimci kadrosuna sahip olması lazım. Aynı zamanda toplumdaki her bireyin, bir çocuğu istismardan korumanın kendisinin de sorumluluğu olduğunu bilmesi şart” diye konuştu.

HER 5 ÇOCUKTAN BİRİ CİNSEL İSTİSMARA UĞRUYOR

Türkiye’nin çocuk cinsel istismarında dünya sıralamasında 3. sırada yer aldığını belirten Çönkü, Türkiye’de ki toplam cinsel saldırı suçlarının yüzde 70’in kurbanı çocukların olduğunu söyledi. Bunlardan yüzde 70’i 11 yaşından küçük çocukların olduğunu da sözlerine ekleyen Çönkü, “Mağdur çocukların yüzde 60’ı kız, yüzde 40’ı erkek çocuklardır. İstismarcıların ise yüzde 96’sı erkek yüzde 85’ide çocuğun tanıdığı birisidir. Dünya ortalaması yüzde 20’dir. Bu demektir ki her 5 çocuktan biri cinsel istismara uğruyor. Ülkemizdeki resmi istatistiklere göre her 4 kız çocuğundan biri ve her 6 erkek çocuğundan biri cinsel istismara uğramaktadır. Devletin resmi rakamlarına göre 2011 yılında ülkemizde günde 6-7 çocuk veya başka bir deyişle her 4 saatte bir çocuk cinsel istismara uğramıştır” şeklinde konuştu.

SİZİNLE KONUŞMASINI TEŞVİK EDİN

Çönkü, cinsel istismara uğramış çocukların bir dizi duygusal ve davranışsal tepkiler gösterdiğini, bunların birçoğunun diğer çeşit travma geçiren çocukların karakteristiği olduğunu belirtti. Çönkü, “Bu tepkilerden bazıları şunlardır: Gece kabusların artması ve diğer uyku güçlükleri. İçe kapanma. Öfke patlamaları. Kaygı. Belli bireylerle yalnız kalmak istememesi (yalnız kalmaya karşı direnme). Yaşına göre uygun olmayan cinsel kelimeler kullanma ya da davranışlarda bulunma. Her ne kadar cinsel istismara uğramış çocukların birçoğu duygusal ve davranış değişiklikleri gösterse de bazıları göstermeyebilir. Sonuçta sadece belirtilere odaklaşmayıp, ama koruma tedbirleri ve iletişim beden sağlığı ve güvenliği öğretmek ve cinsel konularda konuşmaya da açık olup çocuğunuzun sizinle gereğinde konuşmasını teşvik etmek de önemlidir” dedi.

KENDİ HATALARI OLDUĞUNA İNANIRLAR

Birçok sebepten çocukların cinsel istismara maruz kaldıklarını açıklamak istemediklerini söyleyen Çönkü, sözlerine şöyle devam etti: “İstismarcı çocuk için ya da aile için önemli biri ise çocuk istismarcının problem yaşamasından endişe eder. Ayrıca çocuklar çoğunlukla cinsel istismara maruz kalmalarının kendi hataları olduğuna inanırlar. Dolayısıyla bu açığa çıktığında başlarının derde girmesinden korkarlar. Çok küçük çocuklar istismara uğradıklarını anlatabilecek kadar dil becerisine sahip olmayabilir ya da özellikle seksüel istismar oyun içinde oluyorsa failin eyleminin istismar olduğunu anlayamayabilir.”

‘BEDENİMİZ ÖZELDİR VE OYUN OYNAMAK İÇİN KULLANMAYIZ’

Çönkü, eğer çocuk istismarı açıklarsa, ailelerin bu noktada soğukkanlılığını koruması gerektiğinin son derece önemli olduğunu, çocuğu dikkatli dinlemelerini ve asla çocuğu bundan dolayı suçlamamaları gerektiğini söyledi. Ailelerin açıklamadan sonra çocuğa teşekkür etmelerini ve kendisine desteğinin tam olduğuna dair güven vermelerini tavsiye eden Çönkü, “Anne-babalara düşen ilk ve en önemli görev, çocuklarını cinsellik ile ilgili bilgilendirmeye başladıkları okul öncesi dönemde, adı tam olarak kullanılmasa da ‘cinsel istismar’ konusuna değinmektir. Çocuğunuzun cinsel anlamda kendini korumasını sağlamak için bilgilendirici bir konuşmaya ‘bedenimiz özeldir, oyun oynamak için kullanmayız ve başkalarının da bedenimizle oyun oynamasına izin vermemeliyiz’ gibi bir ifadeyle başlayabilirsiniz. Yanı sıra, çocuğunuza ‘iyi dokunuş’ ve ‘kötü dokunuş’tan bahsedip, başkasına dokunmanın veya başkası tarafından dokunulmanın bir sevgi işareti olduğunu ve birine sarılmayı veya birinin ona sarılmasını, sevmesini istediğinde bunu söyleyebilmeyi öğretmelisiniz. Ona istemediği şekilde dokunan kişi ısrar etse bile kesinlikle bunu ‘sır’ olarak saklamaması gerektiğini ve ancak gerçeği söylerse onu koruyabileceğinizi vurgulamak önem taşır. Anne-babalar iyi ve kötü dokunuşları anlatırken çocuklarını korkutup kaygılandırmadan, sakin ve yumuşak bir ifadeyle açıklama yapmaya özen göstermeliler. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise anne-babaların bu tarz konuşmalarda, ‘kötü dokunuş’lara çok fazla vurgu yapmamalarıdır. Çünkü olumsuz cinsel deneyimlere fazla dikkat çekmek çocuğun kaygılanıp en yakınlarından gelen sevgi ve şefkat içeren ‘iyi dokunuşların da yanlış algılamasına neden olabilir” diye konuştu.

