Çocuk aç kalmaya mahkum olmadığına emin olsun

Tekli öğrenime geçebilmek için okulun fiziki alanlarının düzenlenmesi gerektiğini ve öğrenci sayısının aşağıya çekilmesi gerektiğini belirten Mustafa Baykaş Ortaokulu Müdürü Dursun Bulut 720 öğrenci ve 60 öğretmen ile eğitim öğretime devam ettiklerini söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 13.01.2016 08:24
  • Güncelleme Tarihi : 13.01.2016 08:24
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çocuk aç kalmaya mahkum olmadığına emin olsun

NİLGÜN TAZE

Sınıf mevcutları 20-25 kişiden oluşan Mustafa Baykaş Ortaokulu, Mustafa Kemal Atatürk’ün, “İlk ve orta öğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin getirdiği ilmi ve tekniği versin, fakat o kadar pratik bir tarzda versin ki çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun” sözlerini ilke alarak hareket ediyor.

Bir milleti sosyal ve kültürel açıdan yüksek bir topluluk haline getirerek, kişiyi yaşadığı toplum içinde değerli kılmanın asıl amaçları olduğunu belirten Mustafa Baykaş Ortaokulu Müdürü Dursun Bulut, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirme amacı olan eğitimin anlık kararlarla değil amaç ve hedefleri önceden belli olan bir strateji dahilinde yürütmek gerektiğini söyledi.  Bulut, “Bu nedenle 2015–2019 yılları arasında hedeflerimizi belirleyerek bu alanda çalışmalarımıza hız vereceğiz. Mustafa Baykaş Ortaokulu olarak bizler bilgi toplumunun gün geçtikçe artan bilgi arayışını karşılayabilmek için eğitim, öğretim, topluma hizmet görevlerimizi arttırmak istemekteyiz. Var olan değerlerimiz doğrultusunda dürüst, tarafsız, adil, sevgi dolu, iletişime açık, çözüm üreten, yenilikçi, önce insan anlayışına sahip bireyler yetiştirmek bizim temel hedefimizdir” dedi.

CANLI BİR SOSYAL HAYAT

Kapı, lavabo, çatı, musluk gibi yıllık okul onarımlarının Milli Eğitim Bakanlığı’nın imkanları ölçüsünde gönderdiği paralarla yapıldığını ifade eden Bulut, hayırseverlerden aldıkları yardımlar ile de okul ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını belirterek, “Okulumuzun sosyal faaliyetlerini canlandırmak amacıyla Halk Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği içinde çalıştık. Futbol takımımız oldukça canlı halde ve öğretmenimiz Altınordu’nun alt yapısını öğrencilerimizle canlandırıyor. Ders içi eğitimde fen ve teknik alanında çalışmalar yapılıyor ve Türkçe öğretmenlerimizde öğrencilerimize drama dersleri veriyor. Okullarda tiyatro etkinlikleri yapan profesyonel kadrolar zaman zaman okulumuza gelerek çocuklarımıza gösterilerini sunuyorlar. Belirli aralıklarla hem soysa aktivite hem de kaynak oluşturmak amacıyla kermesler düzenliyoruz. Görsel sanatları tanıtmak amacıyla öğrencilerimiz öğretmenleri tarafından müzelere götürülüyorlar” açıklamasını yaptı.

VELİLER EĞİTİLİYOR

Rehberlik servislerinde iki öğretmenin bulunduğunu ifade eden Bulut, semtlerinde zannedilenin aksine çok daha fazla boşanmış çift bulunduğunu belirtti. Parçalanmış aile çocukları için rehber öğretmenlerin dikkatli bir özveri ile çalıştıklarına dikkat çeken Bulut, “Parçalanmış ya da ilgisiz anne baba çocuklarımız her zaman oldu ve oluyor. Bizi memnun eden kısım ise yaptığımız anketlerin sonucunda şiddete maruz kalan çocukların yüzde bir oranlarında bile çıkmaması. İstenilen sonuç sıfır olması ve bunun için çalışıyoruz. Velilerin bakanlığın açtığı seminerlere düzenli olarak katılması gerekiyor ancak maalesef velilerden yeterli ilgiyi görmüyoruz. İlkokulda veli çocukları ile yakından ilgilenirken ortaokulda bu ilgiyi bıçak gibi kesiyor. Sokak sokak yaptığımız taramalar sonucunda başta anneler olmak üzere velilerimizin eğitim seviyesinin oldukça düşük olduğunu tespit ettik.   Milli Eğitim Bakanlığımız bu ebeveynler için okuma yazma dersleri düzenledi. Çocuğunun eğitimi ile yakından ilgilenen velilerimiz olduğu gibi hiç çocuğunu takip etmeyen velilerimizde oluyor” ifadelerini kullandı.

