Sayfa Yükleniyor...
Tıpkı kendi gibi engelli kardeşiyle yaşayan Ebru Güneri, yaşam mücadelesinde kişilerin tacizine de uğruyor. Ancak her şeye rağmen hayallerinden vazgeçmiyor
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Doğuştan engelli Ebru Güneri 27 yıldır tekerlekli sandalyeye mahkum. “En büyük korkum annemi kaybetmekti” diyen Güneri, iki yıl önce annesini kaybetti; daha büyük korkulara kapı araladı. Kumar borcu yüzünden evi terk edip, iki engelli çocuğunu sahipsiz bırakan baba ise kendisinin duymak dahi istemeyeceği şu sözlere neden oldu: “İyi oldu gitmesi. Varken de bir babalık yapmadı…” Tıpkı kendisi gibi doğuştan engelli bir kardeşiyle yaşamlarını idame ettirdiklerini belirten Güneri, “Tek destekçimiz evli ablam” dedi. 6 yıldır Karşıyaka sahilde kuşyemi satan Güneri, “Kuşların ağzı var, dili yok. Bence bu işe hem benim, hem de kuşların ihtiyacı var. Onların karnı doyuyor. Benimde cebime birkaç kuruş para giriyor” diyerek aslında hayatının ne denli zor geçtiğini özetliyor. Çünkü maddi imkansızlıkların yanı sıra vatandaşın aşağılayıcı bakışlarla kendisini itip, kakması hatta daha ötesine gidip tacizde bulunması Güneri’nin insanlara olan güvenini zedeliyor. Öyle ki aşık olmasına rağmen evliliği ve çocuk sahibi olmayı dahi düşünmüyor. Sebebi ise onun deyimiyle engelinden dolayı bir başkasının hayatını zindana çevirmemek. Ancak tüm bu zorluklara rağmen o hayal kurmaktan ve hayalini gerçeğe dönüştürmekten vazgeçmedi. Açık öğretimden liseyi tamamlamaya çalışan, ardından üniversite sınavına girip bilgisayar mühendisliğini kazanmayı hedefleyen Güneri, “Şu okulu bitirip de masa başında çalışmayı tüm kalbimle istiyorum. Sesimi kim duyuyorsa artık, istiyorum ki bir iş sahibi olayım” dedi. Güneri’nin sesini duyanlardan en büyük arzusu ise 5 yılda bir dağıtılan ancak sürekli bozulan akülü araçların daha sık dağıtılması.
“VARKEN DE BABALIK YAPMADI”
“Annem iki yıl önce vefat etti. Babam da bizi terk edip gitti” diyerek sözlerine başlayan Güneri, “Kardeşlerimle birlikte yaşıyorum. Açık öğretimden liseyi tamamlamaya çalışıyorum. Annemin vefatından dolayı eğitimim aksadı. Liseyi bitirdikten sonra bir üniversite hayalim var. 4 kardeşiz. Tıpkı benim gibi bir kardeşim daha engelli. Ablam ikimize bakıyor. Ancak kendisi evli olduğu için sürekli ilgilenemiyor. Ağabeyim ise Mersin’de yaşıyor. İnsan mecbur olunca kendi başına hayatını idame ettirmeye çalışıyor” dedi. Güneri şöyle ekledi: “Babam sürekli kumar oynuyordu. Annemin yaşamını kaybetmesinde en büyük neden babamın kötü alışkanlıklarıydı. En sonunda zaten dayanamayıp kendi çekip gitti. 8 ay boyunca evin kirasını ödemeyen ve bize bunu söylemeyen bir insandı. İyi oldu gitmesi ama. Varken de bir babalık yapmadı.”
