İlişkileri bitiren ‘mahşerin dört atlısı’

Bir insanın hayatında yaşayabileceği en önemli anları barındıran, en güzel duyguların paylaşıldığı kurum olan evlilik müessesi birçok sebepten dolayı sona eriyor. Uzman Psikolog ve Aile Terapisti Didem Turgut Çönkü de boşanma sebeplerini anlatarak, kişilerin ilişkilerini kurtarmak adına ipuçları verdi


  • Oluşturulma Tarihi : 29.01.2017 08:27
  • Güncelleme Tarihi : 29.01.2017 08:27
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İlişkileri bitiren ‘mahşerin dört atlısı’

EMİNE YALÇIN – ÖZEL HABER

Hastalıkta, sağlıkta, iyi ve kötü günde … eş olarak kabul ediyor musun? sorusuna ‘evet’ diyen ömür boyu birlikte yan yana olmaya söz vererek evlilik kurumuna adım atan çiftler, birçok sebepten dolayı boşanma yoluna giriyor. Uzman Psikolog ve Aile Terapisti Didem Turgut Çönkü, boşanma olayının gerçekleşmesine neden olan çok sayıda sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik faktörün bulunduğunu söyledi.

Uzman Psikolog ve Aile Terapisti Didem Turgut Çönkü, aile kavramının kan bağı, evlilik ve diğer yasal yollardan, aralarında akrabalık ilişkisi bulunan ve çoğunlukla aynı evde yaşayan bireylerde oluşan bireylerin cinsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılandığı, topluma uyum ve katılımların sağlandığı ve düzenlendiği temel bir toplumsal birim olarak tanımlanmakta olduğunu belirtti.

EVLİLİK KURUMU ARACILIĞIYLA KURULUYOR

Toplumun temel kurumlarından olan ailenin, evlilik kurumu aracılığıyla kurulduğunu ifade eden Çönkü, bu birliğin çeşitli nedenlerle sürdürülememesi söz konusu olduğunda boşanmanın aile birliğini sona erdiren önemli bir karar ve toplumsal bir olgu olarak gündeme gelmekte olduğunu söyledi. Çönkü, “Ülkemizde boşanma zaman içinde giderek artan bir eğilim göstermekle beraber son on yıla kadar sorun olarak algılanabilecek boyutlarda değildi. Ancak 2000’li yıllardan itibaren hem sayı hem de oran olarak artış göstererek aile bireylerinde ve toplumda ortaya çıkan hasarla birlikte gündeme geldi. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de boşanma hakkında birçok çalışma yapılmış ve boşanmanın nedenleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bilindiği gibi boşanma olayının gerçekleşmesine neden olan çok sayıda sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik faktör bulunmaktadır” dedi.

EVLİLİĞİN NET YARARLARI DİKKATE ALINMIYOR

Çönkü, tüm evliliklerin bir ömür boyu sürmek ve mutlu olmak amacıyla gerçekleştirildiğine dikkat çekerek, evliliklerin geleceğe yönelik pek çok umut, beklenti ve çabayla gerçekleştiğini ifade etti. Çönkü, “Sevgi, dostluk, dayanışma, ana-baba olma rolü, cinsel doyum gibi evlilikte çeşitli çekicilikler olduğu bilinmektedir. Çoğunlukla insanlar birbirleri için en iyi alternatif olduklarını düşündüklerinde evliliğe yönelmektedirler. Başlangıçta evliliğin net yararları dikkate alınmaktadır. Ancak bazı evliliklerde kuruluş aşamasından başlayarak evlilik, çeşitli faktörlerle açıklanabilecek (çiftlerin aileleri, mizaç farklılıkları, benden bize geçiş süreci, erkeğin ve kadının sorumsuz tutumları vb.) birtakım sorunlara sahne olabilmektedir. Bu sorunlar aşılamadığında ve eşler sorunları aşmalarına yardımcı olabilecek destek sistemlerinden yeterinde yararlanamadıklarından boşanma süreci tetiklenmektedir” diye konuştu.

BOŞANMA, AİLENİN YIKIMI DEMEK

Boşanmanın aile birliğinin yıkılması ve yerine yeni bir düzen kurulması anlamına geldiğini, kesinlikle anlık bir durum olmayıp belli bir sürecin son noktası olan zor bir süreç olduğunu dile getiren Çönkü, “Boşanma, çiftler için mutsuz ve sorunlu bir evlilik tecrübesinden çıkış olsa da ailenin yıkımı demektir. Çünkü ayrılmanın kaçınılmaz ve gerekli olduğu durumlarda bile boşanmayla sorunlar bitmemekte aile bireyleri ve hatta diğer aileler için yeni bir süreç başlamaktadır. Boşanma, eşleri sosyo-ekonomik yönden sarsarak piskososyal açıdan örselemektedir. Toplumdaki statü ve konumları etkilenmektedir. Bu nedenlerden dolayı boşanma, bireyler için evlilik öncesi özgürlüğe tam bir dönüş veya kurtuluş olmamaktadır. Türkiye’de boşanma oranlarına bakıldığında, ülkemizin diğer ülkelere kıyasla boşanmada en düşük orana sahip ülkelerden biri olduğu görülmektedir. En yüksek boşanma oranına sahip ülkeler ABD başta olmak üzere Litvanya ve Letonya’dır” şeklinde konuştu.