İYİ VE KÖTÜ AYIRIMI

Sabahın erken saatlerinde okula gelen çocukların kahvaltılarına dikkat etmeyen velilerde bulunduğunu belirten Bulut, veli toplantılarında ‘çocukların felaketini kendi ellerinizle hazırlamayın’ uyarısında bulunduklarını belirterek, “Çocuklara gereksiz özgüven aşılanması da yanlış bir tutum. Bazı aileler çocuklarının her zaman doğruyu söyleyebileceğine inanıyor. Şimdi aileler çocuklarına bir bilgisayar, masa ve oda hazırlayarak ebeveynlik yaptıklarını zannediyorlar. Önceden çocuk bunlara sahip değilken dışarıda gidebileceği en kötü yer kahveler olurdu. Şimdi ise kendi telefonlarımızda dünyayı taşıyoruz. İyi ve kötüye ulaşımı bu kadar kolay olduğu için çocuklarımıza son derece dikkat etmemiz ve ilgilerini insanın kendisine ve çevresine fayda veren alanlara çekmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

OKULUMUZUN TARİHÇESİ

Okulumuz adını aldığı hayırsever Mustafa Baykaş’ın 1991’de vefat etmesi üzerine  kardeşi Bedriye Baykaş tarafından yaptırılmış ve 1993-1994 öğretim yılında hizmete girmiştir. 13 derslik ve birçok amaçlı salon  olarak yapılan okulumuzun resmi açılışı 1993 tarihinde  yapılmış olup  kurucu müdürü Mehmet Bulut’tur. 1993 tarihinde ortaokul kısmında 4 sınıf, ilkokul kısmında 2 tane 1. sınıf, 1 tane 2. sınıf olmak üzere toplam 237 öğrenciyle öğretime başlamıştır. Sınıf mevcutlarının artması üzerine 2004 yılında İl Özel İdare tarafından 9 derslikli ek binamız hizmete girmiştir. Okulumuzda müdür olarak görev yapanlar,  Mehmet Bulut (1993-1999), Mehmet Çetin (1999-2000), Ahmet Kaçan (2000-2010), Recai Cinel (2010-2010) Mustafa Yavaş (2010-2014) ve halen görevde olan Dursun Bulut’tur.

Halen okulumuzun bünyesinde 16 derslik, 1 bilişim teknolojileri sınıfı, 2 anasınıfı, 1 fen laboratuarı, 1 resim sınıfı, 1 teknoloji tasarım sınıfı, 1 kütüphanesi, idari odaları ve 1 kantini bulunmaktadır. Halen 3 idareci, 54 öğretmen, 1 yardımcı hizmetli ve 730 öğrenci ile  eğitim öğretime devam etmektedir.

Hayırseverimiz - Mustafa Baykaş (1923-1991) 

1923 yılında İzmir'in Selvilimescit mevkiinde doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini İzmir'de tamamlamıştır. Arkadaşları ile birlikte İstanbul'da Kuleli Askeri Lisesi'nde tahsiline devam etmek istediyse de babasının tek oğlu olması ve Kuleli Askeri Lisesi'nin İstanbul´da olması nedeniyle gidememiştir. Askerlik hizmetini İstanbu'da yapmıştır.

Askerliğin ardından İzmir Belediyesi'nde işe başlamıştır. Belediyenin Zabıta Teşkilatı'nda değişik kademelerde 30 yıl kadar çalışmış ve 1975 yılında Zabıta Başkomiseri olarak emekliye ayrılmıştır. Mustafa Baykaş, gerek özel yaşamı gerekse iş hayatı boyunca çalışkanlığı, dürüstlüğü ve titizliği ile kendini çevresine kabul ettirmiştir.

