- Yaşam
- 05.05.2025 11:20
Karaburun Belediyesi desteği ile çalışmalarına 2004 yılında başladıklarını belirten Karaburunun ilk dalış merkezi Ege Octabus Dalış Merkezi, meraklıları ile birlikte heyecan verici bir dünyayı keşfetmeye devam ediyor
NİLGÜN TAZE
Karaburunda şu an 15 m. kapalı alan, 30 m. gölgelik terasla hizmet verdiklerini ve yeni yapılacak 300 metrelik yeni bir oturma terası ile daha geniş bir alanda hizmet verecekleri bir tesis inşasına başlamak üzere olduklarını belirten Ege Octabus Dalış Merkezi İşletmecisi Veysel Perin, 25 adetlik dalış ekipmanına sahip olduklarını belirtti. 2013 yılında İzmir Karşıyakada sualtı ekipman satış mağazasının içinde bir derslik bulunduğunu ve sualtı meraklılarını her açıdan desteklediklerini belirten Perin bugüne kadar geçirmiş olduğu süreci anlatarak, 2004 yılında Karaburunun su altı dünyasının güzelliklerini keşfettiğimizde, buranın potansiyelini fark edip Karaburun ve su altı dünyasının tanıtımı için bir çok etkinlik yaptık. (Turmepa ile birlikte Karaburun, Çeşme, deniz dibi temizlik çalışmaları, Balçova Belediyesi ile İnciraltı kıyı kenar temizliği, Optimum Alışveriş Merkezinde su altı fotoğraf sergisi...) İlk başladığımız dönemde dalıcıları Karaburuna getirebilmek için çok yoğun bir çaba harcıyorduk. Çünkü yolu baya dillere destan virajlarla dolu idi. Ancak, şu anda yolun çok büyük bir kısmının yapılması ile Karaburunda 4 dalış merkezi var ve sezonda ağırlıklı olarak hafta sonu 500 kişi dalışa gelir oldu. Bu dalıcılar arasında İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehirden birçok katılımcı bulunmaktadır dedi.
İLGİ ARTIYOR
Her 15 yaşını doldurmuş bireyin sağlıklı olmak koşulu ile dalgıçlık yapabileceğini belirten Perin, öncelikle mutlak akademik eğitimin alınıp sonrasında su altı dünyasına adım atılması gerektiğini ifade ederek, Akademik dersler 6 saat, deniz sığ su çalışmaları da 5 dalış ve 25 adet beceriden oluşur. Tüm bu çalışmalar tamamlandığında birey artık lisanslı bir dalıcı olmaya hak kazanmış olur, ileri seviye kursları alabilmesi için bu ilk temel çok önemlidir. Dünyada sportif anlamda çok uzun yıllardır yapılmakta olan bu spor 1958 yılında Dünya Sualtı Konfederasyonu (CMAS) olarak kurulup çalışmalarına başlamışken, Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu (TSSF ) tarafından yurdumuzda 1980 yılında kurulmasıyla gelişmeye ve daha ulaşılabilirliği arttırılmıştır. Ekipmanların kalitesi ve ekonomik ulaşılabilirliği ile her geçen gün su altı portif dalgıçlığı popülerliğini artırmaktadır açıklamasını yaptı.
UZUN SOLUKLU BİR YOLCULUK
Dalış sporuna yeni başlayan tüm katılımcıların dalış ekipmanlarının eğitimi veren kuruluşça karşılandığını ve bunun zorunluluk olmadığını söyleyen Perin, İsteyenler dalış ekipmanlarını kendileri de temin edebilirler. Dalış malzemelerinin eğitim veren kurum tarafından temin edilmesi dalış sporunun yurdumuzda gelişmesine katkıda bulunmak için dalış eğitimi veren kurumların etik bir kuralıdır şeklinde konuştu. Eğitmen olabilmek için çok aşamalı kurslardan geçmek gerektiğini ifade eden Perin, Eğitmen olabilmek için federasyonumuzun ilk 3 dalıcı seviyesini geçtikten sonra, uzmanlık seviyelerinden olan ilk üç derin, ilk yardım, Navigasyon dersleri almış olmak gerekli, bu süreç dalıcıların dalış kayıt defterlerinde toplam minimum 85 kayıtlı dalışı gerektirir dedi.