“KORKULARIM BÜYÜDÜ”
‘Evlenmeyi, bir çocuk sahibi olmayı düşündün mü hiç?’ sorusuna karşılık veren Güneri, “Evlilik güzel bir şeydir elbette. Ancak ben etrafımda evlenip de mutlu olan bir çift görmedim. Teklif eden insanlar var. Fakat büyük bir korku yaşadığım için istemiyorum. Aşık oldun mu derseniz, tabi ki her insan gibi. Ama kendimi karşı tarafın yerine koyduğum zaman engelimden dolayı bir başkasının hayatını zindana çevirmek istemiyorum” yorumunda bulundu. Herkes gibi kendisinin de korkuları olduğunu kaydeden Ebru Güneri, “Geleceğe karşı önyargılıyım. Ne olacağını, ne yapacağımı kimi zaman bilemiyorum. Benim en büyük korkum zaten annesiz kalmaktı. Onu kaybettikten sonra korkularım daha da büyüdü” dedi. 6 yıldır kuşyemi sattığını ancak özellikle kışın hava şartlarından dolayı zorlandığını vurgulayan Güneri, şöyle devam etti: “Şu okulu bitirip de masa başında çalışmayı tüm kalbimle istiyorum. Sesimi kim duyuyorsa artık, istiyorum ki bir iş sahibi olayım. İlla ki okulu bitirip de iş sahibi olmak gerekiyorsa benim için daha çok zaman var. Bana daha erken destek vermelerini, sesimi duymalarını istiyorum.”
“ENGELLİ OLMAYI BİZ İSTEMEDİK”
Engelli bir kadın olarak çalışmanın zorluklarına değinen Güneri, “Derneklere de üyeliğim yok. Bir keresinde üye olmuştum, faydasını göremeyince bıraktım. Şu an bu röportajı yaparken dahi yağmur yağıyor. Kapalı bir alanda dosya getirip götürmeyi, telefonlara bakmayı, bilgisayar işleriyle ilgilenmeyi çok isterim. Bilgisayar mühendisi olmayı her zaman aklımdan geçirmişimdir. Yatkınlığım da var. Bir tek ellerimizi kullanabiliyoruz zaten. Yapabileceğimiz en mantıklı meslek bu olur ancak” cümlelerini kullandı. “Burada engelli olduğum için itip, kakan, yeri geldiğinde yalnız bulup taciz eden insan çok oluyor” ifadelerine yer veren Güneri, “Engelli olmayı biz istemedik, bizler seçmedik. İnsanların bizlere karşı bakış açısı oldukça ezici. Bu engel onların hayatında, hatta kendilerinde de olabilir. İsterim ki biraz daha hoşgörülü, merhametli davranılsın. Neden kuşlar, neden yem derseniz, kuşların ağzı var, dili yok. Bence bu işe hem benim ihtiyacım var, hem de kuşların. Onların karnı doyuyor. Benimde cebime birkaç kuruş para giriyor. 1 buçuk TL’ye sattığım için vatandaş tarafından tepki de alıyorum. Onların bu eleştirilerine karşı susuyorum, yapacak başka bir şeyim yok. Ağzımı açmamaya mecburum çünkü” dedi.
“5 YILDA BİR DAĞITILMASIN”
Kullanmış olduğu tekerlekli sandalyenin belediye tarafından 5 yılda bir dağıtıldığını vurgulayan Ebru Güneri, şikayet duyduğu ve çözüme kavuşturulmasını istediği bir konuya daha değindi. Güneri, “Akülü arabaların ömrü 5 yıl bile değil. Akülülerin ömrü 1 yıl. 1 yıl sonra aküleri ölüyor ve bir daha bu arabayı kullanamıyorsunuz. Akülerini değiştirmek için de maalesef cüzi bir miktarda para gerekiyor. Akşama kadar 20-30 TL için yırtınıyorum. Buradan çıkardığımı da gidip akülere verirsem evime ne götüreceğim. Fiyatları uygun olsun, 5 yılda bir dağıtılmasını istemiyorum. 5 yıl çok uzun bir süre” sözlerini kullandı.