ÖNEMLİ BİR OLGU HALİNE GELDİ

Çönkü, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bugün diğer toplumlarda olduğu gibi ülkemizde de temel değerlerin zaafa uğraması, nüfusun şehirlerde toplanması, günlük hayatın karmaşıklaşması, teknolojinin ve kitle iletişim araçlarının yaygınlığı, tüketim kültürünün değişmesi, bireysel değerlerin ön plana çıkması ile birlikte toplumların temeli olan aileyi yıkıma götüren aile içi şiddet ve boşanma olgusu birey, toplum ve hukuk açısından giderek daha önemli bir olgu haline gelmiştir. ‘Stres çağı’ olarak nitelendirilen bu zamanda, bireysel stres kaynaklarının artmasıyla birlikte tahammülsüz bireylerin yetişmesi, sürekli tüketimi hedef alan tüketim tutkusu, ailelerin sorumsuz bireyler yetiştirme tarzı (bebeerkil aile modeli), medyanın ürettiği değer kargaşası ile birlikte oluşan ahlaki yozlaşma, evlilikte maddi değerler üzerine kurulmak istenen hayat tarzı gibi faktörler boşanmaya giden yol olarak değerlendirilebilir.”

EŞLERİ BOŞANMA SÜRECİNE İTEBİLİR

Boşanmanın tek bir faktörle açıklanamayacak kadar karmaşık bir yapıyı arz ettiğine dikkat çeken Çönkü, ‘evlilik birliğinin sarsılması’ diğer bir değişle şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmanın, genel anlamda bir boşanma nedeni olduğunu söyledi. Diğer boşanma nedenlerinin ise özel nitelikte olduğuna vurgu yapan Çönkü, “Boşanmanın özel nedenleri olarak belirlenen (zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı) gerekçelerin de aslında ortak olarak hayatı çekilmez hale getirdikleri aşikardır. Evliliğin daha kuruluş aşamasında etkili olan evlenecek kişilerin ailelerinin evliliği onaylamamaları, bireylerin ailelerinde boşanma olaylarının yaşanması, evlenen çiftlerin ailelerinin bireyleriyle uyumlu ilişkiler kuramaması, evlilik öncesinde eşte fark edilen olumsuz özelliklerin değişeceğine ilişkin beklentiye girilmesi ve evlilik ilişkilerinde çiftlerin ailelerinin baskıya varan müdahalelerinin olduğu saptanmıştır. Bu tür sorunlarla başlayan evliliklerde sorunların tolere edilerek çözümlenmesi beklenirken, aksine sorunlar katlanarak hatta başka sorunları da beraberinde getirerek eşleri boşanma sürecine itebilmektedir” ifadelerini kullandı.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET BOŞANMAYI ETKİLİYOR

Çönkü, evliliklerin kuruluş aşamasında herhangi bir sorunla karşılaşmayan bireyleri boşanmaya götüren faktörler arasında ise eşler arası iletişimsizlik ve bundan kaynaklanan sorunlar, ekonomik sorunlar ile eşlerin birbirleriyle farklı karakter özellikleri taşıması gibi özelliklerin boşanmada etkili olduğunun tespit edildiğini açıkladı. Çönkü, “Çalışan kadınların artan sorumlulukları ve yükleri nedeniyle aile içinde rol çatışması yaşanması bu durumda erkeklerin eşlerinin çalışması durumunda da ev içi rollerini aksatmamaları konusunda gösterdikleri direnç nedeniyle yaşanan çatışmalar ailede kadına ve çocuklara yönelik şiddet, eşin çocuklarla yeterince ilgilenmemesi konularında yaşanan gerginlikler de boşanmayı etkilemektedir” dedi.

DÖRT GÖSTERGE VARSA BU BİR ALARM İŞARETİ

Ayrılıkların birçok sebebi olduğunu ama dünyaca ünlü evlilik terapisti Gottman’a göre bu sebeplerin ana çekirdeğini ‘Mahşerin 4 Atlısı’nın oluşturduğunu dile getiren Çönkü, evliliklerin sarsıldığı ve boşanmaların yaşandığı tartışma sürecinde dört temel belirleyici dinamiği şu şekilde açıkladı:

1- KİŞİSEL ELEŞTİRİ

Sevgilinizden, eşinizden bazı konularda şikayetçi olmanız normal ama eleştiri daha geniş çaplı bir kavram. Onun karakterini eleştirmek; davranışına değil kişiliğine saldırmanız anlamına geliyor.

2- AŞAĞILAMAK

Lakap takmak, gözlerini devirerek konuşmak, küçümsemek, taklidini yapmak ve düşmanca davranışlar gibi hareketler, mahşerin 4 atlısının en kötü bölümünü oluşturuyor çünkü ilişkilerde nefret yaratıyor. Partnerinizin sizden nefret ettiğini hissediyorsanız sorununuzu çözmek neredeyse imkansızdır.