FARKLI FİYAT KURLARI
Dalgıçlık sporunun eğitimler dahil kişiye maliyetinin Türkiye genelinde 500 ile 900 TL arasında değiştiğini ve önemli olanın eğitim kalitesi olduğunu belirten Perin, İlk Seviye olan TSSF CMAS Bir yıldız dalıcı lisans disiplinin fiyatı Türkiye genelinde 500-900 TL arasında değişmektedir. (Verilen hizmet kalitesi serbest piyasada eğitim fiyatlarını bu denli dalgalı hale getirmektedir ) dedi. TSSF bünyesinde her eğitmenin alma zorunluğu olduğu 10 adet uzman dalıcı eğitimi alması gerektiğini söyleyen Perin, Bunlar ilk yardım ve temel can kurtarma eğitimleri olarak sıralandırılabilir. TSSF bünyesinde farklı bir dal olarak can kurtarma eğitimlerinin verildiği cankurtaran ve cankurtaran eğitmenliği de ayrıca mevcuttur diye konuştu.
CMAS
Captain Cousteaunun Fransa'da dalış işaretlerinin ortak kullanımını sağlamak, dalışı daha güvenli ve sistematik hala dönüştürebilmek için kurduğu ve 5 kıtada 83 Federasyonun bağlı bulunduğu Confederation Mondiale des Activites Subaquatiques (CMAS)ın bir Dünya Sualtı Konfederasyonu olduğunu söyleyen Perin, Bu kurum kar amacı gütmez ve Türkiyede yetiştirilen dalgıçların uluslararası platformda tanınmasını sağlar. CMAS 1959 yılında 15 ülkeden gelen sualtı sporcuları ve uzmanların katılımıyla Monacoda ilk toplantısını yapmıştır. Merkez daha sonra İtalyanın Roma iline taşınmıştır. Amacı üye federasyonlara dalış kurallarını öğretmek, eğitim ve dalış sertifikalarında standart seviyeyi yakalayarak verilen sertifikaların üye ülkelerde kabul edilmesini sağlamaktı. CMAS su sporlarını hobi olarak yapanlara yönelik gönüllü bir organizasyon olduğundan, açtığı kurslar zorlayıcı ve süresi uzundu. Bu zorlayıcılığın bir sebebi de o dönemde sistemlerinin donanma dalgıçlığından esinlenerek hazırlanmasıydı. Kar amacı yoktu ve gelirlerinin büyük bir kısmı UNESCO ve benzeri organizasyonlara aktarılıyordu. Yine de o dönem için ihtiyaçları fazlasıyla karşılayacak başarılı bir sistem geliştirildi. Fakat sistem esnekti ifadelerinde bulundu.
BİR GELİŞME MÜCADELESİ
Federasyonların devlete bağlı olduklarından dolayı bürokrasiye maruz kaldıklarını ve o dönemde sistemin hukuksal bir yapıya oturtturulmaya çalışıldığını belirten Perin,o dönemde dalış eğitmenliğinin bilinen bir meslek olmadığını ve genellikle alaylı diye tabir edilen dalgıçlar tarafından yapıldığını belirterek, Maalesef egolar sistemin tahribatına yol açmaya başlamıştı. Bölgesel farklılıklar da eklenince sisteme güvenilirlik azaldı. Merkezi denetleme olmayınca federasyonların sertifika sayısında bir patlama meydana geldi. Kafasını suya bile sokmadan bir yerlerde gerekiyor diye sertifika alanlardan tutunda 2-3 kere suya dalanların bir meslektir diye eğitmen olduğu dönemler yaşandı. Bu da dünya genelinde CMAS sertifikalı dalıcılara olan güveni zedeledi. Eğitimleri sorgulandı ve sertifikalar dünyanın birçok yerinde geçersiz damgası yedi. Kısacası kurunun yanında yaşta yandı. Sistem çökmek üzereyken Yönetim değişikliği, merkezi idare kontrolünün getirilmesi, CMAS hologramlı kartların çıkması, becerilerin standartlaştırılması, eğitim materyallerinin çoğaltılması, diğer dalış kuruluşlarıyla yapılan denklik anlaşmaları ve en önemlisi Eğitmen sınavlarının kişilerden alınıp federasyon tarafından yapılması sisteme eski prestijini kazanmasını sağladı. Artık CMAS sertifikasına sahip insanlar da dünyanın her bölgesinde geçerli sertifika haklarını geri kazandılar dedi.