11.01.1991 yılında vefat eden Mustafa Baykaş çocukları çok sever ve eğitime önem verirdi. Bu nedenle isminin yaşaması için kardeşi Bedriye Baykaş tarafından eğitime katkı amacıyla okulumuz yaptırılmıştır.

ÖFKE VE ÖFKEDEN KURTULABİLMEK İÇİN 6 YETENEK

Öfke önemli bir işarettir. Öfkemiz incindiğimizi, haklarımızın ihlal edildiğini, gereksinimlerimizin ya da isteklerimizin doğru şekilde karşılanmadığını ya da sadece, işlerin yolunda gitmediğini gösteren bir ileti olabilir. Öfkemiz yaşamımızdaki önemli bir duygusal sorunu ihmal ettiğimizi gösterebilir. Öfkemiz, başa çıkabileceğimizden çok daha fazlasını yaptığımızı ya da verdiğimizi gösteren bir işaret olabilir. Ya da öfkemiz başkalarının bizim için, kendi gelişimimiz ya da yeterliliğimiz pahasına çok fazla şey yaptıklarına dair bir uyarı olabilir. Tıpkı fiziksel acının elimizi sobadan çekmemizi gerektirdiği gibi acı da benliğimizin bütünlüğünü korur. Öfkemiz bizi, başkalarının hakkımızdaki tanımlama şekline "Hayır" ve kendi benliğimizin isteklerine "Evet" demeye yönlendirebilir.

Öfkemize takılı yaşamanın bedeli nedir? Şimdi bir insanın mutlu ve başarılı bir iyileşme sürecini yaşaması için kazanması gerekli altı yetenekten söz edelim. 

-Başarılı yaşam için birinci yetenek, yönü veya amaçları (doğru) saptama yeteneğidir. Doğru sözcüğü parantez içinde verilmiştir, çünkü burada sizin için doğru olan kastedilmektedir. Başka birinin sizin için tanımladığı, size uygun gördüğü yöne ve amaçlara doğru hareket etmenin hiçbir yararı yoktur. Sizin yaşamınızı anlamlı ve dolu kılan, ancak kendi yönünüz, kendi hedeflerinizdir. Hedeflerini saptayıp o yönde ilerleyemeyenlerin başarılı ve mutlu yaşamlara kavuşmaları zordur.
- Başarılı yaşam için gerekli ikinci yetenek de gereksinimimiz olana şeyleri isteme yeteneğidir. İsteyemediğimiz şeyleri elde edemeyiz. Bu durumda elde edeceğimiz tek şey öfke olur. Bundan sonra da ödeşmeye yöneliriz. Böylece isteyememek, elde edememek, öfkelenmek ve ödeşmek kısır döngüsü içinde yaşarız.
-Üçüncü yetenek hayatın akışına karşı sabırlı olma yeteneğidir. Kin tutan ya da bağımlılığını bir başka bağımlılığa dönüştüren insan sabır gösterme yeteneğine sahip olamaz.   

   

-Dördüncü yetenek yaşanan anın zevkine varabilme yeteneğidir. Öfke, herhangi bir şeyden zevk almamızı engeller. Depresyon, bastırılmış kin ve aşırı tedirginlik, kaygı üzerinde düşünün. Öfkenin bu yüzleri hayattan zevk almamızı engeller. "Duygularını paylaşmayanlar" kolay mutlu olamazlar. Bağımlılığa sahip insanlar da tam ve dolu dolu yaşamak olanağından uzak kalırlar.

-Beşinci yetenek affedebilme yeteneğidir. Kendilerini ve başkalarını affedemeyen kişiler pek mutlu ve huzurlu olamazlar. Öfke, kendimizi, yaşamı ve başkalarını affedebilmemizi engeller. 

-Altıncı yetenek yaratıcı bir istekliliğe sahip olma yeteneğidir. Gerçekten mutlu olan insanlar yaşama katkı yaparlar. Çok zaman bir çeşit güzellik yaratırlar. Bu, ihtiyacı olan bir dosta el uzatmak, yalnız birine mektup yazmak ya da gönüllü çalışma yapmak şeklinde olabilir. Şekli ne olursa olsun, yaptığımız, dünyayı bulduğumuzdan daha iyi bırakmaktır. Öfke ise enerjimizi, yaratıcı sevecenliğe olanak bırakmayacak kadar çok tüketir.

Haber Merkezi