3- SÜREKLİ KENDİNİ SAVUNMAK

Bu davranış partnerinizi suçlamanın en ağır yoludur. Sonuçta ona şunu söylemiş olursunuz: ‘Sorun bende değil, sende!’ Savunmak sadece tartışmayı alevlendirmeye yarar başka bir şeye değil.

4- DUVAR ÖRMEK

Konuşmalarına dikkat vermemek, ilgisiz kalmak vb. Bu davranış, partnerinizin sizden uzaklaşmasıyla beraber, duygusal olarak da ilişkiden kopmasına sebep olur.

Çönkü, son olarak kişilerin ilişkilerini kurtarmak adına şu ipuçlarını verdi:

1- BİRBİRİNİZİ GERÇEKTEN TANIMANIZ SON DERECE ÖNEMLİ

Duygusal olarak akıllı çiftler birbirlerinin dünyasını çok yakından tanırlar. Bu çiftlerin hayatında kavramsal olarak da zenginlik vardır. Birbirlerinin geçmişlerindeki en önemli anları bilir, bugün neler hissettiğini, ailesinde neler olup bittiğini yakından takip eder. 40 yıllık araştırmalara göre, çift sorunları çözülse bile mutlu olmuyor. Esas neden arkadaşlığın bozulması. Nasıl ki arkadaşlar birbirlerinin nelerden hoşlandığını bilir, birbirlerinin ilgi alanlarına ilgi duyar ve hayallerine destek olur, tartışma sırasında ‘ayıp olmasın’ mantığıyla kırgınlığını yumuşak bir şekilde ifade eder, işte mutlu evli çiftler de arkadaşlığın bu temel kurallarını uygulayan çiftler oluyor. Bu arkadaşlık kuralları bozuldu mu ilişki de çatırdamaya başlıyor. Esas mutluluk aralarındaki yakınlığın ve arkadaşlığın yeniden kurulmasıyla başlıyor. Biz işte bu nedenle ilgi ve beğenilerin paylaşılması üzerine yoğunlaşıyoruz. Birbirlerinin sorunlu taraflarını değil de sevdikleri tarafları üzerinde yoğunlaşmalarını sağlıyoruz. Sevdiğiniz bir arkadaşınıza düşman gibi ağzınıza geleni söylemezsiniz, eşinize de söylemeyeceksiniz.

2- TARTIŞMA SIRASINDA "SEN" YERİNE, "BEN" SÖZCÜĞÜNÜ DAHA SIK KULLANIN

Sadece bunu yapmak bile duygularınızı daha kolay ifade etmenize yardımcı olup partnerinize saldırmanızı önler.

3- EN ÖNEMLİ SORU: "GÜNÜN NASIL GEÇTİ?"

Hem çok faydalı, hem de küçük bir egzersiz. Akşam bir araya gelindiğinde birbirinize gününüzün nasıl geçtiğini anlatın. Günün stresini atmak ve ilişkinize canlılık kazandırmak için birebir.

4- BİRBİRİNİZİ DİNLEYİN

Tartışmaların kaderi, genellikle ilk üç dakikada belli oluyor. Yumuşak giriş yaparsanız, sonucu da tatlıya bağlarsınız. Karşı tarafın fikrine katılmasanız bile onu dinlemek ve haklı olduğu noktaları takdir etmek, tartışmaların çözümünde kilit bir rol oynuyor. Araştırmalar gösteriyor ki; kadınlar, erkeklerin başarılarını kabul ediyor ve onları dinliyor. Erkekler ise bu konuda biraz daha eksik.

5- MİZAHI DEVREYE SOKUN

Ufak tefek kusurları görmezden gelmeyi öğrenin. Başarılı çiftler; tartışmayı bitirmesini bilen çiftlerdir. Konuyu değiştirmeyi, mizahı devreye sokmayı bilin ve tartışmaya 20 dakika ara verin. Hayat arkadaşınızla arkadaşlık etmek, mutlu evliliğin devamlılığı için şarttır. Zira boşanmaların yüzde 80’i duyguların kaybolmasından, yüzde 40’ı kavga etmekten kaynaklanıyor.

‘Evlilik Yorgunluğu’, şiddetli geçimsizliğin, şiddetsiz hali olarak değerlendirilir. Bu noktada çiftlerin iletişimlerini güçlendirmeye çalışması, evliliklerini rutinden kurtarması gerekmektedir. Evlilikte mutsuzluğa götüren başlıca psikolojik etmenler; ‘ben’ ve ‘sen’in ‘bize’ dönüştürülmemesidir. Kadın ve erkeğin aile yapısı ve sistemi içinde bulundukları duruma uygun rolü benimsemeleri, sağlıklı iletişim ve etkileşimde bulunmalarına bağlıdır. Evlilik birliği hem kadının hem de erkeğin ortak çabası ile sağlıklı bir yapıya dönüşebilmektedir.

 

Haber Merkezi