PADİ
Professional Association of Diving Instructor (PADİ)nin Profesyonel Dalış Eğitmenleri Birliğinin baş harflerinden oluşmuş bir kelime olduğunu ifade eden Perin, Bir Amerikan Kuruluşu olan PADİnin bir konfederasyon değil dünyanın 7 bölgesinde ofisi olan bir şirket olduğunu ifade ederek, DSAT PADInin Ar-Gesidir ve tüm eğitim sistemini hazırlar. Eğitmenler direk PADIye bağlıdır ve herhangi bir dalış merkezinde kayıtlı olmak zorunda değildirler. Bu çok tartışılan bir konudur. Ve benimde çok hoşuma giden bir durum değildir. Bizler dalış merkezi açarak ve ciddi vergiler vererek bu işi yaparız. Onlarsa vergi ödemeden ucuz PADI kurslarının bir sebebi de budur. PADI eğitmen sınavlarının tamamını kendisi yapar ve orda ahbap çavuş ilişkisi yoktur. Sınavlarda gerçekten o yeterliliğe sahip kişiler eğitmen olabilir. Bu eğitmenler dünyanın her yerinde aynı sistemi uygulamakla yükümlüdürler. Bugün Türkiyede kurs alan bir dalıcı Amerikada Avrupada Japonyada Rusyada kurs alan diğer kişilerden farklı bir şey öğrenmez. Alınan eğitim PADI tarafından direk öğrencilere ulaşılarak değerlendirilir dedi.
Dalmanın her seferinde eksilmeksizin aynı heyecanı yaşattığını, su altı dünyasının her zaman sürprizlerle dolu olduğunu söyleyen Perin, Her gün aynı saatte aynı yere dalsanız bile, o an ne göreceğinizi bilemezsiniz. Bir gün çok nadir bir balık , bazen bir balık sürüsü, bazen omurgasız, bazen kafadan bacaklı Yeter ki, o dünyaya ayak basın çünkü o sizi kabul edecektir. Unutmadan söylemek isterim ki bu spor kurallarına harfiyen uyulduğu sürece trafikte araç kullanırken alınan risklerden daha az risk taşır. Birçok aday geçmişte edindiği korkularını yenmek için gelir. Elbette insanlar bu sosyal ortamda çok farklı arkadaşlıklar ve paylaşımlarda bulunuyorlar. Bunula birlikte gençlerimiz bu sporda gelişimlerini tamamlayarak meslek sahibi olabiliyorlar ifadelerini kullandı.
1966 İzmir doğumlu olan Veysel Perin, ilk ve ortaokulunu Bursa Mudanyada okudu. Denizle tanışıklığı Mudanya'da başlayan Perin, 9 yaşında yüzmeyi öğrenir. 11-12 yaşlarında maskesiz ve paletsiz olarak Bursadan gelen Sayfiyecilerin denize attıkları bozuk paraları gösteri amaçlı çıkaran Perin, 3-4m.lik ilk dalış hayatına bu şekilde başlar. Lise ve askerlik sonrası iş hayatına atılan Pelin, çalıştığı mesai arkadaşlarından Murat Özaras ve Barış Uğuş ile serbest dalışlar yaparak 2001 yılında scuba ile tanışır ve ileride yapmayı isteyebileceği tek mesleğin bu olduğuna karar verir. Emekli olmadan önce şirketini kurup çalışmalara başlayan Perin, emekli olduğu gün kravatını söküp atarak en sevdiği işin başına geçer ve iki dönem TSSFnin İzmir Dalış Merkezleri Bölge Temsilciliğini yapar.