CİNSEL İSTİSMARI GİZLİ TUTMAYIN

Elbette hiçbir şeyin bir anne-babayı çocuklarının cinsel istismara uğraması gibi acı verici bir deneyime hazırlayamayacağının altını çizen Çönkü, çocuğun cinsel istismara maruz kaldığından şüphelenen ailelerin polis gibi konuyla ilgili bir otoriteye durumu bildirmekten kaçınmaması gerektiğini önerdi. Çönkü, “Bazı aileler olayın üstünü örtüp yok sayarak çocuklarını çevrenin tepkilerinden koruduklarını düşünürler. Fakat cinsel istismar suçlamasında bulunmak ve bunu kanıtlamak kolay olmasa da, olayı görmezden gelmek çocuğun suçlunun korunduğunu düşünmesine neden olabilir. Ayrıca olayı saklı tutma kararı çocuğa, bu olayın gerçekten yaşanmadığını ya da olayda onun da suçu olduğunu dolayısıyla otoriterlerin haberdar edilmemesi gerektiğini ima edebilir. Cinsel istismarı gizli tutmak, gerçek anlamda suçluyu korumak ve ona başka çocukları da istismar etmesi için fırsat tanımaktır” şeklinde konuştu.

ÇOCUĞUNUZA İNANIN!

Çönkü, ailelere çocuklarına inanmaları da tavsiye ederek, cinsel istismara uğramış bir çocuğun anne-babası için şu önerilerde bulundu: “İyi bir dinleyici olmaya çalışın ve çocuğunuzun korku, öfke, aşağılanma, suçluluk, karmaşa, utanç gibi duygularını ifade etmesine yardımcı olun. Duygusal destek sağlayın: Cinsel istismara uğramış çocuğunuza ilkyardım ona şefkat ve anlayış göstermektir. Duygularınızı kontrol edin. Elbette çocuğu mağdurdan hemen hemen her anne-baba aşırı öfke duygularıyla isyan eder. Fakat böyle bir durumda, öfkenizi veya suçluluk duygunuzu çocuğunuzla değil, başka bir yetişkinle paylaşmaya özen gösterin. Çocuğunuzu suçluluk duygusundan arındırın. Kesinlikle, çocuğunuzun yaşadığı istismarın onun sorumluluğu ya da suçu olmadığını anlamasını sağlayın. Uzman yardımı alın. Çocuklarınıza vücudun özel bölgelerinin doğru adlarını öğretin. Sadece yabancıların tehlikeli olduğuna odaklaşmayın. Unutmayın ki çocukların çoğunluğu tanıdığı ve güvendiği kişiler tarafından istismar edilmektedir. Çocuklarınıza fiziksel güvenlik ve hangi dokunmanın normal hangisinin normal olmadığını öğretin. Yetişkinler ve büyük çocukların asla vücutlarının parçaları ile ilgili yardıma ihtiyaçlarının olmayacağını bildiklerinden emin olunuz (banyoda ya da tuvalete giderken). Sonuç olarak kendine güvenli, saygılı ve her zaman kendini aşmayı hedeflemiş bireyler yetiştirebilmek için onların haklarına doğdukları andan itibaren saygı gösterilmeli ve bu konuda etkili bir mücadele için güç birliği yapılmalıdır.” 

NEREYE İHBAR EDİLİR?

Öncelikle 155, jandarma bölgesinde 156, Aile ve Sosyal Politikalar hattı 183 ya da bölgedeki çocuk karakoluna ihbarda bulunmak gerekir. Şikayette bulunacak kişi doğrudan savcılığa ya da çocuk mahkemesine de şikayette gidebilir. Okul, hastane vb. kamu kurumları tarafından çocukla ilgili yasa kapsamına giren durumlar gözlendiği taktirde personel tarafından polise ya da savcılığa bildirilmek zorunda.

Haber Merkezi